Meczup pusulasıyla, kıble arayan ruhlar,
Nasıl medet umulur, çıngıraklı düdükten.
Bin yıllık topraklardan, filiz verdi cüruflar.
Ne farkınız kaldı ki, omurgasız sülükten.
Üflediğin her nefesle, arşı kirlettin arşı,
Hangi taşı kaldırsam, hep aynı solucan,
Filiz vermiş fidana, tersten okuttun marşı.
Ne hırsmış be arkadaş, firavun mu olucan.
Gölgelerin altına, gerçekleri süpürdün,
Zembereği boşalmış, bozuk saatsin işte,
Düştükçe vidaların, köpürdükçe köpürdün.
Çürümeye başlamış, ağzında ki son dişte.
Din-azorlar kükredikçe, zehrini saçar,
Bu kesif kokuyu utanır, taşımaz yeller,
Kıble bile yaklaşmaz, şerrinden kaçar,
Hangi hamuru yoğuruyor, bu cüzzamlı eller.
Kayıt Tarihi : 17.11.2014 04:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!