dört yüz yıl öteden duyulan
bir sesti sizi Sivas'a çağıran,
büyük ozan Pir Sultan'ın sesi
o denli gür sesli bir ozanın anısına
şenlikler düzenleyip, halaylar çekiyor,
saz çalıp, türküler söylüyordunuz.
kitaplar imzalayıp, şiirler okuyordunuz.
hepinizin yüzlerinde aydınlık bir gelecek,
hepinizin yüzlerinde mutlu bir tebessüm vardı.
siz hiç gitmediniz buradasınız dostlarım burada
taa içimdesiniz, içimizdesiniz
dışarda kan kokusu almış yarasalar
dışarda insan yakan canavarlar vardı
gözleri dönmüş kalabalık
şiirlerinizi, türkülerinizi, semahlarınızı
yakmaya gelmişti.
bin üçyüz yıllık kültürü
bir otelde boğacaklarını düşünen
ve yaktıkları ateşin, döktükleri kanın
hesabını bile vermeyecek hayvan sürüsü vardı.
dışarda gözü dönmüş yobaz sürüsü vardı.
içerde ölüm sessizliği,
içerde duman,
yüreğimizde siz vardınız,
kitapların, şiirlerin, düşüncelerin
yasak olduğu, yokedilmek istendiği
bir gündeydiniz.
halkını korumak zorunda olan devlet
sadece izliyordu,
sizler izliyordunuz, bizler izliyorduk
ama insanlar yanıyordu
aydınlık gelecek yanıyordu.
yirmibirinci yüzyılda
ortaçağ kafası kol geziyordu
jandarma seyrediyor, polis yardım ediyordu
insanlar yanıyordu cayır cayır.
aydınlar yanıyordu, çocuklar yanıyordu
uzun bir geçmişten geliyordu bu ateş
Çaldıran'dan, Maraş'tan,
Merzifon'dan, Çorum'dan.
hep biz yanıyorduk, hep onlar yakıyordu
Laikliğin bekçisi bizlerdik
tek bizim görevimizdi korumak
yanıyorduk Laiklik adına
yakılıyorduk sözde onlarca din adına,
yakıyorlardı haşa Allah adına,
oysaki onların dini olamazdı,
onların inancı olamazdı
hangi kitapta yazıyordu
insan yakmak, adam yakmak.
gençtiniz, genceciktiniz,
kardeşlerim, kuzenlerim, canyoldaşlarım
toplanıp şenliğe gelmiştiniz,
yaşama sevinci ile dopdoluydunuz
siz umuttunuz, siz yarındınız.
onurlu bir yaşam çizginiz uzanıyordu geçmişinizde
ışıtmaya gelmiştiniz karanlık yüzlü Sıvas'ı
alevlerle değil, bilgiyle.
Hızır Paşa'dan beri hep acıyla anılırdı Sıvas
yine tekerrür etti tarihin kanlı Sıvas.
yine yarelendi can yürekler
ben bu gece vuruldum yine
otuz yedi yerimden
otuz yedi kursunla
otuz yedi karanfil sardım yarama...
ÖLÜM YAKIŞMIYOR SİZE DESTAN YÜZLÜLER
DOSTLARINIZ BURADA BURADAYIZ BİZ.
ANINIZ ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUZ...
SIVAS, SIVAS ADIN HİÇ YAZILMAMALIYDI
TARİHİN O KARANLIK SAYFASINA
HİÇ YAZILMAMALIYDI....
Erdal İrfan 1994
Erdal İrfanKayıt Tarihi : 13.11.2006 00:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Erdal İrfan](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/11/13/destan-yuzluler.jpg)
Yüzü katran karası caniler
Allah'ı kendilerine alet ederek
Sanki Allah onlara,
Bu canları alın demişcesine,
Hiç acımadan kıymıştılar
Otuzbeş değerli cana.
Şimdi isyanımız neye ki?
Onları biz adam yerine koymadık mı?
Namı şöhreti biz vermedik mi?
Kurt sürülerini büyütüp
Çakal yapmadık mı?
Geçin başımıza,
Bizi siz idare edin demedik mi?
Bu canilerin
Biri gelicek biri gidecek
Olmayacak hiç birinin de,
Birbirinden farkı
Onları öyle bir hale getireceğiz ki
Dönüp dönüp,
Ata'mıza sövmeye başlayacaklar
Ama böyle gelmiş böyle gitmeyecek
Yaktıkları ateşte yanacak,
Döktükleri kanda boğulacaklar.
2 Temmuz 2006 SAAT 14
ALAŞARA IŞIK
Kerbelâ’dan Sivas’a
Yastayım dostlar yastayım.
Bulutların siyaha boyandığı,
Ağaçların gözyaşlarını tutamadığı,
Nice uygarlıklara evsahipliği yapmış,
Sivas’tayım.
Sarız’lı Nesimi Baba’yla karşılaşıyoruz
Küçücük sazı ve kocaman yüreğiyle.
Ve bir yandan da mırıldanıyor,
“Barış güvercini uçsun dünyada”
Asım Bezirci de var yanında.
Bezirci Erzincanlı, ve güzel bir edebiyatçı.
Bergama’lı Metin Altıok göründü.
Gün is kokulu, kara bir gündü.
Arkalardan bir tanıdık ses,
“Kula kulluk yakışır mı? ”diyor.
Ve kendi memeleketinde Muhlis Akarsu.
Bir coşku, bir heyecan.
Ve Ankara’lı şair Behçet Aysan.
Muhibe ile Edibe el ele, başları dik.
Ve Uğur Kaynar güzel yürekli bir şair.
Asaf Koçak gencecik bir fidan.
Davullar çalıyor güm güm.
İki adım arkada babasının gülüm dediği,
Güzel yürekli Sehergül Ateş.
Kalpleri güzel sevgi dolu, ne nefret, ne kin.
Uzaktan görünüyor,
Koçgiri’li Hasret Gültekin.
“İnadına Yaşamak”la,
Muammer Çiçek de burada.
Ve Gülender Akça, ve Mehmet Atay.
Bir kalabalık ki sormayın.
Sait Metin, Gülsün Karababa.
Bir Balıkesir’li, İnci Türk.
Genç bir bacı Huriye Özkan.
Ve Ahmet, Mehmet Hüseyin’ler.
Ve on iki yaşındaki Koray Kaya da burada.
Dostlar, Otuz yedi can.
Ve yürekleri güzel insan.
İki Temmuz doksan üç.
Pirsultan şehitleri
Ve halkının güzel çiçekleri.
Yastayım dostlar yastayım
Senede bir gün değil
Ben,
Ben her gün Sivas’tayım.
Ve iki Temmuz’da
Gerçekten Sivas’tayım.
Karalar, kara yüzlüler
Uğraşmayın
Uğraşmayın boşuna.
Biz halkız, bitiremezsiniz bizi.
Kerbelâ’dan bugüne vurdunuz yaktınız,.
Bir ölüp, bin geldiğimizi,
Ve halkımızı sevdiğimizi,
Yüreklerde hep gam, hep tasa.
Yolumuz
Yolumuz Kerbelâ’dan Sivas’a.
20.06.2006
TÜM YORUMLAR (3)