Bu gün bir simitçiye vardım,
Ona derdimin ilacını sordum
Ümit bu ya, bir simide bir lira verdim
O, derdimi bilemedi.
Gittim bir kelin başına
Dedi, gardaş gelmişsin boşuna
İlaç olsaydı sürerdim kendi başıma
O da derdimi bilemedi.
Düştüm bir manavın peşine
Bela mısın, dedi başıma,
Çekip gitsene kardeşim işine!
O da derdimi bilemedi.
Sordum, derdimi bir kasaba
Kızdı yüksek çıkan hesaba
Aldı bıçağı, davrandı masat’a
O da derdimi bilemedi.
Derdimi bir dervişe sordum
Kuruyan çiçeği, açan gülü verdim:
İyi olmaz dedi, senin derdin
O da derdimi bilemedi
Gittim bir güzele derdimi sordum
Açtım örtüsünü yüzünü gördüm.
Dedi, senden çoktur benim derdim
O da derdimi bilemedi
Gidip bir doktora çıktım
Evirdi çevirdi her yanımı baktı
Bulunmayan İlaç, diye yazdığı reçeteyi yırttı,
O da derdimi bilemedi
Kime vardıysam hepsi benden kaçtı,
Hayatım, derdime çare aramakla geçti.
En sonunda kara toprak bana kucak açtı,
O da derdimi bildi, bilemedi…
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,