Dilini Kana Bulama Şiiri - Yorumlar

Uğur Işılak
41

ŞİİR


145

TAKİPÇİ

Dilini kana bulama
Sus da öldür beni nolur
Gönlünün darağacına
As da öldür beni nolur

Dolaştır donan kanımı
Ruhun ile yak canımı

Tamamını Oku
  • Fakir Kul
    Fakir Kul 03.02.2023 - 22:36

    Çok güzel

    Cevap Yaz
  • Turan Yükseloğlu
    Turan Yükseloğlu 06.08.2013 - 23:20

    Sözüm seni üzen Sevgiliye
    Öldürmesin yaşatsın diye
    Sevenlerin yola çıkmışlar
    Gidip de bizzat söylemeye
    Tuz Gölü çölünden

    Cevap Yaz
  • Nurgül Yenigün
    Nurgül Yenigün 29.01.2013 - 16:25

    tam puanimla begeniyle okudum

    Cevap Yaz
  • Cesur Gölçik
    Cesur Gölçik 21.01.2013 - 22:35

    çok güzel şiir, kafiyeli ve gerçekten başarılı böylesini yazmak çok zor günün şiiri seçilmesi hak ellerinize kaleminize sağlık yola devam...

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 21.01.2013 - 18:27

    8 heceli hece şiiri, biz geraylı diyoruz...
    Geraylı yazmak kolay değil, az kelime kullanarak istediklerini anlatabilmek ustalık ister

    Ölçü de yerli yerinde, bir tek birinci kıta üçüncü dizede hata var

    Sevdam nasip alacaksa
    Hasret yetim kalacaksa
    Sonu vuslat olacaksa
    Küs de öldür beni nolur - bu kıtayı daha çok beğendim

    Kelimeler yerli yerinde, tekrar yok...


    Sade zorlanmadan içinden geldiği gibi yazılmış
    Revan ve akıcı bir şiir...

    Cevap Yaz
  • Halil İbrahim Alboğa
    Halil İbrahim Alboğa 21.01.2013 - 14:44

    Şiiri ben yazıyorum, Uğur sadece söylesin, şiir yazmak başka bir sanat! Şiirlerimi burada okuyup beni de eleştirebilirsiniz.

    Cevap Yaz
  • Hikmet Çiftçi
    Hikmet Çiftçi 21.01.2013 - 13:14

    KİMİ ELİYLE, KİMİ DİLİYLE…

    Gerçekten çok basit gibi görünen, ancak o görünüşünde altın kaftana bürünmüş muhteşem ve bir o kadar anlamlı, oldukça ahenkli, çok çok güzel bir koşma karşımızda.
    Oku oku dinlen veya dinle dinle mest ol…
    İşte böylesine etkili bir şiir.

    Anlamca çok zengin.

    Dedik ya, kimi diliyle, kimi eliyle insanın bağrına, ruhuna hançer saplar; kan akıtmak istemiyorsa kement atar.
    İkisi de öldürür.

    Hani deriz ya, gamzeleri bir hançer misali bağrıma saplanıyor. İşte sevgilinin acı sözleri, kerçine kerçine söyledikleri, dikine dikine seslenmeleri de sevdiğini öylesine yaralar, yaralamak ne kelime, ya kalbini paralar, ya idamlığın boynuna kement gibi dolanır ve sıkar…
    Bunların hiçbirine gerek yok. Eğer niyet öldürmekse bir bakışıyla da öldürür sevgili, sevdiğini. Bir yan bakışıyla, bir ufacık mimikle, bir ufacık hareketle “defol, git başımdan!” iması bile yeter insana, ölüm fermanı olması için.
    Bunlara bile hacet yok.
    Hiç konuşmasa, sadece sussa bile aşığın ölüm fermanı uygulanmış olmaz mı, sevgili için…
    Aşığın mekânı, cenneti, cehennemi her ne ise sevdiğinin gönlü değil mi?
    Gideceği yer, sığınacağı yer, düşeceği yer o mekân değil mi?
    O mekân ki, Allah yapısı.
    “Allah’ın dediği olur” dercesine oraya defnedilmek, oraya sığınmak âşık için en güzel yer olmaz mı?
    Aşığın darağacı da sevgilinin gönlünde olur zaten.
    Ben orda olduğuma göre, benim varlığım orada can bulduğuna göre hiç kimse beni başka yerde bulamaz ve öldüremez.
    Benim yerim yurdum, benim var oluş sebebim o yer ise öleceğim yer de o yer olacaktır.
    Daha ne anlamlar, ne anlamlar yüklenir, bu kadar basitmiş gibi görünen bu dörtlüğe.
    Divandan girersin, âşık edebiyatından devam eder, tasavvufa ulaşırsın istersen…
    İstersen sözünle sazını (Işılak’ın yaptığı gibi) yoldaş yapar, dildaş yapar nefes verirsin, can verirsin böylesi dizelere, dörtlüklere…

    “Ayrılık olmasın, öldür beni!..” sitemiyle sevgiliye duyulan vuslat arzusu…
    *
    Şiirde o derece mükemmel bir ahenk var ki, gerçekten dinlendiği zaman, musikinin seslerle, harflerle notalaşan halini görmek, hissetmek mümkün.

    Yine ilk dörtlüğe baktığımızda;
    “l” sesinin “la” notası gibi aralıklarla tekrarı,
    “n” sesinin aynı dörtlükte, on yerde tekrarı, bir başka nota gibi tekrarı,
    “r ve d” seslerinin aralıkla tekrarı çok güzel bir notalandırmaya denk düşmüş gibi. Güzel bir uyum oluşturmuş bu sesler. Aliterasyonlar gayet etkili olmuş, ahenk bulmasında.
    Seslilere dokunmuyorum bile…
    Dörtlüklerin son dizelerine yüklenen anlamlar ise harika.

    Ya uyaklardaki bütünlüğe ve doğallığa ne demeli…
    Onlar da başlı başına bir ustalık işi.
    Sanki yüzyılların içinden süzülüp gelen Türk şiiri, bu dizelerde damıtılmış, konsantre edilmiş, adeta haddeden geçmiş, şiire yal ü bal olmuş, boy bos olmuş.
    Güzel Türkçemizin salınan bir dilberi gibi hoş edalı, hoş sedalı mükemmel bir örneği olmuş.

    Sadece bir dörtlük etrafında dönmeye, içine girmeye çalıştık.

    Ben derim ki, gerisi de okuyucunun zevkine ve algısına kalsın.

    Güzelden de öte bir şiir.

    Uğur Işılak’ı her yönüyle çok beğeniyorum.
    Kutluyorum.
    Daim olsun, daima çalsın ve söylesin.

    Değerli sanatkâr kardeşimizin diline, nefesine sağlık.

    Hikmet ÇİFTÇİ
    21 Ocak 2013

    “GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”

    Cevap Yaz
  • Hikmet Çiftçi
    Hikmet Çiftçi 21.01.2013 - 13:12

    KİMİ ELİYLE, KİMİ DİLİYLE…

    Gerçekten çok basit gibi görünen, ancak o görünüşünde altın kaftana bürünmüş muhteşem ve bir o kadar anlamlı, oldukça ahenkli, çok çok güzel bir koşma karşımızda.
    Oku oku dinlen veya dinle dinle mest ol…
    İşte böylesine etkili bir şiir.

    Anlamca çok zengin.

    Dedik ya, kimi diliyle, kimi eliyle insanın bağrına, ruhuna hançer saplar; kan akıtmak istemiyorsa kement atar.
    İkisi de öldürür.

    Hani deriz ya, gamzeleri bir hançer misali bağrıma saplanıyor. İşte sevgilinin acı sözleri, kerçine kerçine söyledikleri, dikine dikine seslenmeleri de sevdiğini öylesine yaralar, yaralamak ne kelime, ya kalbini paralar, ya idamlığın boynuna kement gibi dolanır ve sıkar…
    Bunların hiçbirine gerek yok. Eğer niyet öldürmekse bir bakışıyla da öldürür sevgili, sevdiğini. Bir yan bakışıyla, bir ufacık mimikle, bir ufacık hareketle “defol, git başımdan!” iması bile yeter insana, ölüm fermanı olması için.
    Bunlara bile hacet yok.
    Hiç konuşmasa, sadece sussa bile aşığın ölüm fermanı uygulanmış olmaz mı, sevgili için…
    Aşığın mekânı, cenneti, cehennemi her ne ise sevdiğinin gönlü değil mi?
    Gideceği yer, sığınacağı yer, düşeceği yer o mekân değil mi?
    O mekân ki, Allah yapısı.
    “Allah’ın dediği olur” dercesine oraya defnedilmek, oraya sığınmak âşık için en güzel yer olmaz mı?
    Aşığın darağacı da sevgilinin gönlünde olur zaten.
    Ben orda olduğuma göre, benim varlığım orada can bulduğuna göre hiç kimse beni başka yerde bulamaz ve öldüremez.
    Benim yerim yurdum, benim var oluş sebebim o yer ise öleceğim yer de o yer olacaktır.
    Daha ne anlamlar ne anlamlar yüklenir, bu kadar basitmiş gibi görünen bu dörtlüğe.
    Divandan girersin, âşık edebiyatından devam eder, tasavvufa ulaşırsın istersen…
    İstersen sözünle sazını (Işılak’ın yaptığı gibi) yoldaş yapar, dildaş yapar nefes verirsin, can verirsin böylesi dizelere, dörtlüklere…

    “Ayrılık olmasın, öldür beni!..” sitemiyle sevgiliye duyulan vuslat arzusu…
    *
    Şiirde o derece mükemmel bir ahenk var ki, gerçekten dinlendiği zaman, musikinin seslerle, harflerle notalaşan halini görmek, hissetmek mümkün.

    Yine ilk dörtlüğe baktığımızda;
    “l” sesinin “la” notası gibi aralıklarla tekrarı,
    “n” sesinin aynı dörtlükte, on yerde tekrarı, bir başka nota gibi tekrarı,
    “r ve d” seslerinin aralıkla tekrarı çok güzel bir notalandırmaya denk düşmüş gibi. Güzel bir uyum oluşturmuş bu sesler. Aliterasyonlar gayet etkili olmuş, ahenk bulmasında.
    Seslilere dokunmuyorum bile…
    Dörtlüklerin son dizelerine yüklenen anlamlar ise harika.

    Ya uyaklardaki bütünlüğe ve doğallığa ne demeli…
    Onlar da başlı başına bir ustalık işi.
    Sanki yüzyılların içinden süzülüp gelen Türk şiiri, bu dizelerde damıtılmış, konsantre edilmiş, adeta haddeden geçmiş, şiire yal ü bal olmuş, boy bos olmuş.
    Güzel Türkçemizin salınan bir dilberi gibi hoş edalı, hoş sedalı mükemmel bir örneği olmuş.

    Sadece bir dörtlük etrafında dönmeye, içine girmeye çalıştık.

    Ben derim ki, gerisi de okuyucunun zevkine ve algısına kalsın.

    Güzelden de öte bir şiir.

    Uğur Işılak’ı her yönüyle çok beğeniyorum.
    Kutluyorum.
    Daim olsun, daima çalsın ve söylesin.

    Değerli sanatkâr kardeşimizin diline, nefesine sağlık.

    Hikmet ÇİFTÇİ
    21 Ocak 2013

    “GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”

    Cevap Yaz
  • Naime Erlaçin
    Naime Erlaçin 21.01.2013 - 11:58

    Sesi oldukça etkileyici… Ahmet Kaya’yı andıran bir sesi var. Şarkıları kendini dinletiyor. (TV programlarını da izlemişimdir.) Ancak şarkı sözü ile şiiri birbirine karıştırmamak lazım. Bu yüzden şiir olarak değerlendirmeyeceğim.

    Yukarıda sözleri verilen şarkısı ise kulağa oldukça bizden geliyor. Düzenlemede araya sıkıştırılan İspanyol motifleri olmasa daha da güzel olabilirmiş. Şahsen, bize has bir bağlama geçişini tercih ederdim…

    Bir de, güfte “sus da beni öldür n’olur” diye bitiyor. O dize buraya eklenmemiş…

    Cevap Yaz
  • Hüseyin Demircan
    Hüseyin Demircan 21.01.2013 - 11:23

    gercekte.. eli kana buladigimizda.. bir.. bir kac kisiyi.. oldururken.. dili kana buladigimizda.. lisani katlettigimizde..

    bir insan bedenine.. bicak sokarcasi.. dilimizle cinayet isleyip.. lisanimiza.. yabanci sozcuk sokarsak..

    lisanimiza.. uydurukca.. cumle katip.. onu yaralarsak.. tum toplumu katletmis.. olup.. kok salamadik agac gibi cabuk devrilir.. asimile oluruz..

    yoksa.. dedemde yapar.. dogada saf altindan.. saf elmastan.. heykeli..

    sen onu.. alelade.. kaba saba tastan.. yontarak.. incelterek.. abideye donusturursen.. sanatkarsin..

    yaldizli.. cafcafli.. celatinli.. sozcuklerden.. siir yapmak degil marifet..

    yalin.. sade.. gosterissiz.. sozcukleri.. oyle guzel tasnif edip..
    oyle hos.. sergiliyecek.. kivirip cevirip.. fiyonk makarna..

    efendim.. bukup katlayip.. ikebana cicek actiracaksin.. rengarenk.. sanat buu..

    sen bugune dek.. soz soyleyenlerden farkli..

    aaah yaniyorum sevgili.. oleyazdim askinla.. kavrulurcasi.. yaniyormus gibiyim.. ve oluyorken ben sevdanla.. karnim agriyor.. kalbim carparcasina.. aaah oluyorcasinayim.. oldum..

    diye yazanlardan degisik olarak.. cesurca.. oldur beni diyor..

    farkli bir soz soyluyor.. oldur beni.. cok degisik.. cok farkli..

    her ne kadar.. ben merkezinde donuyor.. ilkel benligi.. beni isliyor gibi goruksede.. ikinci tekil kisiyi de dahil ederek.. siradisi.. bugune dek yazilmamis.. tema ile.. sahne aliyor..

    samimiyeti.. ictenligi.. tabak gibi ortada..

    ben tribunlere oynayim.. vatan millet sakarya kaygisi tasimiyor..

    her tarafindan.. gerceklik.. akiyor.. ogretici.. besleyici.. doyurucu..

    kullan burustur at.. cinsinden.. tek kullanimlik.. tras bicaklari gibi degil.. evladiyelik.. zaman coplugunde silinmeksizin..

    fevkalede istikbal vaad ediyor..

    ben siir yazacak adami.. adindan soyadindan yine bilirim.. isil isil bir ferda goruyorum siirlerinde.. hayirli ugurlu olsun.. darisi bizim basimiza..

    emek caba.. tabak gibi ortada.. soz obekcikleri.. muhtesem bir itina ozen ile.. istiflenmis.. dizeler adeta dans ediyorlar.. okur kulaklarinda.. ahenk ve ritmin.. bu nuansini yakalamak.. her saire nasip olmaz.. akici.. manen zengin.. bu bu.. gorsel ziyafet icin..

    mukerrer kez.. sukranlarimi.. ifade eder iken..
    icerisinde calkalandigim.. duygu girdabinin etkisi ile..
    teveccuhumu.. hakki ile ifade eder.. sozcuk bulmakta zorlaniyorum..

    sinei millette yerini alacak.. yurekimize.. altin harflerle.. simdiden kazili bu.. basyapiti.. tekrardan kutlarim.. iyiki varsiniz.. duyarli yurekinize saglik.. saygilar..

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 18 tane yorum bulunmakta