Çocuklar kap gibidir ne koysan onu alır,
Ona sahip çıkmazsan ne din ne iman kalır.
..
Batı yok olacaktır, bu gidişle elbette,
Din, iman, ahlak gitmiş, huzur arıyor ette.
..
Cumhuriyette ülkem yeni bir din edinmiş,
Tek İslam'ı hoş görmez hoş görülü bir dinmiş!
..
-Akıl, kültürle bozulmuş-
Devletlimiz, Avrupa, dindara gelmez, dedi.
Dini kullananları, terörden görmez, dedi.
'Din' dediği, hangi din, belirtmedi mübarek;
Kültürden soyutlarsan, heyecan vermez, dedi.
..
Din mabede mahkum dışarı çıkması haram,
Zina serbest de imam nikah yapması haram(!)
..
Müftüler sekreterdir, fetva sorayım deme,
Dini kaynaklara sor sulanmış bir din yeme.
..
Din, iman, hakikati görmeyene, köre ne?
Bunlar gözüyle değil aklı ile görene! ..
..
Dine saldırılamaz,
Din ki ALLÂH(c. c.) yoludur!
Rab’bimiz yaratıcı,
İnsan onun kuludur…
Hak dinim İslamiyet,
Yolum KUR’ÂN yoludur,
..
Sen dini ayırmışsın din, sanki üvey evlat,
Bilimi daraltmışsın ilimsiz bilimse at…
Din ki yalan söylemez çünkü sahip tek Rab’tir,
Sen örtbas sunmaz isen Rab’bim Hakk’ı bildirir…
Hak, inkârı ret eder örtbasların Hakk’a ters,
..
Yükselen İslam
Yükselen dindarlık değildir, İslam’dır. Klasik manada dindar olanların veya görünenlerin, İslam’ın gizlenen yüzünü keşfetmesi gereğinin (Kendini vasat bir Müslüman olarak görenler daha şanslı) anlaşılması…
İslam, bütün Dünya için yükselen din olarak görünüyor. Türkiye’de dindarların İslam’ın tanıtılmasında ve doğru anlaşılmasında büyük eksikleri var. Gelenekler, zamanla din(İslam) esası olarak algılanmış. Birçok konuda olduğu gibi özellikle namus konusunda(töre cinayetleri, vb.) anlayış eksikliği veya yanlışlığı var. Tabii ki her töre dine dayandırılmıyor. Fakat dinden destek aldığı düşünülüyor veya öyle zannediliyor. Dinde olmayan bazı şeyler varmış gibi dayatılırken; dinen meşru olan bazıları da aykırıymış gibi gösteriliyor. Eğri ile doğru karıştırıldığı için, çok bilgili olmayan büyük bir çoğunluk canının istediğini alıyor.
Çok tekrar edilir “Dinde zorlama yoktur”. Dinde zorlama olmasa da her dinin kendi kuralları var. Bu kuralların uygulanışında yaşanıyor sıkıntı, zaten. Şahsi vazifelerde Allah ile kul arasına kimse girmese de şahsın, toplumsal vazifelerinde veya toplumun kabul edilmiş normlarına uymasında / uymamasında sıkıntı oluyor.
Elbette aşılamayacak sorun yoktur. Toplumun sevilen, sayılan, sözü geçen, aydınlarına bu konuda büyük vazifeler düşüyor. Toplumsal huzur ve barış ortamı olmadan hiçbir şey yapılamaz.
Sevgi ve saygılarımla.
..
Nefret düşüncesiyle hak ele geçirilmez,
Türk’ün asil halkına ihanet emredilmez…
Vatan millet, Türk için; ahlak, din ve şereftir,
Ahlak, din ve şerefse; şehitlik, gaziliktir…
Biz, şehit çocukları gazi çocuklarıyız,
..
Bilim demişler dini ayırmışlar,araya dağlar tepeler koymuşlar.Bilim ve din her demde iç içedir,anlamaz bunu zavallı akıllar..Biz bilimsel konuşuruz demişler,işin içinde Allah yok demişler.Padişahı yok o devlet olur mu? Kur'an'dan cayan imansız demişler..
..
Din daima hakikat, insanoğullarına,
Akıl sahibi olan, Rab’bimin kullarına…
Felsefe kul bilgisi, şunun bunun lafları,
Katıl veya katılma, barındırır gafları…
Dinse Rab’bin usulü seviyelere göre,
..
ama yalan ama dolan
dünyalığınızı yaptınız beyler
aksırıncaya tıksırıncaya kadar
din adına dindar gibi
şayet inanıyorsanız
bu dünyaya o dünyaya
..
Batı ve Doğu Düşünce biçimleri üzerinde bir Gezinti 1
Doğu ve Batı medeniyetleri arasındaki Kültür ve anlayış farkları bütün büyük fikir adamlarının inceleme alanına girmiş ve üzerinde ciltler dolusu araştırma yayınlanmış önemli bir konudur. Bendenizde uzun zamandır bu mesele üzerinde düşünen,yayınlanmış eserleri takib eden meraklılardan biriyim sadece.Uzun süredir devam eden bu merakım bu konuda bir arşiv hazırlamama bile sebeb olmuştur ya neyse..Fakat bana asıl ilginç gelen konu bu kültür ve anlayış farklılığının bazılarının zannettiği gibi çok eski devirlere uzanmadığı,aksine belkide ortaya çıkan uçurumun Rönesansla başlayıp buharlı makinaların icadından,yani sanayileşmeye geçişten sonra daha da derinleşmiş olduğudur..
Gerçektende Eski Yunan Mitolojisinden tutunda Felsefecilerin Yüksek dönem diye adlandırdığı ilk çağ Yunan ve Roma felsefi ekollerinde tartışılan konular aslında,aynı dönemde doğunun mistik felsefi akımları arasında tartışılan konularla pek fazla bir farklılık ortaya koymamakta.Şimdi hemen bazı cevrelerin itirazlarını kulağımın dibinde duyar gibiyim.Ama durun acele etmeyin henüz doğu mistisizmi konusunda İslam kültürünün getirmiş olduğu geniş hatta çok caplı açılımların sahneye çıktığı dönemden bahsetmiyorum.Belki çok daha öncesinden Sümerlerden başlamak kaydıyla pagan kültüründen.kısmen şamanizmden.Budizmden.Zerdüşlükten vb gibi doğunun kültür,düşünce ve sosyal hayatına ait olgulardan bahsetmekteyim.Dini hayat diye ayırmıyorum çünkü din, o dönemler için batı ve doğuda bütün bir yaşamın içinden ayrılıp izole edilmiş bir yaşam alanı haline gelmemişti bu günkü gibi.Yani saydığımız bütün bu kültürlerin yaşam anlayışında din hayatın belkide tam orta yerinde durarak,bireyin kendisiyle.toplumla,yaratıcı güç veya güçlerle ilişkisini tanzim eden en önemli unsurdu.Ve bu anlayış Rönesans'a kadar da böylece devam etti
Konuyu fazlaca dağıtmadan özüne dönmekte fayda var.Evet Doğu ve Batı kültürlerinin çok uzun dönem ortak çözümler aradıkları insan beynini meşgul eden meseleler nelerdi diye sorulacak olursa,bunların en başında şüphesiz VAROLUŞ problemi gelmekte.Bu soruna her iki tarafta benzer çözüm teorileriyla cevap vermişler.Batıda Eflatun yaradılış teorisini ispatlamaya çalışırken,doğuda bilinen en eski yazılı kaynaklardan olan sümer tabletlerinde bu konu belki felsefi ayrıntılarına girilmeksizin açık bir biçimde işlenmiş.Örneğin adalet kavramı mutlak olarak ele alındığında Zerdüştlerin Avestasında bu sorun yaradılış esasından hareketle çözüme ulaşmış.Şimdi de o dönemde Doğu ve Batı düşünce hayatında karşıt görüşler var mı? ona bakalım:
..
Hak hakikat demektir olmadan varılamaz,
Hak, terbiyeyi ister, terbiyeyse yanıltmaz…
İbadet de gerekir, bilim ihtiva eder,
Bilim olmazsa olmaz yoksa azalmaz dertler…
Din hepsini kapsıyor takva, ilim, ibadet,
..
Din, ıslah edici yol özellikle şahsımı,
Rab inancı da lazım inceltir vicdanımı…
Ruhları inceltiyor işe lezzet katıyor,
Cahil çok nefis var ki dinle adam oluyor…
Taş kalpli çok düşünce din ile yumuşuyor,
..
Din,halk kitlelerinin afyonudur!
Ahiret ümidi ile dünyadaki mutsuzluk,
Yoksulluğuna katlanır.
Her şeyin ilahi irade ile gerçekleştiğini;
Dolasıyla da statükoyu değiştirmek,
Halkın durumunu iyileştirmek için çalışmanın,
Allah'ın iradesine karşı çıkmak demek,
..
Yılmaz ERDOĞAN; "DİN ADAMLARI DA HAREKETE GEÇSİN ve ABDULLAH ÖCALAN ile BARIŞ HIZLANSIN! ." MANASINDA KONUŞTU! . PROKOVATÖR OLAN KİM; YILMAZ! .
..
Bilgi Kirliliği
Günümüze kadar gelebilen eski öğretilerde neden en çok “İtaat” konusu vardır, hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm; geleceğe eser bırakanların hemen hepsi gücü elinde bulunduran diktatör ya da kral türü kişiler olduğundan halkın itaatini kutsallarla sağlamışlar! Halktan olan hakikati dillendirenler zaten pahalı kağıt ve tabletleri kolayca kullanamaz, kullansa dahi kral ve diktatör hatta din adamlarının aleyhinde bir şey yazamaz! Bu durumda günümüze ulaşan bilgiler kral mezarlarından ya da kralları öven, itaati emreden yazıtlar olacaktır. Bu nedenle tarihsel nakiller güvenli değildir! Bilimsel incelemelerle varılan sonuçlar ise zaten yorum olarak görülmeli. Demek ki tarihsel verileri sadece bilgi için kullanmalı, tarihsel verilerde takılı kalmak tam bir felaket olur. Eski zaman egemenlerinin bıraktığı bilgileri tekrarlamak olur. O dahi potansiyeli eski zaman ulularına kaptırmak olur. İnsanlık bilmeden eskiye esir olur veya eskici olur!
Günümüzde bile bu bazı toplumlarda böyle değil mi? Taze bilgileri bile korkudan yazamıyor insanlar, bilgi daha üretim aşamasında sınırlanmış oluyor. Padişahım çok yaşa diyenler ne yazarsa halk onunla idare edecek. İtaat ediyorum o halde varım diyecekler.
Güya konusunda uzman bazı kişilerin saçmalığa varan hatta saçmalığı aşıp küstahlığa varan hallerini gözlemledim! (Benim kürtaj konusunda şahsi kanaatim cenin canlandığında kürtaj için geç kalınmıştır.) Eleman kürtaj konusunda karşısındaki aciz kadına diyor ki; “Beden senin ama karnındaki senin değil! ” onlar devamını getirmedi ben hayalden devamını yazacağım. Peki kadının karnındaki kimin? Birinci cevap için “Erkeğin de hakkı var.” Diyelim. O halde erkek ve kadının rızası varsa ve cenin canlı değilse; kime ne? İkinci cevap; “Tanrınındır” şeklinde olur ise ne olur? Bu durumda Tanrı ile o kişiler muhatap olur! Yani Tanrı adına birileri insanlara kural koyduğunda zaten sorun oradan çıkıyor. Kutsal kuralları Tanrı koyar ve sadece inananlar içindir onlar da, zorlama olmaz. Kişi hak ve özgürlük kapsamında olan kurallar ise zaten toplumun yasama kurumlarınca yapılır.
..