Destan-ı Şecer Şiiri - Tunahan Şimşek

Tunahan Şimşek
25

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Destan-ı Şecer

Ab-ı Hayat zulmü neferlere kıymetli bir hak
Destan-ı Şecer’de çaresizim, aşka tutsak düştü bu kulun Ya Rab!
Melekler kuşatmış etrafını sana zarar gelmez
Sen üzülme yeter ki ben üzülsem hiç bir şey fark etmez.

Düşüncelerim kuvvetlerin tarafından işgal edilmiş vaziyette
Hiç bir savunma buna mani olamaz, sözlerim hep gözlerinde.
Sevgim sonsuzdur geçmek bilmez lakin kalbim ikna edemez şecere-i derdini
Ah çözemedim bir türlü beni bende alan o eşsiz sihrini…

Senin sevmemenle ölmez belki bu tutsak ve aciz beden
Ama inan seni sevmezsem can damarım kesilir yerinden.
Ne müthiş bir yangındır bu, aşkın esareti bırakmaz bir türlü kalbimi
Göremez madem bu kör gözler ama nasıl tarif eder en ihtişamlı çiçeği?

Ya aşk! Dert-i İnziva’dan aldım ömür talebini
Kalubela’dan beridir eridi, kalp çok sevdi seni.
Hasretin gözlerimde kayba düşen fener
Gülüşün yeter inan, alsa beni zaten hep durgun olan ecel.

Bulamadım denizlerde seni, düşlerim daldı fecre
Gemim hep senin limanını aradı, Destan-ı Şecer’im çaresizlikte.
Gözlerinde buldum ben hep yaşama sevincimi
Türlü işkenceler yapılsa da unutulmaz, kusursuz resmedilen resmi.

Vedaya tepkisiz kaldı bu sözler, uçurumun kenarında bir boğaz taşı
Hicivler, kelamlar ve sukutlar nafile; dualar oldu benim hiddetimin aşı.
Sokaklar bir tavan çevresinden ibaret, gözler hep aynı noktada kalp istediği yerde değil
Çocukluk korkum hep aklımda kalır, aynaya bakıp da gördüğüm kişi ben değil.

Yalnızlık senfonisin de bir yolcuyum ben, dudaklarım titremekte konuşmak için kendime
Rab kabul etmez bu boş safsataları, dost istersen o beş harfli ve iki hece…
Dört bir yandan çevrilirsin zindan harbiyelerin de kulaklar hep aynı melodiyi duymak istemekte
Kalbin aynası yokmuş meğer(!) Cereyan eden her ümit taşı geriye nakavt için kenetlenmekte.

Sözler kalbin silahı, kucaklamaz çepeçevre orduları kuşatan o efsanevi güce
Sezen bilir ki iskeletler ordusunda kuru bir kemiğim, anlamsızlıktan anlam aramak yaşam: Ukde…
Gülmek mutluluk veren bir ifade, manzaralar derlenmiş güneşin doğumuna sabıkalı
Hal böyle olunca, bütün palavralar anlaşılamaz bir sır gibi dolanır sözler hep antikalı.

Uyuşturucu etkisi göze çarpar, her kelepçe bir dilekçe diledi, iftiraların hepsi ayrı sadakat(!)
O yüce bir kudrettir, yapılan her yanlış söz dizimi seçimdeki nefesler dolu bir itikat.
Yinelenemez hayat savaşılır bütün gücüyle nefes nefese kalınır, sabır taşar merhamet dolar kolu
Kalbe saplanan her ok, kelamlarından yükselen gerilmiş bir taş misal bil ki gözlerim sadece bu yüzden dolu.

Derin bir denizin dibine çöker, kaybolur yakamoz
Kusuyor tüm kötülükleri deniz, dudakları hep boz.
Nehrin aşkı cereyan eder savrulur dizeleri, ulaşır yıldızlara
Ay kıskanır bu aşkı, çeker kendini ebedi kör kuyuya.

Yüreğime kazınmakta adın, yokluğunda her taraf zindanlı bir hançer
Gözlerim karanlıktaysa, bil ki görecek bir şey yoktur senden başka.
Yine de hiçbir vezin tarif edemez sana olan sevgimi, herkes farklı bir şecer
Yıllar geçse de unutmayacak bu kalp, hücrelerim zikredecek adını aşka…

Hiçbir varlığa verilmemiş o güç, geleceği sadece O kudret görür: Yaratan.
Resulü olmasaydı biz harap ve bitap içindeydik, Onun adını her daim an.
Sevgi kıyamet ortasında bir çiçek, bize gülümser hep dolar içimize meserret
Aşkın tarifi imkansız, aydınlıktan karanlığa gitmez hiçbir kul lakin kimileri uçuruma düşmek için esaret.

Deney ve gözlem karmaşık, kader yerini bulur sonunda çıkar kalp kafesinden ulaşır amacına
Kin ve nefret büyük bir tuzak, iblisin oyunu elimizle darağacına gitmek gibi hadi sende gel yamacıma!
Tuna’nın sonu malum, herkesin tattığı kaderle bir bütündür belki o çift gözü görmek kalbin ritimlerinin artmasını sağlamakta
Yalanlar, günahlar kirletir nehrin suyunu; atılan çöplerdendir sanırım yağmurlarım her daim ağlamakta.

Basit bir tohumduk biz, karıştık karanlık yaşama
İlahi kudret fısıldadı, dönüştük şaheser bir fidana.
Yağmur damlalarıydı belki de bizim gönül yazımız
Tutundu köklerimiz sıkıca kuru bir toprağa.

Açtı kollarını usulca, zikretti tüm hayatı boyunca
Tohumduk ağaç olduk sonra yumulduk ufacık mezara.
Ey Destan-ı Şecer neden sığmadı o küçücük kalp sana?
Birde bakmışsın göklere çıkmış, gözyaşları içinde Huda’ya.

Yapılan hiçbir şey mümkün değil, mutluluk anahtarın sahibi kanatsız bir melek nesli
Gördüğüm tüm insanlara yabancı, sadece kalbi bile kafi ne yazık ki dünyada tükenmiş nesli…
Kıyamet habercisi güneşin batıdan doğmasına şahitlik eder, Tuna’nın hayalindeki hayalet prenses
Ne olursa olsun kalp tüm bedenimle: Hakka, aşka, mutluluğa yol al rüzgar sadece usul usul bir ahenkle es.
Yokluğunda hangi gün doğar, Rab’dan umut kesilirse hangi ağaç gülümser tabiata?
Gözler kalbin aynasıdır, Tuna’nın gözleri uçsuz karanlıkta bakar sakince dolunaya…

7 Ağustos 2011

Tunahan Şimşek
Kayıt Tarihi : 30.11.2022 23:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Tunahan Şimşek