Dik açı kırk köşeli (nesir) Şiiri - Yoru ...

Mehmet Sani Özel
325

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

İki şık vardı, izbeliği infiallere oturtacak olan. Fiiller herc ü merc takasında işleye dururken, filler altında ateş kaynayan yerin üstünde kaderlerlerine yürürken ve fiskenin nelere ne büyük olaylara sebep olabileceğini düşünürken, ilk ve son çaresizlik gibi gelir an üstüne üstüne ki, “İstemiyorum! ” denilen türden.. İşte şimdi çıkmazdayım. Şimdi namütenahi fevriliğe gebe, bir türlü adını koyamadığım hazdayım. Şimdi Eflatun’un lir taksimi yaptığı tefekkür i sazdayım. İşte şimdi, afetlerden belalardan müsterih olma kavliyle yüce Yaratana niyazdayım..

Nirengini zor ve zorbalığın laçkalaştırdığı itidali içime çekmek istemezken bile iftitah alır sunumlar bir gümüş sinide; Birisi saray yolu, inci mercan döşeli., Acıdır ilaç, iyileşmek istemeyen içmesin! Derler amma iyiliğin tarifi hekimin zevahirinden apaçık okunur. Eyvallah deyip uyacak olsan vallahi Bari’i Tealaya dokunur. Diğeri çiçek tarlası gibi görünür. Görüntünün altında bıldır dan kalma kuru dikenler batıp kanatacak baldırlara özlem ve hasretle bekler gibi; Diğeri çile, angarya dik açı, kırk köşeli.. Evet, bu tarafın hülasasında denklemler devri tersinden konu ediyor olmalı ki, dürüstlük sadece dürüstler için dik açı hem de kırk köşeli. Formüllerini mugalâtanın yazdığı bir matematik kitabı okunur tedavülde.

Anlamak için bazen vakit çok dar olabilir, düşünmek için zaman kifayet etmeyebilir ve öyle bir lahzada yük vurulur semersiz sırta ve siz böyle bir amansızlığın sancısıyla kıvranırken, ikisini birden götürme derdine düşer kavrulmaya başlarsınız çoktan bile., İntizamı mizaç edinen ruhlara iç içe çember, misaller taksim edilir ki, hakkı tutmanın, haktan yana olmanın zorluğu anlaşılsın ve masiva kolayına gelsin diye. Kargaşanın analitik resmi istenir fakat zehir zerk edilmiş metaller dokundukça trendini daha da bozar. Maalesef İfk, habis urdur buradaki teamüllerde. Turuncun siyahla öpüştüğü, kepazeliğin yegâne meşru kabul edildiği, meşveretin cehalet sayıldığı veçhi ziftlenmiş asırdadır, bellek..

Hani sen, sevdiğinin bir saç teline dünyaları vermezdin. Hani sen, vefa borcum kalır diye dosta emanet ettiğin sözden dönmezdin. Hani sen, mum olur yanardın da, ayalim ışıksız kalmasın diye tükenirde sönmezdin. Hani sen, iki el yapışmasın diye(mi?) yakama ecele razı gelir, vaktinden önce intihar etmez ölmezdin. Haniya sen, görmek istediğine bakar, rüşvete iltimasa, iltizama kördün, görmezdin. Haniya sen, birileri çelme takar korkusuyla yürürken yere sağlam basar, tabiatıma makûs görülen cakama halel gelmesin edasıyla yüreğinde şimşekler çakardın. Haniya sen sendin o, kurtuluşu kabil olmayan yardan düştüğünde bile sırf Allaha (azze ve celle) yakarırdın, yakardın. Haniya sen biliyordun ki, ölümden sonraki hayatta da var olacaktın ve vardın ve sen vakardın! ..

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta