Dirilişin Amentüsü Şiiri - Nihat Malkoç

Nihat Malkoç
1596

ŞİİR


30

TAKİPÇİ

Dirilişin Amentüsü

“sonunu düşünen kahraman olamaz”(şeyh şamil)

haysiyetin dar'a çekildiği demlerde...
...kıyama durmuştu toprağın asil ruhu
kırık bir sazdan dökülürken nağmeler...
...gönül denizlerinde her gemi alabora
her kanlı kuyu, çağın yusuf'unu arayışta

dualar kurşunları sektirirken hedeften...
...zafer neşideleri kan kokusuyla sarhoş
cehennem kusarken susak ağızlar...
...cennetin rahiyasına kanmakta gül yüzlüler
mecnun'ların temiz aşkı leyla'lara gebe

hürriyeti ekmeğe tercih edenlerin toprağında
asaletin kanıydı özgürlüğün damarlarında dolaşan
herkes vatana ismail doğmuş biteviye
herkes bir ibrahim kararlılığında, mu(a) sır...
vatan için ölüm yarışında, herkes bir adım önde

suların koynunda uyurken gelibolu, seherlerde...
mavera yolcularının göz kapakları düştü düşecek
bayrak inmesin diye, inmez o yorgun kepenkler
hüzzam bir bestenin yürekleri kanattığı kertede
yaş akmaz, her şey direnir yerçekimine

hasretin ateşinden (k) ağıtlar tutuşurken zemherilerde
bir ömür yârdan ve serden geçenlerin rüyası...
muhammedî düş(ünce) lerle kan ter içinde, soluk soluğa
yiğitlerin kan(ıy) la yazdığı destanı kim silebilir söyle?
kim girebilir islâm'ın iffetli haremine?

son asrın kerbelâ'sıdır mavi suları kanatan acı
bir yanda zalim yezid, yezidî düşünceler...
öbür yanda masum ve mahsun hüseyin ervahı
hüseynî hüzünler...zemzem duruluğunda
heyhat, gözyaşıyla yazılmış bu kutlu mukaddime

derdest edilmiş bir şâkinin son çırpınışlarının gölgesinde
elif her zaman eliftir, dik duruşun alâmet-i farikası
vav'ın uzağında, alabildiğine dik, alabildiğine naif...
gönüllere sığan o kutlu destan, sığmazdı yerle göklere
onlar ki elif gibi dik ve naiftiler, mimsiz medeniyetten azade

gelibolu sırtlarında onurlu yaşamanın adıydı ölmek...
kardelenlerin zemherilerde yoklukla mücadelesi
katillerin kirli postallarını kaydıran zeminde...
...şekersiz üzüm hoşafına kanaat ettikten sonra
kim dindirebilirdi imanlı gönüllerden kopan fırtınayı?

âhh, çelikten bir (me) deniyet kustu kinini günlerce! ...
kirlettiler kan ve barut kokan o masmavi koyları
cesaret kesildi ana dualarını kuşanan gözü pek yiğitler...
tunçtan bir heykel gibi karşı durdular, ki(bi) rli armadalara karşı
virgül gibi boyun büküp hesabı ertelemediler arasat meydanına

haramiler küf kokulu inlerinde palazlanırken...
...muhkem bir imanla korunmaktaydı yürek kalelerinin tunçtan kapıları
kurum satanların yüzlerinden düşen bin parçaya bölük, sersefil...
göklerden katran karası ölüm yağarken toprağın müşfik bağrına
gül yüzlüler erdemin sofrasında ölümsüzlük katığıyla iftar ettiler

vatansız yaşamayı nefessiz yaşamakla eş gören bir havsalanın...
...dağları yerinden oynatabilecek bir idrakin ilhamıyla...
...sılayı gurbet, gurbeti sıla yapanların kükreyişiydi kopan seylâbe
mart'ın tenha göklerinde, karanlık gecelerde birer yıldız misali
ayet ayet aktılar ölümsüzlüğün ter ü taze o pâk kalbine

o gül suretiniz sığmadı som altından çerçevelere heyhat! ...
taşımadı haysiyetinizin tonlarca ağırlığını arzın kalbi
karanlık günlerin içinden geçip aydınlık şafaklara doğdunuz
uçsuz bucaksız zulmeti kızıl bir tanla gark ettiniz ışığa
siz ki iradenizin coşkun ırmağında zalimleri boğdunuz

kibir putlarını devirdiniz çanakkale'nin soğuk suların(d) a
zemzem hükmünde bir ter pınarıydı ak alınlarınızdan akan
esenliğin bahçesinde bir tohumda uyanan selâmdınız
hepiniz birer yusuf'tunuz asrın kör kuyularında çırpınan
zulmetin kirli ellerinin sıktığı bir boğazda ilahî kelâmdınız

tuhaf bir insan türünün firavunlara rahmet okuttuğu demlerde
cehlin o zifiri karanlığında birer ışık çeşmesiydiniz
müflis nefislerin nefes kestiği bir öfke sağanağında
tevhidin duldasında soluklanan asımlar'ın kutlu nesliydiniz
ateş denizlerinden geçen mumdan gemilerdiniz zira...

dirilişin amentüsü dudaklarda, yüreklerde iman cevheri
atıldınız zulmetin üstüne tekbirlerle, tehlillerle...
bir güneş gibi doğdunuz kıyamet sabahına, kim demiş ki soldunuz?
sulh ve selamet eşkinleri bitirdiniz barut kokan bahçelerde
mübarek ellerin yaktığı kınalarla yurda kurban oldunuz

bütün dünyevî madalyalar sönük kalır çağın soylularına...
...yüreğinde som altından iman madalyası varken
pervane olur melekler cennetin kutlu mihmanlarına
ey kalemlerin anlatmada kifayetsiz kaldığı destanı, kanıyla yazanlar! ...
siz ki her zerresi kanla sulanmış yekpâre bir vatan bıkaktınız yarına...

Nihat Malkoç
Kayıt Tarihi : 7.5.2016 21:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Nihat Malkoç