Sonbaharda gelmiştin
seni hatırlatır sonbahar yağmurları
bir sonbahara rastlar gidişin de
çiğ düştü yüreğime
savrulan yapraklar da
beni anlatır bu yüzden
Anlatacak öyle çok şey vardı ki
Sustum yine de
Dinleyesi yoksa sevilenin
İçine atmak en iyisi…
Soracaktım neden diye
Diyecektim ki kal, yine gitme
Gözyaşlarımı
boncuk yaptım
dizdim koynuna…
Vebali boynuna…
Gülüşün güneşim,
gözlerin nefesim…
Ben ne enkazlardan çıktım
güçlüdür kollarım
üzerime binen yükü
tek hamlede atarım
bağı kopmuş olabilir ayaklarımın
feri yoktur belki
Seviyorum diyordu dili zehir saçıyordu
Dil yüreğin aynası değil miydi
Anlamadım....
Yüreğinin sesini duyabilseydim keşke
Dilinin yarım bıraktığını yüreği tamamlardı
Anladım...
Hey Eros! ...Nerdeysen çık karşıma
Oku fırlatıp, yürekleri yakmayı biliyorsun da
Acaba kavuşabildiler mi diye
Neden dönüp bakmıyorsun arkana...
Eskişehir'in ayazında
kulaklarım, burnum sızlarken,
buz tutmuş Porsuk Çayı'nda
yürümek gibiydi, seni sevmek...
Bir adım ileri iki adım geri
Az sonra olanlar olacak
Bulmuşum zaten şişenin dibini
Cesaretim sonum olacak
Çok şey attım içime
Bir an bırakmak kendini
Seni beklerim, geleceksin diye
Kulaklarım kapıda, gözlerim yolda...
Bir ses duysam, bir gölge görsem
Sen sanırım…
Beklemek öyle zor ki bilsen,
Hayal kırıklığıyla kalakalırım…
adın sultanların adı
koca bir diyar olan
kalbimin hükümdarıydı
geçtim Sultan'dan
sultan indi tahtan
kul olmayınca
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!