Desem, Demesem Şiiri - Halis Tekel

Desem, Demesem

yapraklaşıp ızdırabın estiği rüzgarda
biletini kestim memleketimin
elma kurusu kokan sokaklarda
gözlerime kaçan duman yüzünden
ağlıyordum…

leylekler gelir aklıma
leylakları özlerken
camlarda buğu ve yağmur,
birbirini kovalayan
bre poyraz
bre kasırga,
bre gök sancıları

bir kız sevdim istanbul kadar güzel
su bakiresi,
peri mi desem demesem,
büyütsem, küçültsem,
aman kendi haline kalsın
derim…

gündüz yorulmuştu,
güneş derinden esnemekteydi,
karanlık desem, demesem
insanlar yavaş yavaş tükenmekteydi,
saat yediye çeyrek var
birkaç şarapçı dokunur gözlerime
maksem köprüsünün gölgesinde
şarapçı olur çıkarım

aradan dokuz adım saydım
sövüp saydım
nedendir demeyin
adamın tekini boğazlamışlar,
ölü ama yürüyor,

-ne biçim bir ölüm bu arkadaş
-benim gibi bir insana böyle ölüm gerek
ilişme

anayilik mi desem, demesem,
yorumsuz…

karanlık doğdu doğacak
güneş derin bir uykuya dalacak
yıldızlar olmayacak belli
gök nebuladır,
elimde bir sigara izmariti
başımda birkaç tane bit
hava çok soğuktu
saatte bakmak istedim
kolumda kıllar vardı,
hadi be büyüdüm mü yine?

saat dokuza çeyrek varmış
heykeldeki kule söyler
kız kulesi gelir aklıma be
hiç görmedim ama
kime ne…

Halis Tekel
Kayıt Tarihi : 23.1.2006 22:33:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Halis Tekel