Duaların titrek harflerinde buldum seni,
Bir secde anında düşen kutsal harf gibi.
Gözlerin, asırlar boyu saklanan sır,
Bir nebinin gönlünde yankılanan vahiy misali.
İnceliğinde ölümsüzlük gizli,
Ve susuşunda, Rabbin sesi var.
Karanlık çökerken ışık oldun bana,
Gök kubbenin gözünden sızan bir nur gibi.
Ne bir yıldız, ne bir ay —
Sen, Sidretü’l-Müntehâ’dan gelen bir işaret;
Bir ümmete uyan diyorsun,
Küllerinden doğ diyen bir nida gibi.
Kalbime düştün usulca,
Bir yağmur damlası değil artık;
Sen, semavi bir fermanın kalbime inişi,
Her hecenle yeniden yazılıyor kaderim.
Seninle her an,
Zamana secde ettiren bir zaman gibi.
Yüreğimde filizlenen bu sevda,
Bir aşk değil yalnızca —
Bu, ümmetin unuttuğu hakikatin sesi.
Seninle büyüyor içimdeki kevser;
Bir medeniyetin tomurcuğu,
Bir dirilişin habercisi gibi açıyor sabaha.
Unutulmuş bir rüyanın eşiğinde
Gözlerinle bekliyor çağlar,
Sükûtunla yoğruluyor yeni bir hitap.
Kelimeler kifayetsiz;
Sen, dilin değil, kalbin vahyisin.
Bir ezgi değil bu —
Kalbimin Ya Rab! çığlığısın.
Seninle her an,
İlk vahyin titrek gecesini yaşıyor içim.
Hira’nın taşları gibi sabırlıyım,
Seninle yeniden yazılıyor kaderin ilk cümlesi.
Kalbime düştün usulca,
Ama şimdi biliyorum:
O düşüş, ümmetin kıyamına çağrıdır.
Kayıt Tarihi : 16.4.2025 11:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!