(Can çekişiyorum havanı soluklarken…kanım akıyor deli iklimlerden sana doğru)
Adımı efsanelerden aldım. Dersaadet’im ben. Gün ortalarında altın kanatlarımla düşlerine dokunurum ansızın.
Dalga dalga akan saçlarına dolarım parmaklarımı. Seni şiir kokulu bağrıma çekip şiirlerimi fısıldarım kulağına.
Bir ilkbahar gecesinde doğdun avuçlarımın içine. Nisan..Nisan diye sevdim seni. Bahar, bahar.
(Yalnızlığımsın, Nisan’ınım… herkes uyurken sana sarılmak isteyenim, Dersaadet’im)
Gecelerini süslerim rengârenk hayatlarımla. Boğazın içinde kayıklara bindirir, su selimde akıtırım seni.
Büyüttüm seni Kızkulesi’nin en ücra odasında. Dışarıda hayatlar akıp giderken, seninle yalnız kaldık antik sokaklarımda. Sultan Ahmet’ın bahçesinde usul usul ağlayan bir kadının sesini dinledik. Kayıp evladına ağıtlar yakan bir bilgeydi.
Acısı yankılanıyordu minarelerden. Beyaz güvercinler bu sesi işittikçe kanat çırpa çırpa Marmara’ma intihara daldılar.
(İçimde ağlayan bir İstanbul var… haykıramadığım)
Bağrıma akıttın susuşlarını. Gözlerinin aynasında devleşen oldum. Sana Ulubatlı’nın son anlarını serdim gözlerine.
Kanlı elleri sancağa sarılı mücahit. Peygamber muştusu. Aminlerin silsilesinden geldim. Fatihle ağıtlı efsane oldum.
Sultanın sancağı toprağa büründü. Yüzyılların kanı, günahı çürüttü onu. Sokaklarda küheylanın sırtında gezinir hala.
Yüzü ihtiyarlamış. Izdıraptan ihtiyarlayan Fatih. Acıdan bağıran Fatih. Sancıdan kıvranan Fatih.
Kimsecikler duyamıyor …duyamıyor…ah!
(Ben duyuyorum…altın nallara gergef gergef işlenen heyula!)
Turnalarımda örtün dalgalanıyor. Ayakların sürgün yürüyüşü. Eyüp’e uzatıyorsun ellerini. Pierre Lotiye uçuruyorum seni. Gözünden akan yaş’ım o an. Necip bekliyor köşede.Şair artık suskun. Şair duaya hasret. Şair bağrımın derinliğinde kundakta. Haliç secdede. Gökyüzü tespihli mırıltıda.
Zamansız anda; Annenim. Babanım. Toprağınım. Suyunum. Aşınım. Vatanınım. Ağlama, şems güneşinde sancılanan!
(Her gün yeniden doğuruyorum seni…kül rengi iklimlerde)
Balat. Buruk bir tat. Kaldırımlarım hoyrat. Kişnerdi yüzyıllar önce üzerimden geçen süvari atları. Bizans’tan kalma ölü şehir. Fetih bana hayat verdi. Çamurlardan laleler toplandı. Lale şehri oldum. İmparatorluğun gözbebeği, ihtirasların hüzünlü kenti oldum. Toprağımın kızıllığı şehitlerin kanı. Boğazda ağlar her dakika sahipsiz bir çocuk. Ve ölür taş yapıtların yükseklerinde her gün evlatsız bırakılmış bir ihtiyar.
Cenazeler kalkınca alkışlarla; sarsılır yedi tepem birden.
(Kelebekler artık griye bürünmüş…şehrim)
Kıyamet kelebekleri onlar. Yağmurlarla gelen ömürsüz kelebekler. Koca bir şehrin canı yanıyor. Ormanlarım kül oldu. Tepindi üzerimde çıplak müsveddeler. Yürekleri çıplak. Bedenleri çıplak. Hayatları çıplak. Nisan,şehrin üşüyor artık çıplaklarda.
Kıpırtılarım depremlerin habercisi. Yıkılacak, yakılacak bu şehir.
(Şehr-i yar…kanatlarının yönünü nereye çevirdin)
Sevgili…burada. Efendim. Varlığımı yüceltenim. Sevgili. Uğruna kainatın yaratıldığı.
Ziyaretime geldi. Son kez. Birazdan kıyamet kopacak. Yedi tepemle yok olacağım kendi sularımda.
Dalgalı, üzerime topuklarıma kadar akan saçlar gibi bağrımı süsleyen sularım. Ölümümü hazırlıyorlar.
Örgülerim çözülüyor. Ölüme kanatlanınca bir kadına bürünüyorum. Ömürlerini bende tüketmiş olanlar vedada dizilmişler inci taneleri gibi ayaklarımın önünde. Halkımı beraberimde götüreceğim.
Azrail’ın nefesi ilkin enseme dokunuyor. Ölüm sarmaşığını bedenime salıyor.
Ölüyorum…can çekişlerimde şarka kadar uzanan erkek gölgesine bürünüyorum. İlk feryat Ulubatlıdan geliyor.
Kızkulesi halatlarını Üsküdardan koparıp Kızıldenize yöneliyor. Mimar Sinan eserinin dağılmasını gözyaşlarıyla izliyor. Mihrimaha doğru yüzmeye başlıyor. Kavuşamadığı Mihrimahı. Eserinin ölümünü yaşarken Mihrimahın taştan eteklerine tutunuyor. Sukut vakti çöktü. Su oldum artık. Sadece su…
“Nisan…nisan gel. Su ol bende. Yüz ölümümün içinde. Artık ölüme kucak açarken ne kadın, can verirken ne erkeğim. Şimdi sadece bir su şehriyim. Nisannn…”
“Saya gecelerini yaşıyorum. Her günün gecesi Saya.
Örtülerim parça parça şehrim.
Ellerimde suyun. Gözlerimde yaş’ın.
Anlamaz derdimden ne bir insan,
Nede artık bir şehir…”
Kayıt Tarihi : 22.7.2010 22:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!