Erken dönem totem topluluklarının, asla bir devleti ve devlet düzenleri yokturlar. Ön ittifakı dönemin dahi, devlet olma özelliği hiç yoktur. İttifakı yapı, ortaya çıkan kült merkezlerini; nesnelce özne olmayı inşa edememekten ötürü, ittifakı nesnel somut anlamalarını iman (ittifakı totem karşısında ittifakın yöneten kurul gücüne söz verme oluşla) kuralı edip, ancak yaptırım sal sistemleşebiliyorlardı.
Bu nedenle bu dönemin kurulan ittifakları ve ittifakın dağılma, yeniden bir araya gelme, ittifak içinde sürgünler yaratma vs. gibi nedenlerine özgü oluşan imanı dil anlatımları vardı. Bu dil; önceki sosyo toplumsa hafızaları silmedeki, travmaları yok etmedeki seremonice ritüel olan dil ve anlatımlardı.
Tarihsel evrim; ittifakı dönemin seremonice ritüeli dili olan bu kalıp dil sözcüklerini, ilerleyen günün şartlarındaki değişmelere göre anlamında eğip bükme, yaptılar. Tıpkı totem dönemdeki kardeş aitlik kavramıyla, ittifakı dönemin kardeş aitlik kavramının aynı olmamasıyla; mülkiyetçi dönemin mirasçı olan kardeş kavramının aynı olmaması gibi.
Örneğin; Dumuzi-İnanna veya Gılgamış-Geştinna ya da Hava-Âdem kardeşler arasındaki, kardeşler evliliklerindeki kardeş tanımı, bugünkü kardeşler tanımıyla aynı değildirler. Kardeş kalıbı aynı ama anlam çok farklıdır. Bu kardeşleri bugünkü kardeş anlamıyla aynı kılarsak iş, içinde çıkılmaz olup, bilgi ve süreçler evrimini yok ederiz.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman