Bütün benliğimi sarmış varlığın, ama yinede tek başımayım.
Hiçbir şey istemiyorum artık, bundan sonra hatıralarımla yaşacağım.
Beraber gittiğimiz yerleri dolaşayım istedim, yanımda yalnızlığım.
Sormadan seninle gittiğimiz kır kahvesine götürdü beni, anılarım.
Hatırlarsan, derme çatma ağaç dallarından yapılmış,
Sadece ikimizin mabedi gibi, herkesten uzakta kalmış,
Hani adlarımızı ölünceye kadar diyerek, üzerine kazıdığımız,
Tahta masa vardı ya, işte o masaya oturdum ağlayarak, yapayalnız
Daha ilk gelişinizde anlamıştım aşkınızı dedi, kahveci.
El ele otururken, konuşurken, gözlerinizin içi gülerdi.
Her geldiğinizde imrenirdim, bu ne aşk Allah saklasın, derdim.
İsimlerinizin yanındaki nazarlığı bu yüzden ben çizdim.
Sevenlerin dışında, kimse oturmamış meğerse bizim masada.
Şimdi sen yoksun, ama isimlerimiz hala yan yana orada.
Kim bilir neresindesin, herhalde meleksin cennette.
Belki gelir yanağımdan öpersin, seni beklerken bu kahvede.
Aşıklar kahvesi diye biliniyormuş, şimdi mabedimiz.
Kahveci dedi ki; adını kazıyan ilk aşıklar bizmişiz.
Bizim masamıza kalp kazımak, artık uğur sayılmış.
Ve şimdiye kadar kavuşamayan aşık, hiç olmamış.
Orada da bir masa bulursan sevgilim derme çatma,
Ne olur hemen isimlerimizi kazı lütfen hiç durma.
Dayanamıyorum, sensiz yaşamak istemiyorum, özledim seni.
Bakarsın öldükten sonrada hem kavuşuruz hem de kavuştururuz sevgilileri.
Kayıt Tarihi : 7.3.2008 10:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!