Bir kez ölüp bin kez dirilmektir aşk…
Adanmışlığın en koyu rengine boyanmaktır belki de
Gül iken kül olmayı göze alabilmektir Nemrut’un ateşinde
Merhemdir her gece yarısı kanayan gönül yarasına
Sağanak altında kuru kalabilmeyi becerebilmektir
Sevgiye susayanlara gönülden gönüle akan duru pınardır
Aşk, dağılan tebessümleri gönül ipliğine dizmektir eksiltmeden
Her yalnız kalışta aynalarla yüzleşmektir gece yarılarında…
Nefretin yüzünü tırmalamaktır hırçınlaşarak…
Şirazeden çıkanlara sağduyunun tek adresidir aşk…
Tutsak gönüllerin tenhasında kaybolmaktır alabildiğine
Gözlerin kuytusuna saklanmış tuzun erimiş halidir seherlerde
Noktanın önünde virgülce bükülmektir aşk…
Mazlumların dualarını kanatlandıran ateşe banılmış âhlardır
Kim bilir belki de seneler sonra dudaklardan dökülen eyvahlardır
Aşk nefretin lime lime doğranmış halidir karanlığın kalbinde
Dağların ardını görmek, bulutlara değmektir belki de
Yanındayken bile sevdiğinin hasretiyle yanıp tutuşmaktır
Hüzünlü gecelerde ayışında dalıp dalıp gitmektir aşk…
Sevdiğinin okyanusları andıran masmavi gözlerinde kaybolmaktır
Gecelerin ayazında uykulara batırılan paslı bir hançerdir kanımca
Nazenin ellerdeki gönül kaleminin mürekkebidir aşk…
Sihirli bir sözcüktür kalın lügatlere hükmeden…
En çok da kaybedilince değeri anlaşılandır
İki bedeni bir ruha sığdırabilmektir aşk…
Bir damla suda koca gemiler yüzdürebilmektir bir başına
Gönül limanlarını açabilmektir okyanuslarda fırtına yiyenlere
Fuzuli misali Leyla’da Mevla’yı bulabilmektir aşk…
Bir kum tanesine uçsuz bucaksız çölleri sığdırabilmektir
Anka kuşu misali küllerinden yeniden doğabilmektir
Yanıp yanıp kavrulmak, kül olup savrulmaktır aşk…
Yunus’u bir dergâha kırk yıl bağlayan çözülmez esrarlı bağdır
Karanlık gecelerde mum ışığına pervane olabilmektir
Mevlana’nın düşünde büyüyen Şems-i Tebrizî’dir aşk…
Zerrede gizlenmiş kâinatı idrak edebilmektir gönül gözüyle
Yükselmek için alçalmayı göze alabilmektir
Sultanları kul eyleyen, gönülleri yol eyleyen, malı mülkü kül eyleyendir aşk…
Kazandığım ekmektir, harcadığım emektir, soframda yemektir aşk…
Muhabbeti içmektir, gönüllere göçmektir, belki serden geçmektir aşk…
Gönlümüzün fermanı, dizlerimin dermanı, sevgilerin harmanıdır aşk…
Fakirin zenginin aşı, cümle başların başı, gözlerin ak yaşıdır aşk…
Dilsizlere tatlı dildir, elsizlere güçlü eldir, bahçemizde gonca güldür aşk…
Kayıt Tarihi : 28.11.2008 06:51:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Nihat Malkoç](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/11/28/dirilis-mustusudur-ask.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!