Gülün soylu kokusuydu yolunu çizen karanlık
Sessiz yağıyordu o gece yağmur, ıslandı saçı
Yaşam saati tükenir iken, göklere son kez baktı
Avını bekleyen hayvanca salyalar tene yapıştı
Dik bir uçurumdu hayat, çığlıkları geceyi sardı
Neden rüzgâr okşuyordu namahrem saçlarını!
Neden denizler hayal, ışıklar böylesine mattı!
Mavi rengini yitirmiş, insanlar kör ve sağırdı!
Neden tüm yalvarışları iğrenç bir yüzde hazdı!
Neden unutulmuş bir köşede gökler karanlıktı!
Küçücük ellerini kopardılar gövdeden, kanadı o
İnsanlık sorgudaydı, kör, sağır ve dilsizdi kâinat
Bölündü mantık acılara, sustu kalabalık sokaklar
Emeller bir kurdun ulumasına karıştı, utandı an
Son bir umutla baktı caniye, neden dercesine!
Doyumsuz açlık coğrafyasıydı inadına yaşadığımız
Ne yoksulluğumuz, ne zenginliğimizdi sorgulanan
Utançsız güller coğrafyasında korkulardı yeşeren
Ölümün kazanları kaynıyordu her an çevremizde
Kendi içimizdeki oyuklarda saklanarak ölüyorduk
Bu çelişkili ütopyada yağlı halatlar attık ağaçlara
Astık, kestik, biçtik, doğradık ereksiz tüm yalanları
Suçlular dil çıkardı akıbetimize, ağırladık saraylarda
Kendi yasalarımızı sildik kitaplardan, yaşadık sus pus
Ateş düştüğü yeri yaktı, kafesimizde biz hep mahpus
Kayıt Tarihi : 26.2.2015 11:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yaşamdan koparılan ve bilinmezliğe bırakılan tüm Özge/CAN’lara…
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!