**Devlet Ve Aleviler(M)

Aliseydi Taşdemir
64

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

**Devlet Ve Aleviler(M)

Devlet nedir diye sorulduğunda bazıları kendi düşüncesine denk gelecek tarifler yapmaya çalışırlar. Fakat en uygun klasik tanımı ise ‘bir sistemin sürdürülebilmesi için oluşturulan baskı aygıtıdır’. Bu sınıflı toplumlarda bir sınıfın diğer sınıflar üzerindeki baskı ve tahaküm aracıdır diyede tarif edilebilir.

Sömürünün ve sömürülenin olduğu her tolumda; ki bu ilişkisini devam ettirebilmek için devlet kendine bağımlı ve tabi yurtaşalar ister. Bu yurtaşlar itaatkar, her söylenene boyun eğen, farklı olmak istemeyen, kendi halinde yaşayan, sadık yurttaşlardır bunlar. Bunun dışında oluşabilecek her şey devletin tepkisi dahilindedir. Bu devletin şekli veya ismi ne olusa olsun sömürülenler ve sömürenler açısından değişmez.

Bu bağlamda Komünizm öcüsüyle şekillenen Türk devleti ezilen ve sömürülenlerden istediği bu milliyeçi yapı karşısında sessiz sedasız boyun eğme ve itihattır. Öyleki insanlar kaderine razı bir sekilde, işi kaderciliğede bağlıyarak yaşamlarını sürdürmeli. Aksi halde devlet düşmanı hain olarak damgalanmak içten bile değildir. TC kuruluşundan bu yana bunu örnekleyen çok acı olaylar yaşanmıştır.

Farklılığını ileri sürdüğün anda devlet tependedir ve hain bozguncusun;
Kimlikle ilgili talep dillendirdiğin anda bölücüsün;
1 Mayıslarda,grevlerde hak talebinde bulunduğun anda koministsin, sermaye düşmanı bozguncusun;
Bunlardan dolayı devlet tüm silahlı ve silahsız güçlerini devreye sokarak ezer geçer.
Ezen güçlerin sırtı sıvazlanarak Kürten, Ermeniden, Aleviden ve farlı düşünüp devletten farklı taleplerde bulunan tüm ezilen ve sömürülenlerden hesap sorulur.

Devlet desteğinde kışkırtılan ırkçı şöven milliyetçilikle birlikte ülkemizde yakın tarihimizde bir çok acı olay yaşanmıştır.1 Mayıs, Maraş, Çorum, Sivas ve Malatya olayları dolaylı veya dolaysız devletin desteklediği ve Komünizm karşıtlığıyla beslenen şöven türk milliyetciliğinin eserleridir. Her seferinde bir bahane bulunarak özgürleşmenin ve hak aramanın önü bizat devlet destekli güçlerce tıkanmıştır.

Yukarda sayılan olayların hedefinde sürekli Devrimciler, Aleviler ve Kürtler olmuştur. Özellikle yukardaki kentlerdeki olaylarda Aleviler hedef gösterilerek Aleviler üzerinden tüm ezilen halk kitlelerine ve devrimcilere saldırılmıştır. Burda Alevileri hedef göstermelerindeki tek neden Alevi öğretisinde dile getirilen “Gök kubbe altında yaşayan tüm insanlar kardeştir” öğretisinin devletin yapısıyla çelişmesidir. İşte bu anlamda Alevilik felsefesi özgür, birleşik, demokratik bir toplum yaratma projesiyle örtüşür.Alevilik, dar bir bakış olan Halklar için kabul edilemez, burjuvazinin ve egemen Ulusların, ezilen uluslara karşı silahları olan milliyetçiliği kabul edemez. Aksi halde özgün konumunu kaybetmiş olur.

Tarih ezilen ve sömürülenlerin daha iyi bir yaşam istemeleri karşısında egemenlerin onlara amansız saldırısı ve katliamları ile doludur. Genel olarak Alevilere yönelik politikalara baktığımızda da Osmanlıdan bu yana alevi halka yönelik politikalarının özeti, katliam ve asimilasyondur. Egemenler gün gelmiş, Alevileri onbinlerle katletmiştir. Bunun ayrılmaz parçaları olarak yabancısı olmadığımız yalanlarıdır. Cumhuriyet hükümetleri de bu mirası aynen sahiplenmiş ve sınıflar savaşımının seyrine göre bu politikalara yeni taktikler, yeni yöntemler eklemiştir.

Devlet politikalarında,Özellikle ‘60'lı yıllardan sonraki politikalarında devrimci hareketlerin gelişmesi karşısında halkın birbirine düşürülmesi önemli bir yer tutar.Halkın birbirine düşürülmesi bağlamında devletin ilk aklına gelen ya Kürt-Türk çatışması, ya Alevi-Sünni çatışmasıdır.Çünkü devlet ve Egemen sınıflar yüzyıllardır bu tür düşmanlıkların tohumlarını yeterince ekmişlerdir.Bu süreçte Sünni kesimi faşist devletin kitle tabanı haline getirmeye yönelik bir taktik izlerken, faşist katliamlarla da devrimci mücadeleye destek veren geniş alevi kitlelerini sindirmeye çalışmışlardır

12 Eylül'le en üst seviyesine çıkan kırım ve apolitikleştirme süreci geniş Alevi toplulukları içinde geçmişe oranla çok daha geniş bir tepki ile karşılanmış ve yoğun bir örgütlü siyasallaşma sürecini ortaya çıkarmıştır. Bunun temel nedeni, 12 Eylül'ün baskıcı tutumu kendisine itaat etmeyen herkese karşı yoğun bir saldırıdır.

Geçmişe bakıldığında egemenler eliyle Aleviliği hedef alan bir çok örgütlenmeler ve partiler gündeme getirilmiştir. Bu parti örgütlenmelerin Alevileri düzene yedekleme vurgusu zayıf kalınca yerine daha güçlü örgütlenmeler devreye sokulmuştur. Bunlarla yetinilmemiş icazetli vakıflar ve yayınlar aracılığıyla aleviler düzene yedeklenmeye çalışılmıştır. Bu kurumlar aracılığıyla devlete sadık Alevi işbirlikçileri sürekli öne çıkarılmıştır. Öyleki daha düne kadar Alevileri görmezden gelen devlet ve AKP nin temsil ettiği zihniyet onları hatırlamış ve devletin ayrımaz konuğu yapmıştır. Bujuva ve dinci -şeriatçı basın ise Alevi işbirlikçilerinin röpotaj ve resimleriyle sayfalarını süslemeye başlamıştır.Bu unsurlar, Alevileri yoğun olarak düzen partilerine üye yapmaya, alevi topluluklarını düzenin oy deposu haline getirmeye çalışmışlardır. Cem evlerini ele geçiren bu çevreler, yaptıkları propagandalarda Alevilerin umutlarını düzen içi çözümlere havale edip, çıkardıkları yayınlarda, halkı bu partilere oy vermeye ve parti teşkilatlarında yer almaya çağırmışlardır.

Egemenlerin böl/yönet politikalarından her zaman, devlet karlı çıkmıştır. Ezilen/sömürülenlerin bölünmesi, ortaya çıkan çatışma her zaman devletin ve egemenlerin çıkarınadır.Bu anlamda devletin en büyük korkusu Alevi ve demokrat kesimin devrimci talepler çevresinde birleşmesidir. İşte bu korkudan dolayı egemenler ve devlet özellikle işbirlikçileri aracılığıyla devrimciler ile bu kesimler arasında bir duvar örmeye çalışır. Devletin ve egemenlerin Alevi ve Sünni yoksul halkımız üzerindeki oyunları sürecektir. 12 Mart Gazi katliamı tetikçileri, polislere kitle üzerine ateş emri verenler, 2 Temmuz'da faşist, gerici güçleri kışkırtarak 35 ilericiyi Sivas’ta yaktıranlarla, Hacı Bektaş'da Aleviliğe-Bektaşilere övgüler düzen, Yunus Emre Haftaları düzenleyenler aynı kişilerdir.

Dünkü Hızır Paşaların sofrasında yer alanların yerini bugün S.Oktaylar, M. Moğultaylar, H. Kocadağlar, Ş. Balcılar, N. Adıgüzeller, İ. Doğanlar ve R. Zelyut gibi tipler almıştır. Öyle ki binlerce alevinin katili Türkeş bile ölümünden önceki aylarda Alevilik üzerine konuşmaktan geri durmamış, örneğin 'Milli Bütünlüğümüz İçinde Alevilik' adlı toplantılar düzenleyerek onlara övgüler yağdırabilmiştir.Egemenlerin amacı satın aldıkları dönekleri kullanarak yoksul emekçi alevi halkın diğer mezheplerden yoksul halkla birleşmelerini engellemek, onları devletin politikalarına koltuk değneği yapmak, gerçek düşmanlarına yönelmemelerini sağlamak, onların duygu ve geleneklerini hoyratça sömürerek çıkar elde etmektir.

'Kavga', 'Kervan', 'Nefes', 'Cem' vb. dergiler böyle yapıyor. Alevilerin önünde sahte ve yapay bir şeriat-laiklik ikilemini koyuyor ve şeriatçılığa karşı mücadeleyi temel görev olarak belirliyorlar. Hedef böyle şaşırtılıyor, bilinçler böyle çarpıtılıyor.

Alevi halkının gerçek dostları, devrimciler, az sayıda aydın ve ülkemiz coğrafyasında yaşayan her din, mezhep ve milliyetten emekçi yoksul halkımızdır.
Alevi halkın gerçek dostları; yolundan dönmeyenler, zalime ve zulme boyun eğmeyenler, onuru, inancı için idam dâhil her şeyi göze alabilenler, eline, diline, beline sahip çıkanlardır.

Aleviler içindeki işbirlikçilerin devletin ve dolaysıyla AKP nin düzenlediği hızır paşa sofralarının baş ucunda yer almasının aleviliğe çalınmaya çalışılan bir kara lekeden başka bir şey değildir. Düne kadar aleviliği karalayanlarla aynı sofrada yer almak onlarla aynı safta durmaktır. Varlık nedeni ve temel özelliği sömürenlere, ezenlere başkaldırmak olan Şeyh Bedrettinlerin, Baba İshakların, Pir Sultanların takipçilerinin tavrı bu olamaz! Devletin ve AKP’nin asimilasyon planını püskürtecek olan Aleviler Ya, Şeyh Bedrettinlerin, Baba İshakların, Pir Sultanların, Seyit Rızaların tarihsel direnişçi geleneklerine sahip çıkıp, bunu bugün devrimci kurtuluş mücadelelerinde dile getiren çizgiden yana tavır alırlar, ya da R. Yörükoğlu, R. Zelyut, C. Şener, İ. Doğan gibi karşı-devrimcilerin kendilerini düzene satan, düzene bağlayan ve inançların üstünde siyasi bezirgânlığını yapanların peşinde gafleti oynayacaklardır. Bu ayrımı ve tavır netliğini bir an önce yapmak zorunluluğu İle karşı karşıyadır Aleviler...

Ezilen toplumsal bir dinamik olan demokratik Alevi hareketi, yüzünü toplumun diğer ezilen kesimlerine dönerek ve onlarla ortak bir mücadele çizgisi geliştirerek taleplerini başarabilir. İlerici, demokrat aydınlar, devrimci ve sosyalist güçler, Alevi emekçilerin demokratik taleplerine uzak durmamalıdır.

10 Ocak 2009

Aliseydi Taşdemir
Kayıt Tarihi : 13.1.2009 01:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Metin Demirkaya
    Metin Demirkaya

    Uzak durur muyuz hiç biz,ku$kun olmasin dost...
    $air;
    insanliktan soz etmi$,kulaklarimi kapatirmiyim hiç..
    el vermek isterim insanlik yolunda gidenlere $air dost
    o insanlik yolunuzdan bana da bir yer,verir misiniz.?
    selam dost dedim olanina,i$im olmaz dedim o,yobazlarina.

    Saygilar....
    du$unen bilgedir,
    du$unmeyenlerin adini siz koyun,kulak ver bu dilege...

    Kamil Kemal

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Aliseydi Taşdemir