Deruni Hasbihal -9-

font face='Comic Sans MS' color='black' size='0,5'
Bu yerde şairin dili perişan
Ne kadar olsa da nazsız, nedendir?
Bülbülü lâl bağın gülü perişan
Göllerim dudusuz, kazsız, nedendir?

Ben miyim divane, sen misin hasif?
Sen mi takıntılı, ben miyim pasif?
Ben miyim meyane, sen mi agrasif?
Sesimiz hep kısık, tizsiz, nedendir?

Güvercinler saldım yaban ellere
Bülbüller zulmeder esmer güllere
Bastığı toprakta huzursuz ere
Baharlar, baharsız, yazsız, nedendir?

Ucuz sevdalara kucak açalı
Aramıza girdi çok karaçalı
Gönül beğenmiyor yeşili alı
Davulsuz, zurnasız, sazsız, nedendir?

Huzuru divanda gözü ağların
İlkbaharda kışı geldi bağların
Belleri aşılmaz karlı dağların
İnişsiz, çıkışsız, düzsüz, nedendir?

Başımız ısrarla aynı hatada
Kanımız akıyor yedi kıtada
Gözümüz kan kusan şu haritada
Umutlar yarına, izsiz, nedendir?

* Kaleli'yle Hasbıhâl - 9 *

Perişan eden dil, edilen değil…
Dilsizlerin kârı ne olsa iyi?
En leziz şerbet ki, tadılan değil
Körükleyen hârı… Ne olsa iyi?

Bir sevdâ uğruna vurduk şoseye…
Tatlı bir kelâma, pak bir bûseye
Hasret kaldık, sen de deme kimseye,
Heybemin zarârı ne olsa iyi?

Gittikçe artıyor kini küslerin,
Yankısı aslını aştı seslerin!
Yıkıldı duvarı hep kafeslerin,
Kuşların efkârı ne olsa iyi?

Şu yollar diyorum, usta şu yollar,
Riyâyla açılan gönülsüz kollar…
Vuruldu bilete dert rengi pullar!
Yolun mihmandârı ne olsa iyi?

Derûnî, rahatlık senin neyine?
Şu ipek gömlekler tenin neyine?
Güneş varken yıldız günün neyine?
Şu ömrün bahârı ne olsa iyi? ..

Abdulkadir Öğdüm