Sensiz bin dünyâ anım var.
Eşsiz bir pişmanlıksın gûyâlarımda.
Kavulmak da varmış hülyâlarımla,
Kalp ritmimi inciten rüyâlarımdan..
Sinem antik bir yurt altında.
İçinde kinden arınmış saf altın var.
Kolay güvenmek en büyük haltım ya,
Bu yüzden iyi hissetmek için bahtım dar.
Tüketilmektesin kafamın içinde.
Pek yaşlıyım sevgi üretmek için ben.
Karşı konulamaz bir sarhoşluktun içimde.
Beni şüpheye düşüren şey kıvamsız içilmen.
Bir şaraptın, kıvranıp durduğum,
Duygularımın tazimler sunduğu..
Bir damlasında bin anlam bulduğum,
Bir anlamında bin şüpheli tilkinin kuyruğu..
Anlamsızlaştırıyorsun zamanı.
Boşa gitmiş bir hazine var haz ağlı.
Hayat atılması gereken bir zar anı.
Dudaklarımın çirkinliğinde saklı zararım.
Dokunulabilirdin en güzel hatra.
Hafızamdan akıp süzülen şey bir katran.
Bir daha gelmeyecek gibisin üstelik akla.
Yokluğundan izler taşıyor yüzümdeki matbâm..
Efsunlanmış bir efkar benimkisi.
Saf aşka karşı ihânet önünde erir cisim.
Gönül evin, dokundu diye elin sisi,
Hisleri körleştiğinden beridir belirsiz il..
Kalp ritimlerime tutukluk dokudun.
Ölüm kapanı ânı her hâlimden okunur.
Zihnim “aşkta suskunlaşmış âlimler” okulu.
Dilime sorsan anlatmaya mecâli yok onun..
Attığım adımlar yarım yanımdan ötürü.
Çünkü iki ayrı yarısı gibisi idiniz bir bütünün.
Elin gibi gözlerinden de akıyor kötülük.
Merhametin, sessizliğe bırakılınca yeri sökülür..
Aç yeni bir acı, tatsız kalbime süzelim,
Gelmiyor geri duygularım baharatlı evine küseli.
Katrelerce acılarla donatılmış düzenim,
Hârâbeliğini andırdığı tam bir mefta müzelik..
Hırs, uçurumsuz bir davanın temeli.
Aşk, toprağın altına gömülse bile severim.
Sen üstüne solgun bahaneler ekeli,
Yanına canlı güller arıyor aşk bedelim..
Bu savaşın sonunu kendine yarar san.
Hazinesi zararlı, eğer mücadelen yalansa.
Gönül pazarından bana yeni bir yalan sat,
Çünkü iyi zannettiğim her yanım karamsar.
Bildiğim en iyi başlangıcı sende gömdüm.
Çünkü aşkta başlangıçların yeri ölümdü.
Bilinen tüm hissizleşmiş duygulara kördüm.
Çünkü körlük, içi kötülükten arınmışlara yöndü.
Yaralarımın kabuğunda saklı vergisin.
Ödenmedikçe oturmuyor yerine yaşam dengesi.
Düşünüyorum da, acılarını ifade etmek için,
Korkulardan ıraklaşmış bir şiiri olmalı herkesin.
Çaresiz bir melodi kaplamış rûhumu.
Gömmüş bir çırpıda nutuklarını umûdumun.
Unuttu mu unuttu sahipsiz yurdu Nuh,
Terketti kocaman bir Cumhuriyetin hukûkunu.
Oysa o mağdur gözlerin marşımdı.
Toprağımı dudaklarının özgürlüğüne sarışımdın.
Dalgaları kıskandıran saçlarının gölgesinde,
Aşkın kanına susamış her savaş barışırdı.
Terkettim sayende güneşe aç gölgemi.
Derinliğine in, gözlerini aç, gör derim..
Batmışlığıyla meşhurdur kim bilir,
Gözlerinin okyanusunda daha kaç kör gemi.
Nice mumlarla kandırmışlığın var beni.
Yüzünü nice küllerle anmışlığım var senin.
Değil gönlümdeki mabede sığmak,
Uzatıp, dokundurabilmek için bile dar elin..
İçimde mâsum bir devir sana hasretti.
Bir arsız için fazla sanat sarfettim.
Kasvetli bahçelerime gaspettin.
Ruhlarımızı olumsuz umutlara hapsettik.
Artık özgürce uçurtmaları olmayan,
Simsiyah bir gökyüzü altında araftayım.
Kaburgamın sağ tarafı titrek ve cansız,
Çünkü ölüm tarlasına âşık sol taraf mayın..
Ki bu mayına bütün saf duygularım dâhil.
Üstündeki toprağa ağır yükler atıyorsun hâin.
İçim, içine benliğimi akıttığım düşlerle kaplı,
Gönlümdeki bataklığa batmakta olan bir sürahi..
Yalnızlığımı elimden almış bir arsızsın.
Hiç olmayışın yokluğundan daha zararsızdır.
Gidişin hayallerim önünde duran karanlık sır.
Prangalarımın kilidine ölümsüz bir zaman sızdı.
Aşk diye içime attığın bu çakmak taşı,
Alev aldığı kadar tadıyor kıtlığı ahmak başım.
Aşık olmak demek, bu aleve atmak yaşı,
Ve harap etmek ömrü, acılarıyla harmanlaşıp.
Ne adımladığım yollar belli, ne adımlarım.
Toprak ediyor aşktan yoksunlar, aşktan kadınları
Seninkilerle eşdeğer, zihnime ezberi dokunmuş,
Bir takım bakışları var, taş kalplerden atıkların..
Nefesime saklanmış, ölümle kol kola hayat.
Bir avuç suyumsun, gözlerime dolamayan.
Gözlerin sanardım aşk yüklü her kervana kanat,
Ta kendisiymiş öz hazinesine bile konamayan.
Unutsam da dudağımda eksiklikler hissedişimi,
Hiçbir zerresi geçmiyor, kalbimi titretişinin.
Anlatsam da dilimi içimdeki lisana hapsedişini,
Hiçbir gece anlayamaz nasıllığını, mat edişinin..
Beni nasıl haklayışını, yüreğimi katledişini..
O kılıçlar zamanında yüreğimde bilendi.
Nasıl sırtıma saplayışını, beni kör edişini.
O kadar aptaldım ki, sen hariç herşeye direndim.
Yüreğimden aldı ellerin bu cesareti,
Altında kıvranıyorken kanatları bir esaretin.
Aşkın, kilometrelerce öteden ses etmek adeti,
Mantığın ise kara bir kutuda saklı metaneti.
Boynu bükük sihirli silah tutan bileğimin.
Seninle tılsımlar sanardı her dileğini.
Artık kanatları kırık eski şiirlerimin.
Öksüzlük hissi önünde her bilge eğilir.
Kelimelerime fazla geliyor anıların.
İhanette acısı daha ağırdır aşkta tadılanın.
Aşkın en ince yalanlarıyla asılanı,
Nerede görse tanır bu ıssız yaralarım.
Fevkalade kaybediyorum bilincimi.
Sessizliğe gömülmüş dilim incinir.
Celladı olur hayallerimin, derinliğine inince dip.
Gömüyorum bu karanlığa parlaklığını bir incinin.
Eskiden gözlerini okumak müşküldü.
Ben o çaresiz halime bile düşkündüm.
Rüyalarım müsekkin bakışlarına sürgündü.
Sen uyurken ben her gece düş gömdüm.
Bu gece de seni gömmekteyim.
Ama bu başladığım noktaya dönmek değil.
Amacım, yere gözleri görene dek eğip,
Akıtmak mürekkebini içimdeki kör değneyin.
Sonra üzerinden geçmek bir hakla.
Hakkı haklayamayacak kadar sahte taklan.
Umudu yıkıntılar altında bırakıp yol almakla,
Çok farklıdır aşk uğruna ölmek de, kalmak da.
Aşk, savaşabilen yiğidin hazinesi.
Sen aşk diye kendini kandırdığın bir nizesin.
Bu şiirimde her kafiyem bir süngü,
Böylesi harabe manzara ölümün en pik zirvesi.
Öldüğümü doğduğum gün anladım,
Böylesi sahte güneşin yörüngesine aldanıp.
Bu sarhoş satırlarım kalbimin katranı.
Neyse ki aklımı en uzak gölgelerde sakladım.
Seni özgür kılmaktı hislerimin tek derdi.
Hata yaptım, aşkın prangalarına yeltendim.
Bana geri adım attıramaz şimdi hiçbir beklenti,
Çünkü aydınlığın kanatlarına kenetlendim..
Bana, sevdanın ne olduğunu unutturdun.
Sevgim sana en az ruhum kadar umutluydu.
Dilimdeki aminlerimden daha mutluydum.
Olmayacak dua gibi ikimiz de birer kuruntuyduk.
Kanı tükenmemiş kalplerde yara boldur.
Demek kansızlığın bendeki kana doydu.
Taşlaşmış kalbimden bir çift kanat oydum,
Böylesi acımasızlığa bildiğim tek sanat oydu.
Düşmedim, niyetli hiç değilim düşmeye.
Eritiliyor elinde, zihnimdeki bileğimi bükmeyen.
Hem içimdeki hissizliği gömmeye geliyorum,
Hem ruhuma dokuduğun sessizliği sökmeye..
Acımın küllerine son dokunuşum bu fasıl.
Bu kıtaların amacı ölümsüz kılmak bir yası.
Uzakların umutlu halatlarından hür asıl,
Dilerim, bu sırat köprüsünü aşmadan kayasın..
-Ruhefza
Kayıt Tarihi : 21.1.2025 01:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!