Dilenci / Azat Kuşları

ancak; kanımca insanlar
'veren el alan elden üstündür'
diye kendilerini aldatıyorlar,
daha sonra öğreneceğim ki
olmayan el değil, olupta vermeyen el
her zaman malı götürmüştür.

bir gün; aklıma “dilenciye yardım ettiğimde
aslında;
onu sefaletten kurtarmak yerine
gerçek onu dilenciliğe mahkum ettiğim”di
madem dilenmek hoş değil,
öyleyse sorumluluk, ona sadaka verenindi,

aç, çıplak, sağlıksız dilenci çocuğuna
sözde “vicdanını rahatlatma” amacıyla
yardım ederler hani ya
o çocuğu sefaletten kurtarmış olmuyorlar aslında
hatta mahkum ediyorlar dilenciliğe,
başka çocukları da

kafeste en çok iki gün yaşarmış,
azat kuşları
herkes parasını verip,
azat ediyor niye?
para kazandıkça bu işten,
işin kompedanları
cefa ederek yine yakalayıp,
getirirler geriye

sen güya vicdanını rahatlatacaksın diye
azat kuşlarının bu ezayı çekmesi niye
ama illa ki vicdanını rahatlatacaksan
dürüst çalış, üret, iş ver, helal kazan

'-adamın biri değirmenciymiş
sormuş evliyadan birine
'-kazancım helal mi, haram mı? ' diye
evliya diyesiymiş ki; buna
“-her müşteriden sonura
ellerini şu kabın içine yıka”
akşam olmuş, evliya gelip bakmış
kabın içinde iki parmak hamır varımış

'-iştecik müşterilerinden bu kadar çaldın
dolayısıynan haram senin kazancın'

“-senin bu evliya sakın
nasrani filan olmasın
sırf bu evliyalar yüzünden
milletce biz
değirmencilikten, tecaretden
nehyetmişiz,
iresim günah diyenlerin
yüzü-suyu hörmetine
televizyonu ithal etmişiz
ejnebilerden