Geldim
Üç defa kapıyı çalmadan içeri girdim
Üç kapıdan geçtim anahtarı yoktu
Dilrüba Hanım sana kapının evden önce icat edildiği yerden yazıyorum
Yani dedemin toprak sıvalı duvarlara ayetler astığı yerin merkezinden
Yolculuklara başladım oradan
Yolculuklar ki durmadan kendime
Yolculuklar ki ıpıssız sokaklarıma
Ben ıssız bir sokağım Dilrüba Hanım
Üzerimde karıncalar tepişiyor
Sen kalbi kırık bir karıncanın güzelliğini kendine hiç benzettin mi?
Karıncadaki incelik ve bendeki kabalık
Olsa olsa yıkılan bir aşkın duvarına yama oluruz
Dilrüba Hanım bir avuç tuz ve bir su birikintisi harcıma ne katabilir söyle?
Bozkırımın kusurundan bihaber çatlamış bakışların
Evet, bakışların
Bakışlarının gölgesinde bir ihtilalin ayak sesleri
Biliyorsun alışık değilim romantik bakışmalara
Edward devrinin sanat ahlakıyla vecd olduğum günlerde
Seni bir sokak dansına kaldırıyorum
Çılgın sezaristlerin şiirlerimi ezdiği mahalle aralarında
Şüphesiz sokakların evlere borcu olmasaydı
Yıkılabilirdi üstümüze soğuktan titreyen duvarlar da
Dilrüba Hanım Şu ‘’Puslu Manzara’’ dan sıyrılıp gelen notalar
Eleni’nin gizemi
İtiraf etmek gerekirse
Seni o notalarla büyüttüm içimde
Mütemadiyen devam edecek olan gizem ve sen
Ey benim kavruk tenlim
Dokun bana
Utangaç bakışlarının altında hüzün yağmurları yağar iliklerime
Bilirim ilkel bir benliktir bu
Senin bakışın yüreğimi ısıtır
Bak trenlerin uğramadığı kasabalarda halen dilek ağaçları var
Bana şefkatini ada
Çünkü içimde şunu hissediyorum
Dedemin tarla kuşlarına silah doğrulttuğu o günden beri bir acıma duyuyorum kendime ve sana
Bu nasıl bir olur
Bakışlarının altında toprak göründü o an
Ve bereket
Toprağın kutsallığı ve toprağa karışmış binlerce yıllık varoluş
Ve baharın bendeki dirilişi
Kırmızı Çarşamba yitik bir kışın son feryadıdır dedemin masal anlatan dudakları arasında
Dinleyenlere rahmet okuyan bir bilgelik
Her mısraında fıkıhta bir yol
Her mısrasında Sinderetü-l Müntehanın ihtişamı
Her mısrasında çocuk kalbimin heyecanı
Bir balığa çok anlam yüklüyordu Div-i Süleyman’ı duyan çocuk aklım (rasyonel izahlara yormadan )
Dilrüba Hanım, bin bir çiçekli yorganlarda uyuttum çocukluğumu
Ben bir taş parçası buldum orada
Yokluğunun dökülen tarafından
Sana duyduğum özlemin hasadına başlıyorum
O yüzden beni al alın çizgilerine ekle
Çünkü ben bu yorgun ve köhnemiş âdetleri
Ayak topuklarımla çiğnedim
Ve bunu en ince ses telimle söylüyorum
Kar bu kış biz barışamadığımız için yağmadı
Kayıt Tarihi : 22.5.2020 23:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!