Garipsin,tuhafsın anlayamaz kimse seni
Esarette tutarsın milyarlarca bedeni,
Görmek nasip olmadı henüz seni seveni
Yalan dünya istemem senin gündüz,geceni
Taif’te atılan taşları düşündükçe
Kerbelayı hatırlarım sularından içtikçe
Bilali özlüyorum,ezanı işittikçe
Kızıyorum dünyaya,bunca zulmü gördükçe
Sen dönerken,kan ağlıyor milyonlarca Müslüman
Filistin’de yavrusunu nasıl korusun Hasan
Somali’de günlerce midesi boş yaşayan
Ey dünya bu zulme yokmudur karşı duran!
Dağların vardır senin zirveleri bulutlu
Avrupalı ev yaparak yaşar mutlu,huzurlu
Afgan,çeçen dağlarda savaşmaya zorunlu
Dünyaya kananların adaleti kusurlu
İyi dinle ey dünya sana bu son sözümdür
Okyanuslarınla haydi bu yangınımı söndür
Gün sana tapanların yanılacağı gündür
Gerçeğin kapısının anahtarı ölümdür…
ibrahim ağkavak
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta