Eskimesin şehrinin sokakları
ayaza düşmesin yaz sıcağında
buruk kalmasın yürek ayrılığı tadışında
dersini almalı insan her elveda ya yol alışta...
Satırlar dökebilirim her şeye dahi
ama akılda kalıcı olmaz bir roman gibi sadece özetler kalır akıllarda
dört mısrayı sığdır malı bütün ömrü
ya susmayı öğretmeli kendine yürek, ya coşup çoğalmayı...
Birebir empatiler kurdum beni anlatan
birebir sempatiler kaybettim benliğimi koparan
her cümleyi atıfta bulundum nezline
alamadıklarında bana kalanlar biraz soğuk biraz donuk olan...
Zaman gelip geçiyorken tüketimini aldı gönlüm
kayıba sürdüğüm hayallerimdi tek kazancım
sersefil bıraktım yılları aylara hasret
biraz dem bıraktım ayaz gecelere ısı verecek...
Bazen kendime kızıyorum
sitemkârlığım isyanlardan değil
yüzüm bu kadar gülerken kalemim niye ağlıyor
yoksa dilim başka yüreğim başka birine mi ait...
Kendimi tarif et derim mısralarıma
susup kalıyorlar ansızın
o kadar çağlarken durgun denize benziyor aniden
bu denlimi tarifsizim yoksa tanımlanmayacak kadar gizemlimi...
Sen nemi kaldır aradan ben güneşi parlatırım en yakıcılığıyla
sen ayrılığın adını değiştir, ben kavuşmaların beklentisini!
Sen ruhun ile bak hayata, ben benliğimden vazgeçerim...
Bir doğuşu dört gözle bekleyen biz insanlar
ölümü neden uzaklaştırmak isteriz diye düşünür oluyorum bazen
bir doğum sevincin getirisi iken ölüm sancılı bekleyişin gizlediği kapanmayan izleri barındırıyor yürekte. Birde korkuları özlemleri değerlerin geç kalışındaki pişmanlığını
Ağıma kar düştü yangına dur desin diye
ayazıma yaz düştü denge sizliğime de dem düştü yudumla diye...
28 Eylül 2012 Cuma
Zennehar YılmazKayıt Tarihi : 28.9.2012 23:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)