Ey sevgili bizde sevda, cümle cihanda nişan,
Namekanda ruh, canda abıhayat perişan.
Tepside sunulan zehri şerbettir bize,
Kasede bade, lebde tenler perişan.
Eylenmez gönlümüz, yol ki varmak içindir,
Yabancı değilim bu yalnızlığa,
Merak edip hatrımı sorma gerek yok.
Git gez dolaş sen, gününü gün et.
Alıştım yokluğuna gelme gerek yok.
Bahaneler üretip yorma kendini.
Kızgın bir yaz akşamı gibiydin.
Ufukta sarı sıcak,
Uzun ve geniş bakarak.
İki odalı bir evi andırıyordu gözlerin.
Pırıl pırıl, saf ve berrak.
Kapısı sokağa açılan bir ev gibiydin.
Sen kaybetmeyi kabullenmişsin,
Kabullendiğin gün herşeyi kaybetmişsin.
Elimde Musa'nın asası,
Sırtımda çarmıhı yüce İsa'nın.
Hele bi bak Eyübün bende ki sabrına,
Hey gidi hey ! Azgın sularda şaha kalkmış Nuh'un gemisi.
Gel bir de Yusuf gibi kuyularda gör beni.
Orada dünden kalma bir fotoğraf.
Bir yanında sen oturmuşsun masanın diğer tarafında ben.
İki fincan duruyor pervazın kıyısında.
Az evvel içmişiz besbelli.
Yere dökülen fallar kurumamış daha.
Sahi o gün ne dilek tutmuştuk,
Ansızın geldin.
Zamansız gitme.
Zira daha çok sevecek günlerim var seni.
Sağrısındayım sensizliğimin,
Özlemin uçurum, dağ başlarından.
Duysam heralde sesinden vurulurum.
Bileklerimde sancı en babasından.
Ben seni düşlemezsem ölürüm.
Düz cümlelerle sev beni.
Devrik cümleler benim lisanım.
Sen, seni de,
Ben, senin beni sevdiğini anlarım.
Uzun cümleler kurma bana,
Galaksiler,
Yıldız kümeleri,
Kara delikler,
Çarşaf gibi sere serpe süt gibi bir liman,
Mavi bir deniz ve uzaklardan geçip giden gemiler.
Öyle kalabalık öyle çoğullar ki,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!