Acıdır yaşanan bazı gerçekler,
Çare yok yaşanır istenmese de.
Koşarak gidilen ömür çizgisi,
Engellerle dolar, düşürür bazen.
Yitirmişsen eğer ümitlerini,
Ezilmeye mahkumsun ayak altında.
Sırtına basıp geçerken biri,
Sakın ağlama, sakın ağlama.
Ümit taşıyorsan gelecek için,
Düşsen de kalkarsın hırsla ayağa,
Ulaşmak için hayallerine,
Büyürsün, olursun sanki dev adam. --Nermin SEYRATLI
----------------------------
DOST KALEMLER'den;
----------------------------
Bir kelebek kadar ömrümüz olmadı seninle.
İnce, nazlı bir sızı gibi gelip oturdun yine yüreğime...
Yüreğimdeki bu sızıyla sana doğru bir yolculuk başladı yine...
Sonsuz bir hüzün sarmışken ruhumu,
Şimdi vakit gece mi, gündüz mü, onu da bilmiyorum!
Ben esiri olmuşken bu şafaksız karanlıklarının!
Bırak güneş!
Bir coğrafyada doğup, diğerinde batsın dursun!
Sen bana yalnızca gülüşünün nerde olduğunu söyle...
Gel desem!
Biliyorum,
Gelmeyeceksin!
Gelemeyeceksin!
Bu yorgun,
Her geceyi sen diye kucaklayıp,
Her sabahı seninle karşılarken,
Seni ne kadar özlediğimi
Hiç ama hiç bilemeyeceksin!
Ey yitik ezgilerimin şahı!
Bak, yine yüreğimi yaralıyor olmayan sesin!
Bilmiyorum ki; kimler dinliyor seni şimdi...
Çalmadan gir içeri,
Sana yüreğim her daim açık,
Bak, az sonra karanlıklar basacak...
Bilmiyorsun meleğim!
Hiç bilmiyorsun!
Ben her gün batımıyla birlikte,
Hep sana, hep sensizliğe aktığımı...
Hiç ama hiç bilmiyorsun!
Bu karanlıkların nasıl ruhumu üşütüp,
Saçlarıma karlar yağdırdığını!
Bilmeyeceksin!
Kaç gecedir, sana uyuyup uyandığımı...
Bilmeyeceksin!
Kaç gün, kaç hafta, kaç ay,
Kaç ömürdür seni içtiğimi...
Bilmeyeceksin!
Kaç dumandır, buram buram gözlerimden tüttüğünü...
Bilmeyeceksin!
Kaç damladır, yağmurlarla birlikte sana ağladığımı...
Bilmeyeceksin!
Akdeniz’in kaç hırçın dalgadır, yüzüme seni vurduğunu...
Bilmeyeceksin!
Kaç rüzgârdır, ellerinin saçlarımdaki yokluğunu...
Bilmeyeceksin!
Kaç şiirdir, ben diye alkışladıklarının 'sen' olduğunu...
Bilmeyeceksin!
Kaç sonbahardır, sana solduğumu...
Bilmeyeceksin!
Kaç ormandır, yüreğimde yandığını...
Bilmeyeceksin!
Kaç aynadır, tuzla buz karşımda durduğunu...
Bilmeyeceksin!
Kaç özlemdir, o kokunu özlediğimi...
Bilmeyeceksin!
Kaç zamandır, yolunu beklediğimi...
Bilmeyeceksin!
Kaç kayıp sevdaya, adımın büyük harflerle yazıldığını...
Bilmiyorsun can tanem, hiç bilmiyorsun!
Ben kaç ölümdür sana ölüp,
Kaç mezardır sana gömüldüğümü...
Bende bilmiyorum ki!
Seni neden bu kadar sevdiğimi...
Ne sen!
Ne de ben!
Belki hiç bilemeyeceğiz tüm bunları! --Gül Başpınar
----------------------------
Nermin SeyratlıKayıt Tarihi : 29.1.2016 21:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İnce, nazlı bir sızı gibi gelip oturdun yine yüreğime...
Yüreğimdeki bu sızıyla sana doğru bir yolculuk başladı yine...
Sonsuz bir hüzün sarmışken ruhumu,
Şimdi vakit gece mi, gündüz mü, onu da bilmiyorum!
Ben esiri olmuşken bu şafaksız karanlıklarının!
Bırak güneş!
Bir coğrafyada doğup, diğerinde batsın dursun!
Sen bana yalnızca gülüşünün nerde olduğunu söyle...
Gel desem!
Biliyorum,
Gelmeyeceksin!
Gelemeyeceksin!
Bu yorgun,
Her geceyi sen diye kucaklayıp,
Her sabahı seninle karşılarken,
Seni ne kadar özlediğimi
Hiç ama hiç bilemeyeceksin!
Ey yitik ezgilerimin şahı!
Bak, yine yüreğimi yaralıyor olmayan sesin!
Bilmiyorum ki; kimler dinliyor seni şimdi...
Çalmadan gir içeri,
Sana yüreğim her daim açık,
Bak, az sonra karanlıklar basacak...
Bilmiyorsun meleğim!
Hiç bilmiyorsun!
Ben her gün batımıyla birlikte,
Hep sana, hep sensizliğe aktığımı...
Hiç ama hiç bilmiyorsun!
Bu karanlıkların nasıl ruhumu üşütüp,
Saçlarıma karlar yağdırdığını!
Bilmeyeceksin!
Kaç gecedir, sana uyuyup uyandığımı...
Bilmeyeceksin!
Kaç gün, kaç hafta, kaç ay,
Kaç ömürdür seni içtiğimi...
Bilmeyeceksin!
Kaç dumandır, buram buram gözlerimden tüttüğünü...
Bilmeyeceksin!
Kaç damladır, yağmurlarla birlikte sana ağladığımı...
Bilmeyeceksin!
Akdeniz’in kaç hırçın dalgadır, yüzüme seni vurduğunu...
Bilmeyeceksin!
Kaç rüzgârdır, ellerinin saçlarımdaki yokluğunu...
Bilmeyeceksin!
Kaç şiirdir, ben diye alkışladıklarının 'sen' olduğunu...
Bilmeyeceksin!
Kaç sonbahardır, sana solduğumu...
Bilmeyeceksin!
Kaç ormandır, yüreğimde yandığını...
Bilmeyeceksin!
Kaç aynadır, tuzla buz karşımda durduğunu...
Bilmeyeceksin!
Kaç özlemdir, o kokunu özlediğimi...
Bilmeyeceksin!
Kaç zamandır, yolunu beklediğimi...
Bilmeyeceksin!
Kaç kayıp sevdaya, adımın büyük harflerle yazıldığını...
Bilmiyorsun can tanem, hiç bilmiyorsun!
Ben kaç ölümdür sana ölüp,
Kaç mezardır sana gömüldüğümü...
Bende bilmiyorum ki!
Seni neden bu kadar sevdiğimi...
Ne sen!
Ne de ben!
Belki hiç bilemeyeceğiz tüm bunları!
Yine muhteşemdi... Yine aldın götürdün beni...
Acaba sevgili arkadaşım biliyor mu... Yazmanın ona çok yakıştığını...
Yüreğine sağlık... Ömrüne, gönlüne bereket...
Her daim... Sevgim ve fiddareyn saadetler duamla...
Velhasıl hikaye ki kor eteşi bir kormuş
Büyürsün, olursun sanki dev adam.
kutlarım sevgili şair,çok güzel söylemişsiniz.YUVASIZ KUŞ
TÜM YORUMLAR (4)