Devinim Şiiri - Akın Akça

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Devinim

Hızla değişiyor her şey, bu biçim oluyor ama
bir uygarlığın iniltisi değil sonlanılan.
Bir çağın biteceği, yeni birisinin başlayacağı:
Hızla çoğalıyor bireysel kazanım, biz
sanırken altı düştü dörde, sonra da bir’e.
Böylece, eski devinimin yenileriyle
kökü kazınmıyor, kökler sıkı kavranıyor.
Soru mu önüne konan ve korkutan,
şu halde hiç de bir şey ilerlememiş sende.
Çok mu kendinden sen korkuyorsun?
Bilmelisin varışlıdır varışlar bile, bile bile:
Hep mutlu olmak ve etmek verebilir tecrübe;
som acı çekmemişçesine, hep gülmüşçesine.
‘Tamamen bunu yaşadım’ diyemem ancak
böyle hayal de kurma, çünkü yaşım küçük idi
çocukken, tecrübeye erteleyişin sebebi.
Değişirken görünümler, örülenler aynıyken;
görünüm ve örülme eşitliğinde, değişim
ve aynılık da farklıca zararlıdır sen sanma.
Bilmiyorum ama hepsi birden tüme gidiyor.
Seni sana sorarken, beni de bana; dilesem
de bildiğimi, bilmediğim demek olmaz ki bu:
Senle ben buluşuruz, bu mu yani yolun sonu?
Olamaz böyle bir şey, o halde varacak o şey.
Hep bulduğumuz o şey, eller kenetli, bitişik.
Değil loş, üflediğimiz, o iç rahatlatıcı, hoş ney.
Beş tane el elden gelir de, düşeş şeş beş olmaz;
altıncıda hep yek günü kurtarabilir, atmadığın
zar ile bir sefer, getirdiklerin kendinden yeter.
Kapılma ama rehavete de, işleyen şey için;
fakat yine de hasır altları da masum, bedenin dili
gibi, ve böyle bekliyorsun “hareket ettim” diye.
Belki de gerçekten, bilirsin, hareket ediyorsun;
ancak bu” belki”, ayrım mı olur hareketteki?
Hareket ettiren senin kolundur, hiç de sanmam.
İyi de, sana gelen güç de sana ek katkı yapar;
demek onlar senden ayrıdır, vazifense aynı.
Peki kurtulduğunu sandığın bu zaman, şimdi
ne yapacaksın? yoksa sen yoruldun mu?
Yorulmadınsa zaten senin gibi bir sen;
aynıymışsın sen onlarla ve de şuurunla.
Gördüğün gibi parçalanan bir şey yok;
Aksine parçalanmayan var. Yani, hala,
her şey anlamlı olmasına rağmen anlamlı.
Ve bu sürüyor, ne güzel ki devam ediyor;
denizler, okyanuslar, kasırgalar kuduruyor.
Evrim devam ediyor, devam eden o;
yoksa aklını kancaladığın maymunlar ölüyor.
Fazlaca mı taktın maymun efsanesine de
ve unuttun, yazık, asıl gerçekleri haliyle …
Olayları hakkıyla kendi içinde değerlendir,
kendisini onların parçalamasına izin verme.

It wasn’t a hostile manner, cause she did swam in the Nile; easily as an activated sailor, to everybody this is not understandable.
However she reached from Darwin to Galapagos’us, not Galapagos’us to…
(But) Before that, at the beginning, like ‘Charles the evolutioner’, she, herself, is already Galapagos:
She couldn’t found him; he was asleep, even turtles …

[ Düşmanca bir tavır değildi bu, Nil’de yüzdü o çünkü; kolayca, hareket verilmiş bir denizci gibi, değil herkes için bu anlaşılabilir.
Fakat erişti Darwin’e, gelerek Galapagos-biz’lerden; değil Galapagos-biz’lerden doğru Darwin’e.
(Ama) Bundan önce ve başlangıçta, Evrimci Charles’a benzer biçimiyle, o, kendi başına zaten Galapagos Kaplumbağaları’ydı:
Onu bulamadı, Darwin uykudaydı. Kaplumbağalar da uykudaydı.]

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 2.3.2005 05:53:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Akın Akça