Günümüzde hegemonya en çok da “söz” üzerinden üretilir.
Kontrolün dolaylı oluşu, tikel ve toplumsal algı önünde sisli- puslu bir ara bölge yaratarak gerçek ve korkunç yüzünün hemencecik görülemeyişinin getirdiği rahatlık, olgunun her koşulda yüzlerce, binlerce kez yinelenmesinin yolunu açar.
Despotik zamanların yasaklanan sözcükleri sizlere de bir şeyler anımsatmıyor mu? Sanki bugün bile birçok edebi yapıttan, yaşamın içinden birçok sözcük kovulmamış mıdır? Sözcüklerin ideoloji taşıyan enstrümanlar olduğunu bundan güzel ne açıklayabilir ki!
Öznel bir edim gibi görünse de aslında iletişim ve etkileşimin, ırasından ötürü, hedefinin tam tersi bir sonuca da yol açabileceğini; bireyin ve dolayısıyla toplumun yanıltılıp “yabancılaşma “ tabanlı bir “dünya üretimine “ götürülebileceğini… Kılıçtan keskince olduğunun çıkış noktası da burası değil midir!
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta