Ah-ı baht etme güzel, dökme gönle keder.
Bu kader, bu divan.
Kadehin mi boşaldı, doldur aşk şarabını.
Kula kul oldun da ne oldu?
Kulpun, kanadın kırıldı.
Şarabı doldurdun, ne oldu?
Kadehin kırıldı.
Bu şarabı her kadeh içinde tutamaz.
O kadehi her şarap dolduramaz.
Kül mu oldun, “yandım” dersin.
Kime yandın?
Ateşi bilir misin de su istersin?
Bu şarap, su değil…
Bu yangın, kül değil…
Mekânı dar, zamanı geniş bildin.
Kadehin toprağa düştü,
Toprak içti, sen içemedin.
Mekân yarıldı, genişledi…
Zaman dar gelince elin titredi,
Söz verdin, şarap oldun.
Toprak içtin, mekân doldun.
Sabretmedin kör oldun, göz buldun ışık oldun.
Ey âşık, aşktan döndün ne oldun?
Kül’ü aşk sandın, aşk’ı kül.
Kul’u aşk sandın, aşk’ı kul.
Kul kül oldu, verdiğin söz rüzgâr
Kül savruldu, toprak oldu.
Âşık kayboldu, canın içi soğudu.
Söz verdin, unuttun.
Şerbeti can sandın, şekeri unuttun.
Yaprağı gül sandın, gülü tohum;
Tohumu toprak sandın, toprağı ne sandın?
Yaprak düştü toprak oldu,
Gül soldu toprak oldu,
Tohum tutmadı, toprak oldu.
Sabretmedin kör âşık, yaprak oldun.
Düştün aşağı, çıktın yukarı.
O zaman âşıktın, şimdi ne oldun?
Veziri dinlemedin,
Padişahken köle oldun.
Mekân seçtin, yere düştün
Işığı yerde gördün, madeni yerde buldun.
Gök yere inerken, toprak oldu.
Yapraktan toprağa hiç bir şey yoktu.
Bir düşün kim kuldu, kim padişah?
Çıkardın üstünden hırkanı, sırtın dondu
Çektin gözünden perdeni, yüzün dondu
Gördüğüne kapıldın düştün yere
İçin yandı, gözün kandı!
Suya toprak attın, sandın ki batak oldu.
Gönlün kaydı düştün suya
Çırpındın dibe çöktün, çamur oldun.
Duruldun çıktın yukarı, can oldun.
Aşk-ı devran oldun can oldun,
Devrana sarılıp çırpındın.
Devran-ı aşk oldun su oldun,
Aşka sarılıp duruldun.
Mekân seçtin, mekândan oldun.
Gün saydın, günden oldun.
Günü unuttun, gülden oldun.
Biçare olup kendinden oldun.
Sarhoşun sözü küfre değdi, dili tutuldu.
Âşık sustu, gönlü buldu…
Halden yoksun âşık oldu,
Nimete el uzattı…
Bilmedi nimet neydi, bilmedi aşk neydi!
Baykuş gibi ışığa uzak oldu,
Sarhoş gibi aşka yoksul oldu.
Zannı kendine “Âşık” dedi
Sarhoş var; aşka yoksun,
Sarhoş var; can’a hasret.
Söyle, can aşka düşse sarhoş neyler?
Gönül nöbet tutar, sabah gelmek bilmez.
Sabır acı gibidir; tatlıya ölçü olur.
Sonu cennet yolu, bahar bitmek bilmez…
Kayıt Tarihi : 8.3.2008 15:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!