Kara lastik ayakkabılarla karlar üzerinde çorapsız yürüyordu Dilan
Soğuktan kıpkırmızı olmuş ayaklarla
Soğuk ruhuna işlemişken
Çaresizliğin doruklarında titreyerek yol alırken
Bu kader bir gün bize de gülecek mi diye soruyordu kendi kendine
Evde beş kardeş
Katıksız ekmek bazen olursa peynir
Açlığın çaresizliğin gücü kendine yetmişliğin
Meyveleri dökülüyordu zeytin karası o iri gözlerinden
Bir umuda bağlanır gibi bağlanmıştı okula
Bazen dolunayın aydınlığında
Bazen de ateşin kısa aydınlığında yapıyordu derslerini
Bir gün mutlaka başaracağım diyordu kendine
Her ne pahasına olursa olsun okuyacağım
Doğunun kaderini yeniden yazacağım
Öğretmen olacağım
Karaya vurmuş denizi yıldızı çocukları hayat denizine yeniden atacağım
Ama bilmiyordu çaresizliğin acizliğin tuzaklarını
Daha orta okulun son sınıfında artık okul yok dediler
Kız kısmı okur muymuş
Evinin kadını olmalıymış
Görücüler gelmiş yukarı köyden
Ağa üçüncü eş olarak seçmiş Dilan'ı
Babası için talih kuşu tabii
Ağa, kırk koyun beş inek bir miktar para vermiş babasına
Yapacak bir şey yok
Bir kınalı kuzu daha kurban oluyordu töreye
Ama Dilan bu kabullenir mi
Zaten kinlenmiş yoksulluğa
Biliyor ki gideceği yerde her iş onu bekler
Gece tan yeri ağarmadan düştü nahiyenin yollarına
Ölüm kokuyordu gece
Kurt ulumaları dört bir yerde
Bir de dondurucu soğuk
Yola revan oldu sessizce
Herkes uykuda in cin top oynuyor
Kimsecikler de yok
Zaten köy dediğin üç beş hane
Yürüdü karlar üzerinde iz bıraka bıraka
Ne kadar gitti kendi de bilmiyordu
Ayakları donmuştu
Yürümüyor adeta sürüklüyordu ayaklarını
Yol uzadıkça uzuyor sonu görünmek bilmiyordu
Yürüdü yürüdü yürüdü…
Yol uzadıkça soğuk artık ruhuna işlemişti
Hayaller kurmaya başladı
Öğretmen olmuştu
Okuma yazmayı öğretiyordu çocuklara
Hayatın kaderden ibaret olmadığını anlatıyordu
Oysa kaderden yine kadere kaçıyordu Dilan
Sadece farkında değildi
Ama bu kez babasının seçtiği kadere değil
Kendi tercihi olan kadere koşuyordu
Yorulmuştu kirpikleri buz bağlamıştı
Elleri ayakları soğuktan yanıyordu
Başarmalıyım kasabaya varıp karakola sığınmalıyım
Devlet nasılsa okutur beni diye düşünüyordu
Bu kaçış kendisi için değil
Gelecek nesiller içindi de
Artık çocuk yaşta gelinler son bulmalıydı
Örnek olmalıydı gelece nesillere
Ellerini ağzına götürüyor hohlayarak ısıtmaya çalışıyordu
Yürüyorum sanıyordu karların üzerine düştüğünden habersiz
Ufka baktı, sanki güneş doğuyordu
Kararan bahtına inat ufukta kızıl bir çizgi belirmişti
Uluyan kurtların sesleri geliyordu uzaktan
Başarmalıyım diyordu kendi kendine, başarmalıyım
Ufka baktı şaşırdı
Bu imkansız diye geçirdi içinden
Her tarafta çiçekler vardı hem de her çeşidinden
Sonra bir nehir akıyordu tam ortasından
Hayatında görmediği kuşlar uçuşuyordu etrafında
Daha önce hiç görmediği tanımadığı varlıklar
Etrafında pervane olup hizmet yarışına giriyorlardı ona
Birbirinden güzel elbiseler sunup hangisini giyeceğini soruyorlardı
Bir tanesini seçti
Onu hiç kimsenin olmadığı bir yerde yıkadılar
Sonra seçtiği elbiseyi giydirdiler
Ne tuhaf hiç üşümüyordu artık
Eli ayağı soğuktan yanmıyordu
Çeneleri zangır zangır titremiyordu artık soğuktan
Yüzünde bir tebessüm vardı
Sonra birden her şey kayboldu.
Her tarafı saran bir beyazlık
O kadar parlak bir beyazlık ki
Beyazdan başka bir şey görmüyordu artık
Sanki kanatlandığını hissetti
Uçuyordu adeta
Gökyüzüne doğru uçarken evlerini gördü
Yüreğinin bir kısmını kardeşleriyle orada bıraktığını hissetti
Ağlıyordu Dilan
Aslında kaderine teslim olmuşluğunun farkında olmadan ağlıyordu...
Sabah olmuş Dilanların evinde bir gürültü kopmuştu.
Herkes Dilan'ı arıyordu
Bir süre sonra köyde herkes Dilan'ı aramaya başladı
Karda bıraktığı izler sayesinde kolayca bulunmuştu
Kasabaya bir kaç kilometre kala yolda donmuş cesedini bulmuşlardı
Hayret ceset donmuştu ama Dilan gülümsüyordu
Sanki meleklere özgü bir güzellik vardı yüzünde
Ama gülümsüyordu işte
Sanki cennetten selam gönderircesine gülüyordu işte…
©
9 Haziran 2024
00:34
Kayıt Tarihi : 9.6.2024 02:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!