Dilârâ hep nuruna pervane kılda beni
Aşığını sevginin narına yakmaya gel
Gözlerinden gayrıya bigâne kılda beni
Kerem et Mansur gibi, dârına çekmeye gel
Ey çölünde bir öksüz divâne olduğum yar
Bir bakışki açıyor gönül muammasını,
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Devamını Oku
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Ahmet Efe kardeşimizi yürekten tebrik ediyorum
14 heceli harika bir şiir okudum kaleminizden kalbi selamlarımla tebrik ediyorum selamlar
Atmosferi çekici. Başarılı bir hece. 2-3 kıta daha yolu vardı sanırım. Şairini kutluyorum.
Sen ne kırtipilsin Çin işi mamülleri anında anlayan,bıraksan yuttuk gittiydi :))
'Şimdi bu şiirde şiirin en güçlü evrensel tinleri olan rüzgâr, su, dağ, yol, ayna..gibi tinler şair tarafından kullanılmış mı? Hayır, kullanılmamış. Şimdi bu şiirin içinde felsefe veya hiç felsefe kırıntılarına rastladık mı? Hayır, rastlamadık.'Kemal Bey'den alintilanan bu kisim onun genel dusuncesini yansitiyor ve sormazlar mi insana felsefe insanin oldugu hangi alanda olmaz? evrensel bir takim seylerden bahsedersiniz de insanin duygu ve dusuncelerinin evrensel boyutu yok mu simdi bu siirde? kriter sizin evrensel boyutunuz olmasin sakin?
Dilârâ,Dil=kalp,yurek, ârâ=icin, anlamina gelen bu ismin ozellikle secildigi kanisindayiz.'kalp icin' anlamina gelebilecek bu isim ayni zamanda bize siirde neden sairin sevgiliye hasretini dile getirdigi konusunda da bilgi verir.
birileri sairin yeterince yanmadigini ve bu -sozum ona- cagrisini hakketmedigini belirtmesi bana sadece elestiri yapmak icin soylendigi bilgisinin otesinde bir bilgi vermiyor
GÜNÜN ŞİİRİNE GELİNCE ....
Okur okumaz bana NURULLAH GENÇ ustanın YAĞMUR şiirini hatırlatmıştı . Hala öyle . Gidip gelip o şiiri okumaktayım hala . Bilmeyenler okusun efendim . Güzel şiirdir .
Öncelikle Dilârâ şiiri , ben odaklı duruyor . Aşkın her halinden geçmekte . Bir tek evrensel bir yön yok . Oda olaydı daha güzel durabilirdi diye düşünüyorum . Şöyleki ....
( Antonyus ile kleopatra'nınki aşk,
Leyla ile mecnun'unki aşk,
Romeo ile Juliet'inki aşk da
Manav Kazım ile besleme Kezban'ınki aşk değil mi yani?)
diyememiş günün şiiri . Belki notunu bu yüzden az bir şey kırabiliriz . Ama karşımızda koca bir denklem işte . İçinde sevda barındırabilen her şey büyükçe bir şiirdir sonuçta .
ah bu güneş ağrısı
içince sularından sevdanın
suskun , hüzünlü dansıdır suyun dibinde kum
belki dönüşür kumda suya bir gün
o zaman korkulur
oysa yeryüzündeki tüm kadınları sevecek kadar cesurum.....
YİNE SEVGİLERİMLE.......
yüksel balcı
ŞİİR = AŞK = ƒ ( karanlık ) * ( ifade bana ait değildir .CEM AKAŞ )
Şimdi efendim bu ne deli oyunu bir şey . Şiirin veya aşkın denklemini kurma çabamız . Hep eksik , hep eksik .
Arkadaşlar çünkü hiç bir şeyin kesin bir tanımı olamaz . Kimse diyemez ki şiir sevdadır , ama orada kocaman bir karanlıkta vardır . Ayrılık , özlem aynı karşılık uyumlu zamanlar sevişmek , öpüşmek , paylaşmak ......Yani biz ne diyelim şiire veya aşka sonuçta birisi gelecek ya bir şey alacak o tanımlamadan , ya da ekleyecek üzerine tanımın . Aksini düşünürsek anlamı daraltmış oluruz ki buda bizi şiirin hapishanesine çevirir . Oysa şiir özgürdür , içerideki yalnızca biziz . Şimdi böylece şiirin gücü karşısında nasıl durabileceğiz , kalıpsız olacağız ilk başta . Yani sığ tanımlı olmacağız . Karşımızda gerçekten büyük devasa bir sorunsal olarak duruyor her an . Tarihin en derin yerinden itibaren bu böyle . En yüksek yerin dede ...Benliği yendiğimiz zaman , aşkta şiirde belki bir tanıma kavuşur ..nede olsa
Olmayınca ey gönül benlik esāsı pāymāl
İş bu mihnet-hānede olmaz kişi ābādı-aşk
Öncelikle sevgili BANYATUNGA hanım sizi aramızda yeniden görmek beni sevindirir . Burada her birimizin amacı şiir öğrenmek . Bir şeyler hakkında konuşmak ve paylaşmaktır aslolan .
Sevgili NACİ SAYIN bey KEMAL İŞPİR abimize sürekli serzenişte bulunuyorsun . Sana diyeceğim ne biliyor musun . Bakınız siz şimdi astronot olduğunuzu hayal edin . Hayat olduğu varsayılan bir gezegene gidiyorsunuz . İndiğinizde yerli bir halkın ( değişik türde – alien ) yaşadığını görüyorsunuz . Ve halka alien diyorsunuz ya , onların gözünde alien siz olsanız dahi . KEMAL İŞPİR ‘ de öyle bir şey işte . Kendinden uzak olan şiirleri tek celsede boşar , şairinden .
HEPİNİZE SEVGİLERİMLE ........
Teknik yönden kusursuz
Bir tek dördüncü bent üçüncü dizede kafiye hatası var
İçerik olarak çok güzel diyemem, zayıf da değil
Yeni bir şey dememiş
Birinci benttte dördüncü mısrayla üçüncü arasında bağlantı zayıf
Tebrik ediyorum günün şairini
neden şiiri bu kadar anlamanın derdindeyiz..veya şiir neden bu kadar önemli...geçmişte neler gelmiş ise şiirin başına...gelecekte neler bekliyor...veya...şiirin sınırları olmalı mı...şiir sizi kandırabilir mi...yoksa şiir sadece belli bir sınıfın bayraklarını sallarken...daha mı asildir...veya şiir sınıfsızlığın en sınıflaştığı bir kutbun karşılıksız bir güvenin emsalsiz varisi mi..her neye inanırsanız inanın...ama bir şeye sımsıkı sarılmaktan korkmayın...şiir size karşılıksız bir ilham sunarken ve bu ilhamın en bakir odalarına yalnız girmenize izin verirken...gözleri asla geride değildir..çünkü
siz!...
karşılıksız bir dünyanın edersiz adamısınızdır...sözleriniz şiirin satırlarına süslenmeden otururken...hiçbir beklentisi yoktur ki...sizden övgü beklesin..veya şairi övgülere boğasınız...gereksizdir bunlar...biz inanmaktayız ki herkesin...bir şiiri var ve kalpleriniz karşılıksız bir dünyanın özlemi ile sarılmakta şiire..o yüzden başına getirdiğimiz(en)lere inanınki ihtiyacımız yok...o vakit en güzel şiir..en güzel yorum..en güzel insan..en iyi vücut...sürer gider..oysa biz kendimizi o dünyadan çekip aldık..en lerle işimiz yok...şiirin engin sınırsızlığında...kendi topraklarınıza değil...insanın hak ettiği bir dünyanın topraklarına ulaşmaya çalışırken...hepimiz el ele ve yürek yüreğe..oralara bir gün ulaşacağız...derken… buna sonsuz kere inanmaktayım...hepinizin düşüncesi ve yazdığınız şiirler ...gelecek neslin...mirasıdır...başka bir özlemimiz hiçbir vakit olmayacak...o yüzden hepimiz aynı değerin ve değersizliğin şiirleri için var olmaya devam ederken...sıfatlarımızı terk etmenin hafifliği ile şiire selam durmaktayız..bundan daha güzel ne olabilir ki.. ama bir şey unutulmamalı insan yeryüzündeki en acımasız ölümlerin ve katliamların baş rol oyuncusudur..derken kalbindeki inancı ve sahip olduğu tanrı vergisi yüreği ile yine buna son verecek tek canlıdır..ve o canlının tek silahı vardır..bu işi yaparken sağlam bir yürek ve aşkla yazılmış şiirler...
o yüzden aşk ve acı ve sonsuz hüzündür şiire insansı güç veren...yaşadığı her bedensel aşk ve ilahi aşk ondaki affetme ve üretme... yaşarken yaşatma...ve tanrının topraklarına yine tanrısının izin verdiği kadar şükretme yetisi...bunun insan yüreğindeki karşılığıdır şiir...o yüzden şiirin yüzüne açıkca konuşabilir ve onu kendi yoluna giderken seyredebilirsiniz keyifle...saygılarımı şiirin yüzünü tanımaya adayan yüreklere bırakıyorum....
Ağlayıp yakaran tutumu bir türlü sevemedim...Basit bir insanı gözünde bu kadar büyüten,onun için kılıktan kılığa girmeye hazır olan bu zavallı tutum gerçek hayatta da kendi mezarını kazar malesef ve kapı bezi gibi kullanılırlar ne yazık ki...
Sevgili için abartılı şiirler yazan bu kültürün ardında acı bir gerçek yatmaktadır aslında, o da;yüzyıllarca ,erkek ve kadın birbirlerinden mümkün olduğu kadar uzak tutulmuş ve bu da karşı cinsin birbirlerini tanıma imkalarnı yok etmiş ve çok abartılı bir şekilde onu adeta ilahlaştırmasına sebep olmuştur ki ;sadeece resmini görerek,onun için dağları taşları delecek kadar aşık olmak bir toplumun bu yanlış tutumunu,cehaletinden başka neyi gösterebilir..?
Bu şiiri ,bu eski tutumu yasıtan günleri çağrıştırdığı için sevmedim belki...
Saygılar
Fikret Şahin
Bu şiir ile ilgili 29 tane yorum bulunmakta