Pülümür’de doğdu gamzeli bir gül,
Yüreği dağlarda, gözleri bülbül…
Munzur’a bakınca iç çeker derin,
Bir yanık sevdadır, Dersimlikız’ın…
Ay ışığı vurur saçına tel tel,
Savrulur rüzgârda bir eski masal.
Her adımı yankı, her sözü ezgi,
Toprak ana gibi susar gizlice…
Ah Dersimlikız, dağlara sor seni,
Yosun kokan sular bilir özlemini.
Bir yudum sesinle yanar taş duvar,
Seninle başlar bu toprakta bahar…
Dağlarda ağlayan turna misali,
Saklıdır gözünde köylerin hali.
Bir isyan türküsü, bir dua gibi,
Yüreği susmaz hiç, yanar hep diri…
Kökleri geçmişte, başı göklerde,
Sevdayı dokurmuş sazın tellerde.
Bir ömür sürecek bu içli sitem,
Dersimlikız’ım, sen benim çiğdem…
Ah Dersimlikız, dağlara sor seni,
Yosun kokan sular bilir özlemini.
Bir yudum sesinle yanar taş duvar,
Seninle başlar bu toprakta bahar…
Kayıt Tarihi : 3.9.2025 18:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Pülümür’ün serin sularında doğdu gamzeli bir gül… Çocukken bile dağların diliyle konuşur, rüzgârın fısıldadığını dinlerdi. Her adımı yankılanır, köy yolları onun gülüşüyle ışıklanırdı. Munzur’un kıyısına oturur, bazen iç çekerdi. Çünkü bilirdi ki bu topraklarda sevinç de, hüzün de aynı anda büyür. Turnalar göğe yükselirken, onun gözlerinde saklı köylerin hikâyeleri gizlenirdi. Ay ışığı vurduğunda saçlarına, sanki eski masallar yeniden canlanırdı. Yüreği sazın tellerinde dokunan bir isyan, bir dua olurdu. Hem suskun bir toprak ana, hem de yanık bir türküydü onun hâli. İnsanlar ona “Dersimlikız” dedi. Çünkü kökleri geçmişteydi, başı göklerde. Umudu, sevgiyi, özlemi hep içli bir sitemle taşıdı. Yalnızca kendine değil, bu topraklara da baharı getiren bir nefesti. Ve gece olduğunda, dağların koynunda, turnaların kanadında, Munzur’un serin suyunda bir fısıltı duyulurdu: “Ah Dersimlikız… Dağlara sor seni, yosun kokan sular bilir özlemini…”
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!