Göğsü örselenmiş sularımda sevdalı bir kadın soylu hıçkırığını arıyor
Ürkünç bir karanlık uzaklarda, acının sivri uçlarında vakit kayboluyor
Mağrur yüzümde hüznün pulları, kekre yalnızlığımla özlem sevişiyor
Mesafeler örüyorum bir aşkın gönlünde, usumdan bekleyiş silinmiyor
Sızıyla demlenen hayat karmaşasıyla dumanlanan gönlümüze yakın tuttukça gözlerimizin yankısını sözcükler yuvarlanır engebeli dağlarımızdan. Sular kaynar sevdalı yüreklerimizde ve aşkla dökülürüz mevsim geçişleriyle her sabah yeniden kendimize. Fırtınanın uzaklardan getirdiği toz anılarla harman olur, yüzümüzdeki çizgiler aynalardaki reddimizle anlam bulur. Dudaklarımız inkârsız şarkılar söyledikçe, gün gelir her aşk turunu tamamlayan bir saatin yolculuk öyküsü olur.
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.