Diriliş Şiiri - Nihat Delioğlu

Nihat Delioğlu
16

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Diriliş

tanrılara düşman, tanrılarla yoldaş
öyle bir acınası yer ki burası…
balyozu kafana indir de arkadaş
parçalansın sonunda bu en müphem hamasi…

etrafta yoğun sis ve ötesi mevcut.
çevremde dolaşan ölü insanlar var!
tutsun elimi ruhları çalan haydut!
sönsün kabus; dağılsın beyindeşen korkular…

neyin hesabı soruluyor da benden
aşk ile methedeyim yüce yargıcı!
apansız serzenişim acaba neden?
kimsecikler bilmiyor nedir düşün sayacı.

fikri firarda yaşamışlığım yalan,
yalandır hegemonyası duygularımın.
bak! yaklaşıyor kurtuluş günü, dayan!
ey masum kölesi, mösyösü ödlek adamın…

dönecektir elbet yitik kahraman ki
ahmak efendi aldırmayacak önce.
adına dua da okunacak belki
gömerken kendi kendini zamana sakince…

ne elleri titreyecek ne de dizleri
beklerken inmesini paslı kılıcın.
haykırışı örtemeyecek izleri;
ruhlar yıkanmalı altında fışkıran kanın…

etrafta kalın ses ve incesi mevcut.
çevremde konuşan ölü insanlar var!
duysun sesimi sesleri çalan haydut.
sussun kabus; dağılsın cıvıldaşan kuşkular…

bu sürede gördüklerimden ziyade
işittiğim lanetler korkuttu beni,
kıyım varsayımları vardı her bir hecede,
neyse ki uyanırken boşalttım şişen beyni…

açtı gözümü bağrıma saplanan kök.
kuzey yıldızı şaşkındı uyanmama.
hüznün küf tuttuğu mabedimde de gök
azap bulutlarını salmıştı dimağıma…

avuçlarıma yağmur çiseliyordu
gecelerden kalma kutsal şenliklerden,
kulağım tuhaf adresler duyuyordu,
gözyaşı iniyordu gözlerime gaipten…

hemen anladım, düşmüştüm kucağına
meçhul sanılan o zavallı gerçeğin.
korkağın incir dikerken ocağına
sevkten kudururmuş köhne elleri iblis’in…

olabildiğince günahkarım fakat
yinede musallat olur zebaniler.
asil ve de asi kalmak zor zanaat;
soğukkanlılıkla ödenir bütün bedeller…

avare yüreğim doğuştan avare;
tebdil-i gidişat müptelasıyım ben.
mührümü vurdum anlımdaki kadere;
çırılçıplak çıktım yola, yolumu görmeden…

bu bendeki ne ilk ne son kabahatti
kahır yürüttüm arzuların tersine.
ve durdu yüreğimin şefkat saati;
affeyledim durduranın on yedi ceddine…

ezeldendir bildim bileli beni bile
kördür kulaklarım hiçbir zaman duymaz,
kefilsiz beynim sağır gözlerimi de
kainatı tutan ellerimi de kullanmaz…

acı bir son gördüğümü sanıyorum
dalmışken elalar şu sonsuz semaya,
imdadı duyduğuma inanıyorum
yalınayak’la gezerken okyanusta yaya…

henüz kendimi bulamamışken ‘var’da
basiretlerime aldırmalı mıyım?
‘yok’luğun girdabına girmişken ya da
kati merakımı burada mı aşmalıyım?

konuldum cehaletin ablukasına
yangına dönüştü bir avuç sönmüş kül.
gocundum ehlilerin silsilesine;
öylece duruyorlar önümde müşkül müşkül…

kim katlanabilir bu bayağılığa;
ne görkemli bir paylaşımı düşlerken,
hangi dost benzetilmek ister alığa,
en yüce erdemleri benliğinde beslerken…

bu başına buyrukluk nasıl kalkmalı?
viran memleketlerde insanlar serkeş.
insana insan insanca adanmalı;
ama nasıl? nasıl başlamalı bu sergüzeşt…

gösterin arzımın merkezi nerede!
cevabı oradadır sorularımın.
yahut zekamın sınandığı her yerde
yorumu bana kalır hor görülmüş dünyanın…

talan mıdır değil mi yaşadıklarım?
rüyamı sanırsınız olan biteni?
bazı şehirleri iyi anımsarım;
güya düşünür insanlar: ‘to be or not to be’

matem koklarlar adına gül diyerek;
al gelinliğe benzer ağır kokusu,
bir yiğit öldürmektir en küçük erek,
kabrine sığmaz masum cesetlerin tortusu…

mehtabı dinlerler sessiz gecelerde;
killi toprağa benzer yankısız sesi,
aşkın gömüldüğü mahkum şehirlerde
kör misali görmektir kederin tesellisi…

gerçeğe erip açıldıkça gözlerim
çığlığı duydum yakında ve uzakta.
eleme değip irkildikçe bedenim
bekleyenleri buldum zifiri karanlıkta…

o şehirler ki bir kahramandır bekler;
geldim işte, buradayım, kollayın beni!
şahit olsun geceyi taşıyan eller,
başaramazsam ateşe atın bedenimi…

ben ki bugüne dek bugünü bekledim.
zaman daralıyor, zemin eriyordu
an be an öncü cengaver oluverdim.
yaşam bende başlıyor ve bende bitiyordu…

kulağınızda yankılanırken sesim
tanıdık geliyorum değil mi size.
her birinize göre kim bilir neyim
azrailin nefesi değdikçe ensenize…

tasviri aşikardır kimliklerimin;
güneşin gecede bıraktığı izim.
sonsuzluğa ulaştıran erdemlerin
talibi olan sizlerin, ben, her birinizim…

Nihat Delioğlu
Kayıt Tarihi : 8.10.2006 11:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Asuman Soydan Atasayar
    Asuman Soydan Atasayar

    Sevgili Nihat, senin bu kadar derin şiir yeteneğin olduğunu görünce gurur duydum. Gerek mana derinliğnei gerekse ifade zenginliğine hayran kaldım...seni gülce edebiyatı grubumuza davet etsem gelir misin? orada paylaşacağın çok değerli eserlerin olduğunu görüyorum. grubumuza bekliyorum seni..sevgilerimle

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Nihat Delioğlu