Devlerin Gülüşü Şiiri - Ahmet Süreyya Durna

Ahmet Süreyya Durna
131

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Devlerin Gülüşü

Hergün cıvıtılmış siyasetten ve sosyal kepâzelikten midesi bulanan okurlarımıza mübarek Ramazanı da göz önünde bulundurarak, değişik bir yazı yazalım istedik. İşte size, usturuplu bir hikâye: Beğenmeyenler, gazetenin bu köşesini kör bir makasla kesip (!) bize yollayabilirler. Fakat, umarım beğeneceklerdir.

Efendim, bizim köyde; Kara Hacı namında cihet-i meşhur bir adam vardı. Çevrede ne kadar hayta (başıboş) takımı varsa, hepsinin hâmisiydi.

“Râviyan-ı ahbar venâkilan-ı âsar” diye söze başlanılan eski çağlarda, korkunç devleri gülerken görenler; onun gülmesini hayra alâmet saymayıp, öfkesinin şiddetine bağlarlarmış.

Bizim köylü Kara Hacı’da kendisini sürekli dev aynasında gördüğünden; şeklî icraatlarında devleşmeye çalışır, hiddet ölçeğini gülerek ayarlardı. İki evliydi ve genellikle bu ters orantılı kızgınlığı, hanımlarını döverken ‘tebârüz’ ederdi:

Bir akşam üstüydü, baktık ki gene bildik yönden bir çığlık geliyor. “Komşulaaarr yetişinnnn! ”. Yetiştik ama, işin başlangıcına değil, sonuna doğru vardığımızda; gördük ki Kara Hacı eşlerini dövmekten bîtap düşmüş, gayrı soluklanarak dövüyordu. O zamanlar köyümüzde elektrik yoktu. İsli gaz lambaları da henüz yakılmamıştı. Dolayısıyla, Kara Hacı’nın gülen yüzünü karanlıkta görmekte zorlanıyorduk. O, bunu bir tilki kurnazlığı ile sezdi ve eski homurtulu gülüşlerini gevrek kahkahalara dönüştürerek yargımızı kolaylaştırdı.

Hanımların suçu (!) büyüktü. Üçgen taş ocakta kaynayan tarhana çorbasına; önce evin büyük hanımı Suna bacı bir tahta kaşığı tuz atıyor ve çeşmeye suya gidiyor. Sonra inek sağımından gelen küçük hanım, Gülsüm bacı da -farkında olmadan- okkalı bir kaşık tuz ilâve ediyor. Doğrusu bu sefer sofraya sunulan tarhana çorbası tadından ziyade tuzundan yenmez oluyor. İşte Kara Hacı’nın öfkesini mûcip olay! Eğer gülmesine bakarsanız, o anda öfkesinin çapı -rihter ölçeği- ne göre sanırım, 7.5 şiddetinde falandı. Çünkü Suna ve Gülsüm bacılarda fizikî hasar büyüktü...

Bir başka özelliği de iyi bir oyuncu olmasıydı. Düğünlerde halaycı başılığı ile de ünlüydü. Kendisini, davulun vuruş biçimine göre değil de; davulcunun, kendisinin ayak ritimlerine göre tokmak vurmasını salık verirdi.Yöremizde ‘Aptal’ diye tâbir edilen diğer davulcular, Kara Hacı’nın elinden adeta dokuz doğururdu:
-Yok efendim, illâ da meşhur davulcu Yaş Osman gelecek!
-Mutlaka yanında gümüş zurnalı Hösem olacak! Yoksa oyuna moyuna beni çağırmayın! diye tafra atardı. Çevrede Kara Hacı fevkinde başka oyuncu olmadığından, düğün sahiplerini gün evvelinden sıtma tutar, davulcu bulma telaşı alırdı. Çünkü, törenlerinin şen ve şatafatlı geçmesi için Kara Hacı’nın kahrını çekmeye mecburdular. Ayrıca, kural gereği; “Kambersiz düğün düşünülemez! ”di.

‘Aptal’lar, Kara Hacı’ya kur yapmak ve hüner sergilemek uğruna; ellerinden geleni geri koymazlardı. Bazen bacak arasından davula vurayım derken; tokmağı kaba baldırlarına vurur, bazen de çamurlu gevşek zeminde ayakları kayar, sırt üstü yere yuvarlanırlardı. Öyle ki, davul/ tokmak bir yana, kirli şapka bir yana, koca gövde bir yana düşer; millet gülmekten kırılırdı. Ama mutlaka sonunda davul patlar ya da patlatılırdı.

Kara Hacı’nın yokluğuna hayıflanan kullar da varmış demek ki! Duyduğuma göre; Zurnacı Hösem’le, Davulcu Yaş Osman, “Hani o davul patlattığımız günler? ! .” diyerek, iç geçiriyorlarmış! . Ve artık sadece; Ramazandan ramazana sahur davulu çalmaya karar kılmışlar, âhirî ömürlerinde! ..

İyi mi? ! .

[email protected] Ahmet Süreyya DURNA

Ahmet Süreyya Durna
Kayıt Tarihi : 17.9.2007 13:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yayınlanmış bir köşe yazısıdır.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Şükran Günay
    Şükran Günay

    Kendilerini dev aynasında görenlere birazcık da ışık tutsa yeter sanırım...

    Düşündüren, acı acı güldüren, toplumun önemli sorunlarından birine işeret eden güzel bir yazı.Anlatım akıcı, dil anlaşılır.

    Teşekkürler, sonsuz sevgi ve saygılar sevgili Ahmet Süreyya Durna

    Cevap Yaz
  • Şemsettin Ağar
    Şemsettin Ağar

    Düşündürürken gülümsetmek buna derler işte.Tebrikler kaleme ve hoş kelama.Saygıyla.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Ahmet Süreyya Durna