**Dersim, Öymen Ve Toprak Reformu…! (M)

Aliseydi Taşdemir
64

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

**Dersim, Öymen Ve Toprak Reformu…! (M)

Dersim isyanı liderlerinden ve katledilen Ali şerin M.Kemal hakındki bir şiirinden bir dörtlüğünü anımsatayım

“Sarı Paşa
Çetelerden sonra girip savaşa
Geçmiştir başa
Ankara`da otağına kurulup
Bizi oyalamakla
Başlamış işe”

Bu dörtlükte de belirtildiği gibi Dersim soykırım (bu bir soykırımdır çükü 1935 te resmi nüfus sayımına göre dersimin nüfusu 93 bin civarındadır fakat 10 yıl sonra yapılan sayımda nüfus 81 bine düşmüştür) nın baş mimarları zaten tek parti ve o dönemin CHP sidir. Bunların içinde Öymen’in sülalesinin de olması doğaldır. Size başka bir örnek daha vereyim O halk tarafından karaoğlan olarak efsaneleştirilen Bülent Ecevit’in babasının da dersim soykırımı altında imzası vardır. Ki bu soykırım planı 1926 dan başlayarak planlanan bir olaydır.Bu planın baş mimarlarından biri istihbarat albayı Nazmi Sevgen ve prf. Hasan Reşit Tankut'tur. (bkz.Tarih dünyası sayı 10,11, 12, 13. 1950)

İşte Tunceli kanunu olarak bilinen ve soykırımda rol oynamış tanıdık kişilerin listesi. Dikkat edilirse çoğu halkçı ve tanıdık. Özellikle 21.sıradaki (ecevitin babası) , 37. sıradaki (Öymenin amcası) ve diğerleri başbakanlık yapmış insanlar ve hemen, hemen tamamı profesör ve hukukçu bu katliama imza atanlar.

1.Prof.Dr. Yavuz Abadan

2. Prof. Hasan Şükrü Adal

3. Prof. Ahmet Ağaoğlu

4. Prof. Yusuf Akçora

5. Prof. Ali Kani Akyüz

6. Prof.Dr. Zeki Mesut Alsan

7. Ord.Prof.Dr. Sadri Maksudi Arsal

8. Prof. Celal Esat Arseven

9. Prof. Besim Atalay

10. Prof. ismail Hakkı Baltacıoğlu

11. Prof. Tahsin Banguoğlu

12. Prof. Yusuf Hikmet Bayur

13. Prof.Dr. Tahsin Bekir Balta

14. Prof. Selahattin Batu

15. Ord.Prof. Kemal Cenap Berksoy

16. Ord.Prof. Cemil Bilsel

17. Ord.Prof. Mahmut Esat Bozkurt

18. Prof. Hayrullah Diker

19. Ord.Prof.Dr. Ali Saim Dilemre

20. Prof. İbrahim Necmi Dilmen

21. Prof. Fahri Ecevit

22. Ord.Prof. Halil Vedat Eldem

23. Prof. Ahmet Cevat Emre

24. Prof.Dr. Nihat Erim

25. Prof. Emin Erişirgil

26. Prof.Dr. Ahmet Şükrü Esmer

27. Prof. Ali Muzaffer Göker

28. Doç. Galip Gültekin

29. Ord.Prof. Şemsettin Günaltay

30. Prof. Şevket Raşit Hatiboğlu

31. Ord.Prof.Dr. Neşet Ömer lrdelp

32. Ord.Prof.Dr. Sadi Irmak

33. Ord.Prof.Dr. Fuat Köprülü

34. Prof. Hazım Atıf Kuyucak

35. Prof. Agah Sırrı Levent

36. Prof. ismail Müştak Makoyan

37. Prof. Hıfzırrahman Raşit Öymen

38. Ord.Prof. Yusuf Ziya Özer

39. Doç. Necmi Özün

40. Prof. Recep Peker

41. Prof. Fazıl Nazmi Rüküm

42. Doç. Necmettin Sadak

43. Prof. Hasan Saka

44. Prof.Dr. Vehbi Sandal

45. OrdProf. Vasfi Raşit Sevig

46. Prof. ismail Habib Sevük

47. Prof. Hasan Vasıf Somyürek

48. Prof. Hasan Reşit Tankut

49. Prof.Dr. Ahmet Hamdi Tanpınar

50. Prof. Cemal Hüsnü Taray

51. Prof. Esat Tekeli

52. OrdProf. Yusuf Kemal Tengirşenk

53. OrdProf. İsmail Hakkı Uzunçarşılı

54. İsmail Hakkı Ülkümen

55. Lütfü Ülkemen

56. Ord.Prof.Dr. Suut Kemal Yetkin

57. Prof. Ali Kemal Yiğitoğlu

(Not:alıntı İ. Beşikçiden)

İşte bugünkü CHP nin ırkçılığının kökeni yukarıdaki isim listesinde gizli çünkü hemen,hemen tamamı CHP de ya yönetici yada bakan olmuşlardır. Onun için Öymen den de başka bir şey beklenmez...

Artık bu toplumun kaderini kimlere telim ettiğini ve Anadolu halklarını kimlerin kanla vahşetle yönettiğini ve yılardır aldatmayla emperyalist ortaklarıyla peşkeş çekerek sömürdüğünü anlamasının vakti geldi de geçiyor. En ufak bir demokrasi kırıntısından dahi rahatsız olan bu zihniyet Anadolu halklarına yoksulluk, kan ve gözyaşından başka ne verebilir. Vatan,bayrak edebiyatı yaparak günümüzde ne gibi bir toplumsal ilerleme sağlanabilir. Unutmayın ki küresel Emperyalizm çağında sınırlar yoksullar ezilenler içindir. Yoksa sermaye sınıfının ne vatanı vardır nede sınırı.

DERSİM VE TOPRAK REFORMU…

Toprak reformu konusunu gündeme getiren resmi tarihçilerimiz diyorlar ki ‘’ Cumhuriyet kurulduktan sonraki hükümetler toprak reformu yapacaktı da, ağalar şıhlar karşı çıktıda onun için bu isyanlar (koçgiri, ağrı, dersim vs) yaşandı.’’ Aslında gerçeğin böyle olmadığını çok iyi bilen bu resmi tarihçi ve aydınlar! gerçeği çarpıtmanın ve tersyüz etmenin peşindeler. Buda egemen sınıflara hizmetle ölçekli bir olgudur.

Herşeyden önce şunu belirtmekte yarar varki Dersim katliamı ve jenosidi 1938 den yaklaşık 15 yıl önceden planlı bir şekilde planlanan bir katliamdı. Eğer koçgiri isyanından sonra çıkarılan bu mihvaldeki yasaları dikkatlice incelerseniz tamamı asimilasyona yönelik yasalar olduğunu görürsünüz.

Örneğin 3 Mart 1924'te çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Yasası'yla asimilasyoncu eğitim-öğretimin yolu açılmıştır.Bu bağlamda Şark ıslahat planı devreye sokularak asimilasyonun yapılması için gerekli yasal düzenlemeler sağlanmıştır. İşte bu yasanın 14.maddesine dikkatlice bakın bunun neye hizmet ettiği rahatlıkla anlaşılır.

'Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Bitlis, Van, Muş, Varto, Urfa, Ergani, Hozat,(o dönem dersimin merkez ilçesi) erciş, Adilcevaz, Ahlat, Palu, Çarsancak, Çemişgezek, Ovacık, Adıyaman, Besni, Hekimhan, Birecik, Çermik vilayet ve kazalarında hükümet ve belediyelerinde, dairelerinde ve diğer kuruluşlarında, okullarında ÇARŞI PAZARDA Türkçe'den başka dil kullananlar, hükümet ve belediyenin emirlerine aykırılıkla suçlanarak cezalandırılmalıdır'' (bkz. emekçiler s 4 s 40)

Aynı kanunun 17.maddesi: 'Fırat'ın batısındaki illerin batı bölümlerinde dağınık biçimde yerleşmiş Kürtlerin Kürtçe konuşmaları mutlaka yasaklanacaktır ve kız okullarına önem verilerek, kadınların Türkçe konuşmaları sağlanacaktır.' (age)

Değerli dostlar görüldüğü gibi amaç toprak reformu yada demokratikleşmek değil aksine çıkarılan yasalarla despotizmin önü ta 1924 lerde açılıyor. Ve devamında patlak veren ağrı isyanıyla da 14 Haziran 1934 de mecburi iskan yasası (2510) devreye sokuluyor.

Bunlarında asimilasyonda yetersiz olduğu görülerek 1935 ten itibaren yasaya dayanılarak yatılı bölge okulları devreye sokuluyor. Yasayla yetinilmeyerek yatılı bölge okulları yasası anayasanın 42. maddesine eklemleniyor. Ve bu anayasa maddesinde aynen şu cümle kullanılıyor ''Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez'' İşte bu cümle bize Yatılı Bölge Okullarının eğitim için değil gerçek amaçlarının asimilasyon olduğunu göstermektedir. Çünkü bu okulların %70 bu bölgede faaliyete geçirilmiştir. Halbuki batı Anadolu bölgesi de eğitim konusunda bu bölgeden kalır yanı yoktu. Fakat niyet eğitim olmayınca ister istemez bu okullar bu bölgede yoğunlaştırılmıştır.

Halbuki Marx '' dil düşüncenin kendisidir '' derken bir toplumun dilini yok etmek düşüncesini de yok etmek demektir. Devlet bu dönemden itibaren bir toplumun düşüncesini yok edebilmek için mevcut alt yapılarını oluşturarak adeta dört elle çalışma yürütmüştür.

Mecburi İskan Kanunu (Zorunlu Yerleşim Kanunu) 'dur. Bu kanunun 2. maddesine göre Kürtlerin Akdeniz, Ege, Marmara ve Trakya bölgelerine yerleştirilmeleri öngörülür.

Bu kanunun 11-A. maddesi: Anadili Türkçe olmayanlardan toplu olmak üzere yeniden köy ve mahalle, işçi ve sanatçı kümesi kurulması veya bu gibi kimselerin bir köyü, bir mahalleyi bir işi veya bir sanatı kendi soydaşlarına inhisar ettirmeleri (verilmesi) yasaktır.

13. maddenin 3. fırkası: Türk ırkından olmayanların, serpiştirme suretiyle köylere ve ayrı mahalle veya küme teşkil edemeyecek şekilde kasaba veya şehirlere iskanı mecburidir.

Yukarıdaki maddelerden anlaşılacağı üzere hem Şark Islahat Planı hem de Mecburi İskan Kanunu'nun yegane amacı Kürtleri ve diğer toplulukları asimile etmek, kimliklerini ortadan kaldırmak ve dillerini unutturmaktı.

Toprak meselesi ve köylülüğe baktığımızda Osmanlıdan devralınan tarımsal yapının büyük bir bölümünün küçük köylü işletmeleri şeklinde olduğunu,ancak kendi asgari geçimini sağlayabilmek amacıyla çalışan bir tarımsal yapı karşımıza çıkar. Bu yapının yaklaşık % 90 nin 5 hektardan az bir toprağa sahip olduğu görülmektedir. Geriye kalan köylülük nüfusunun %5 lik kesimi ise büyük toprak sahiplerinden meydana gelmektedir. Köylülüğün büyük bir bölümü ise yarıcılık, kiracılık ve amele olarak geçimini zar zor karşılamaktadır.

Kurtuluş savaşı verilirken büyük toprak sahiplerinden büyük destek görmüştür. Bunun için burjuva demokratik devrimini yaşamayan Anadolu da sürekli Toprak reformu konusu gündeme getirilmiştir. Fakat bunun çözümlenmesi bir türlü mümkün olmamıştır. Çünkü meclisi oluşturanların hemen, hemen tamamına yakını ya büyük toprak sahibi yada dolaylı olarak onların adamı.

İlk olarak toprak reformu 1923 teki İzmir iktisat kongresinde gündeme alınmasına rağmen 1947 deki oylamayla gündemden kalkana kadar sürekli mecliste engellemeyle karşılaşmıştır. Ki meclis de bunda pek samimi olmadığından uygulayamamıştır. Toprak reformuna karşı çıkanlara baktığımızda bu dönemde büyük toprak sahipleri olan A. Menderes vs görürüz. Siyasal kaygılar içerisinde olan dönemin tek partisi CHP 1948 de Çukur Ovanın en büyük toprak sahiplerinden olan Cavit Oralı tarım bakanlığına getirir.

İşte bu anlamda meseleye baktığımızda burjuvaziyle iç içe geçmiş feodal beylerin (ki ayrı bir tartışma konusu olan feodalizm bizde Avrupa da yaşanan anlamıyla yaşanmamıştır) toprak ağalarının gerçek anlamda bir toprak reformu yapma diye bir gaye ve amaçları yoktur. Onun için günümüzde gerçek anlamda bir toprak reformunun yaşanabilmesi işçi sınıfı ve köylülük öncülüğünde gerçekleşebilecek bir demokratik devrimle mümkündür. Tüm canlara saygılarımla bu kısa açıklamayı Nüri Dersiminin aktarımıyla Ali Şer in bir şiiriyle noktalarken tüm dostlara selamlar... SAYGILAR.

Koçgiri başladı harba

Sesi gitti şarka garba

Kaç ordu asker geldi

Dayanamadı bu darba

Dilo yaman yaman

Çiyan girto berf û duman

Me ra bişîn Şahê Merdan

Ew e dermanê hemû derdan

Ovacığın aşireti,

Zapt eyledi memleketi,

Geriden imdat gelmedi,

Hozat çekmedi gayreti.

Dilo yaman yaman

Çiyan girto berf û duman

Me ra bişîn Şahê Merdan

Ew e dermanê hemû derdan

Kürdistan’ın orduları,

Kahr ettiler barbarları,

Vatan için öleceğiz,

İstemeyiz Moğolları.

Dilo yaman yaman

Çiyan girto berf û duman

Me ra bişîn Şahê Merdan

Ew e dermanê hemû derdan

Yemin edenler elmaya

Zülfükar-i Murteza’ya

Geriden teller çektiler,

Biz uymayız eşkiyaya.

Dilo yaman yaman

Çiyan girto berf û duman

Me ra bişîn Şahê Merdan

Ew e dermanê hemû derdan

14 Kasım 2009

Aliseydi Taşdemir
Kayıt Tarihi : 10.12.2009 08:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Nihat Özer
    Nihat Özer

    Durup dururken Kesinlikle böyle önemli ve kanlı bir HAREKAT ASLA YAPILMAZ. mUTLAKA BİR İSYAN VARDIR. dEVLET DAİRELERİNE GİRİLMİŞ. Kara kollar basılmış. Memurlar tutsak edilmiş. Askerler ve diğer kolluk kuvvetleri personelleri şehit edilmiş. Halk mahkemeleri diye meydanlara dara ağacı asılarak. Devletin memurları sallandırılmış. Bu gerçekleri neden yazmıyorsunuz. Tabi Olayı tek yönlü yönlendirmek işinize geliyor.

    Cevap Yaz
  • Metin Demirkaya
    Metin Demirkaya

    Dost'un Gonlu derya,kagida Uzanmis kalemi,yazar
    dedem'den dizeler aktarir,hainlerin oz kokunu kazar
    bir bir bilinecek gerçekler bu cografya da,azar azar
    yalak'ta beslenir çogu bu memleket'te,gerçege kizar

    Sahan'larin,Ali Ser'lerin Torunlari ulkem de ayaktalar

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Aliseydi Taşdemir