Parası olmıyanın gölge ınsan olduğunu anlıyalı hani olduda belkide ben inanmak istemedim..
Dişim fena ağrıyor..Bir öğle vakti yola çıktım yani bu diş dolarmı dolmazmı bilmemde yolda iyice sıkıldım bunu düşünüp..
Zaten dişlerimin çoğu dolgu veya kancalı..Tabiki özel hastaneye gitmek sadece muayene gir çık bin tl ..Bende aklımca kafayı çalıştırdım ve devlet hastanesine yollandım...
Büyük şehir İzmir kalabalık sıra falan derken saat dörtlere geldi...
İçerde canından bezmiş bir bayan doktor gözlüklerinin terini siliyor..Ben hemen gelip gösterdiği koltuğa kuruldum azı dişimi gösterip çürük falan diye mırıldandım.
.Üstüme abanıp iyice dişime odaklandı ,birazda kilolu ,vakit te geç olmuş epey de yorulmuş..
Dolacak bu dedi.İşte iğne falan derken on beş dakikada dişim dolmuştu bile..Özele gittiğimde yarım saatten fazla vakit alan bu işlem burada on beş dakikada hâl olmuştu heyhat..
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bakalım ..Öyle görünüyor Mustafa Bey..
"Ne dişmiş ama!"
Ne yaparsınız ki,
"Baştan savmak üzere kurulmuş"
Sistem ya da sistemsizlik,
Geçmiş olsun Belgin Hanım,
İş "özele" kaldı sanırım, Allah yardımcınız olsun!
Bakalım ..Öyle görünüyor Mustafa Bey..
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta