Hüzünlü muhabbetlere şahit olmakta, elemlere kahretmekte.
Ağlamalar dinlemekte, çığlıklar çarpmakta tokat gibi yüzüne
Ranzalara mahkûmdu hayat, voltalar atılmaktaydı dibinde
Dilsiz duvarlar, duvarlar suskun, duvarlar garip nicelerine
Hoş seda ile yankılanmaktaydı anılar, dört duvar ise şahitti sevince.
En içten muhabbetlerin hoş sedasını, alaca boyalarla gizlemekte,
Mutlu hayatlar yaşanmakta, emziği düşmüş bir çocuk ağlamakta.
Dilsiz duvarlar, duvarlar suskun, duvarlar sevinci gizlemekte.
Kumpaslar kurulur, hainlerin fısıltısı çarpar suratına, duvarlar kahretmekte
Bir izmarite pusuya düşürülen insanlar, katlediliyor duvar diplerinde
Gökyüzü ağlıyor, duvarlar çatlıyor, sular seller gözyaşı, sustuğundan dilleri.
Dilsiz duvarlar, duvarlar suskun ve duvarların ardında, kalleşler gizlenmekte
Şarkılar vurmakta üzerine, hatıralar asılıdır bağrında, bir çerçeveli resimde
Kuytu köşelerde mutluluğun sesi duyulmakta, birde sırtını yaslamışsa duvara.
Duvarlar huzur, duvarlar mahpus ve duvarlarda ağlar ama duvarlar dilsiz.
Dilsiz duvarlar, duvarlar suskun ve çok eskileri anımsayıp avunmakta.
18.08.2016
İlhan Keskin
Kayıt Tarihi : 27.8.2016 15:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)