DİCLEYE ATILAN KARANFİLİM BEN
Peri yayınlar.Eylül 2007 çıktı.
Sevgili Fehat Sağnıçın yazdığı önsüz.
Dicle’ye Atılan Karanfilim Ben
Yurtsever olmanın, devrimci olmanın olmazsa olmazı insancıl olmaktır.
12 Eylül darbecileri binlerce “serçe yüreği” yaşamdan alıp, cezaevlerine,zulümhanelere koydular. Esirlere yaşatılan vahşetiyle dünyada eşi benzeri olmayan Diyarbakır cezaevinde uzun süre kalan şairimiz de bu zulümden payına düşeni fazlasıyla aldı.Onurlu duruşun bugünkü yansıması bu güzel şiirlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu cezaevi ile ilgili birçok kitap yazıldı.Ama bu zulüm üreten fabrikanın şiiri hiç yazılmamıştı.İşte İsa Tekin o karanlık dönemin şiirini yazdı; insanın yüzüne bir şamar atarcasına Diyarbakır zindanını anlattı.
Vurulduk
Bir hançer vurur…
Bir kahpe kurşun…
Ezilmiş halkımın neferiydim.
Mağduruydum kavgamın!
Zülüm dizginsiz kusuyordu:
Vurulduk…
Kızıla bezenmişti Dicle:
Yenilmiştik…
Şair aynı şiirin bir başka dörtlüğün de ise zulmün boyutunu şu çarpıcı dörtlükle anlatıyor
(…)
Canım anam …
Dilini konuşmak
Ellerini öpmekte yasaklandı
Benim ülkemde
Sürgünüm,göçebeyim:
Yüreğim sana bu kadar yakınken
Yurtsuz vatanım kadar uzaktayım!
(…)
Şair bir yandan 12 Eylül zulmünün resmini çizerken,ülkem dediği Mezopotamya’daki faili meçhul cinayetleri de anlatır.
Sevdaya umut aramak
Geceler karanlık
Karanlıklar pusudur.
Kalleşçe tetik çekilir
İhanet daldan dala atlar.
İrkilir yürek
(…)
Şair aynı şiirin sonunun da ise,
“-Biz Diyarbekir’de çok yaşadık
Faili meçhulü
- Biz ensemizde çok his ettik
Soğuk tetiği
-Çünkü ülkesini sevmek…”
dizeleri ile zulmün şaha nasıl çıktığını en güzel şekilde ifade ediyor.
……..
Kitapta ilerledikçe Ahmet Arif’in şiirlerinin tadı hissediliyor.Orhan Kotan’ın militan duruşu görülüyor.
Ey Mezopotamya’nın Hüzünlü Prensesi
(…)
Sonsuza dek seveceğim
İster sıkıyönetim ilan etsinler
İster olağan üstü hal ilan etsinler.
Sevgim gizli ve anarşistçe değil
Kıvırmadım oportünistçe
(…)
Şairimiz kah Diyarbakır cezaevindeki bir “serçe yürek” olur, kah Dicle’ye atılan bir karanfil olur, kah Mezopotamya‘da sevda olur,akar. Ozanımız Dicle’ de tükenir, işkencede direnir, Mezopotamya’ da yeniden doğar “güneşin ve ateşin çocuğu” olarak.
Bu can çok kavga gördü,
Ölüm bir yana
İhanet bir yana,
Bu dağlar baştan başa…
Sürgün bir yana,
Mahpus bir yana,
Ama böylesini…
Tarih sayfalarına yazdıran
“Ateşin ve güneşin çocukları”
Sevdalı yürek taşırlar
Sol göğüslerinin alt yerinde?
Cümle yiğitlikleri kıskandıran
Mezopotamya’nın kızgın güneşi altında
Yediden yetmişe
Bir halkın sevdasını
Kanıyla canıyla
Esmer toprağa yazana:
Şairimiz her dizesinde ve dörtlüğünde sessiz çoğunluğun sesi, yüreği ve çığlığı olur.
İhaneti anlatır bir dörtlüğünde
(…)
Sağımda ölüm,
Solumda ihanet…
Ben eylül mağduruyum:
Cuntacılar gördüm!
İhtilalciler gördüm!
Ozanımız bazen sevdayı anlatır bazen zamansız ölen bir dostun ihanetini anlatır:
Hayatın Gerçekleri
İsimsiz bir günde doğdum,
Aynı gece vuruldum.
Ölümü omuzladım.
Sipandan geçerken.
Van gölüne düştü düşlerim
Göz yaşlarımla aktı gülüşlerim.
Önce ölümü gördüm,
Ardından korktuğum ihaneti…
Ve ders olur diye belki de
Hayatın gerçekleri?
Yalnız bıraktın be dostum
Kaç kişi kalmıştık…
Şu umursamaz,vurdumduymaz
Dünyada…
Şairimiz İsa Tekin öylesine cesur ve yüreklice bir şiir kitabı yazmış ki aşk olsun.
Binlerce tanığı, binlerce mağduru olan şiirler bir bir dökülmüş kaleminden, yüreğinden.
Ve böylece şiir dünyamıza tanıklı, mağdurlu, sanıklı şiirler girmiş İsa Tekin’in sayesinde.Teşekkürler serçe yürek…..
Ferhat Sağnıç
İsa TekinKayıt Tarihi : 27.9.2007 11:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İsa Tekin](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/09/27/dicleye-atilan-karanfilim-ben-kitabim-cikti.jpg)
yaşanan insanlık dışı vahşet sürecini kitabınla yaşatan bilincine sağlık kutlar okuyanı bol olsun
sevgiyle dostlukla hep hoş kal can
hayirli olsun
melek ayaz
Öğren Bunları
Acının yüzü soğuk, sakla kendine,
El niye dövünsün, senin derdinle,
Yas bile biter, kırk yemeğin de,
Yaranı sarmayı sen kendin öğren.
Akmayı unutsun söyle gözüne,
Sen yanarsın, ben yanarım özüme,
Düşüp kalsan, yanında olmaz hiç kimse,
Kendin için ayakta durmayı öğren.
At artık dertlerini,sustur ağıtlarını,
Sil ömrünü tüketen, acı hatıraları,
Kendine yaşa biraz, bırak başkalarını,
Şu kısacık hayata,gülüp geçmeyi öğren...
Selma Güneş
Geçmişi silmek kolay değil dost,ama onu da bir kitap gibi rafa kaldırabilirsin.Belki yaşamak istediklerinle yeni kitaplar da tanışabilirsin.Hadi bir denemek istermisin.
TÜM YORUMLAR (7)