Eliften yeye yayan yürüdüm
Harflerin gizeminde mana aradım
Bir abdal iken susuz çöllerde
Sevdanla mürşide vardım Dilanım
İlmin engininde dolandım durdum
Sana varacak her yolu sordum
Şu tüyden geçmen gerek dediler
Sıratı yol eyledim Dilanım
Kalu beladır sana yar dediğim an
Ahdettim,kavlime sadığım her an
Hangi eza,tasa gelse talibim
Canımı yoluna serdim Dilanım
Arifler dergahında çok talim aldım
Zehri, şerbet diye somuna bandım
Çektiysem yolunda bin cefa keder
Herşeyi hayra yordum Dilanım
Gönlümün köşkünü sana yer ettim
Rengi,ahengi daha yeni keşfettim
Gökkuşağı asılı dursun asumanda
Ben gözünün rengine yandım Dilan’ım
Cemreler düşerken ben harlardayım
Sana yazdığımın son satırındayım
Lisanların,dillerin kadri yok artık
Yeni alfabem sensin Dilanım
Her mevsimin sonu illa bahardır
Gönlümden gönlüne bağlı yol vardır
Sevginin ssini bilmez cahilken
Sevdanın sırrına erdim Dilanım
Mart 2012 ERZURUM
Cihat BARIŞ
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,