Gerilmiş bir ok gibi kilitlenip şafağa
Uyu sükunetin kalbine doğru
Uyu uzun boylu bir ölüm gibi
Seni incitmez bu sığınak
Bu cezbeli dağ
Sema eden bu yamaç
Bir dua tınısı ısıtır içini
Binlerce kuşun bir anda cem olması gibi
Bir kadim iklimin cemreleri düşer yüreğine
Ve duru berrak bir ırmak yürür
Issız bir vadi gibi soğuyan ellerine
Kıyama durur zaman yedi renge bürünerek
İlk kez gibi
Ama sonsuza dek
Asık suratlı kayalıkları
Bir muhabbet ocağına dönüştüren nedir bilirsin
Bilirsin bu aşkın çıkmazı yok
Ha derin bir kuyu,ha bir mağara
Ha dokuz şiddetinde depremlerin fay kırıkları
Bir kanatlı kapıdır açılan vuslat sokağına
Bir inşirah huzurudur sinesinde dertlerin
Öyle hafif,öyle derin,öyle içli
Ey uzletin ocağında demlenen ç/ağrı
Ey gecenin gözlerinde uykuya yatan güneş
Fıtınalar kol geziyor fidanlıklarda
Yılan ıslıklı kışlar okşuyor yüzleri şamar şamar
Kış mı uzun sürdü yoksa
Kış uykusu mu, nedir
Yüreklerimiz hala üşümektedir
Hala korkuyoruz soğuk almaktan
Girerek şehre nisan kapılarından
Kurtar bizi kurumaktan
Kayıt Tarihi : 6.7.2012 09:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!