dilim
suskunluk abidesi
sadece gözlerim konuşur artık
zihnimin eskitilmiş yollarından
geçerek
uğradım
çöl uğraklarına ve uçurum diplerine
her şey olması gerektiği gibi her şey olağan akışında
gönlü akşamın kızıllığına uzanan
ardıç dalları gibi sükun
dağları gördüm
oturmuşlar kıyılara
bazılarıysa yollar boyunca sere serpe uzanmış
kimileri ise dik falezleri dantela gibi
giyinmiş omuzlarına
göğe başkaldırır gibi doğuştan diktatör
doğuştan mutmain
zamanın ayartamadığı bir şeyler
var üzerlerinde
yıldızlarsa
Tanrının en nadide ışığını emmişler
çılgın tufanlara benzerler geceyi evreni ışıkla
şenlendirirken
saygılılıar evrene
uyku ölümün ön provası gibi
her gece ölüyor her sabah doğuyoruz
bir huzur yok şu gürültücü saksağanlardan
her yerdeler
boş lafazanlıklarıysa aştı boylarını
istilacı çekirgeler gibi
sardılar her yeri
kendilerini meta dünyasının
ne kadar şen bülbülleri sayarsa saysınlar
bıktı insanlık zebani kılıklı haydutların şamatasından
onlar yüzünden yaşamdan soğudu erdemli insanlar
ağaçlar ormanlar ve şehirler
işgüzar hallerinde inanılmaz el çabukluğu
ağdalı çatallı dilleriyse hep zehirli zemberek
durmadan usanmadan karanlığı örüyorlar başımıza
.........
20082024
23:10
Kayıt Tarihi : 23.8.2024 01:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!