aşkın keyifi içinde hoyrat
yürekte kalıyor eski günler
hatırda kalan ne varsa mağlup
ne geçiyorsa aklından
bir zamanın çığlığı oluyor hep
sevilirken sevmeyi öğrenen bir adam
nasıl bağırıyorsa öylece susuyor
bir damla suda kahroluyor susuzluğun
ve bulurken içinde bir eski yangının küllerini
sen alevlerde perişan
ben buluyorum yokluğunu
bitmeden bitmeden bu yalancı zaman
şimdi yalnızlık sonrası bir hülyada hatıralar
savrulup gidiyor bilinmezliğin endamına
ardında yitirirken yalanları
ne gerçeklerden çıkıp gelmiştir kim bilir
yürekte çarparken kanının telaşı
biliyorum seviyorsun
bitmiyor oysa hasret
ve üzerinde uğultusu kalırken sessizliğin
evet evet seviyorsun
baharı kıskandırırken o yeşil gözlerin
gel diyor sonra güneş aydınlığa
hep karanlık olacak değil ya
anlamsız bir geçmişin bozgununda
ne kadar da sefildir kim bilir
ya da ne kadar aç
eski bir şehirin fakir sokaklarında
ben tek tek geziyordum
adını çağırıyordu ansızın gönül
başlıyorken kendini anlatmaya
artık sevme vakti geliyordu
hiç bir şey kalmazken yarınlara
seviyor seni bu adam yine
yine güllerin kızılında ararken aşkı
kanıyor yaralarda yâr olurken
ne kadar doğal ve masum
ve ne kadar şerefsiz bir hasretin acısında
özlemlerin suratına vuruyor zamanı
unutuyorum sonra ne kadar yaşadığımı
ve hatırlamazken çığlığını doğduğum günün
temmuzun birinde bir başına kalıyorsun yine
ve bırakırken yalnızlığı bir kenara
ellerinin tadı geliyor
ellerinin tadı geliyor dilimin ucuna
Kayıt Tarihi : 19.7.2010 18:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Canım bi şiir çekti.. İyi ki bu olmuş...
saygılarımla
TÜM YORUMLAR (1)