Dostluk nedir Derman kedi?
Ömür yanılgısında
“Seni bir başka severim” mi?
Cepsiz kefen gibi bir şey mi?
Hiçbir şeyim yok şu dünyada, götürülesi
En iyisi karışmayalım sokak kavgalarına
Hatırlasana, tüm savaşlarda yalnız bırakıldık
ve yenildik
Hatırlasana, vefa hep eksikti.
Yırtık bir gecenin kaygan koynundayız
Tütünümüz, şarabımız, ciğerimiz,
Düştük, düşeceğiz
tutunmasak yıldızlara…
(Saatime bakıyorum,
telaşlı bir taksi yollarda…)
Vefa nedir Derman kedi?
Yol ayrımlarından sonra
Sığınaklı kalelerden bakıp
geride kalanın ne kadar kanadığını merak etmek mi?
Yokluklar yontulurken rutubetli evlerde
Beste yarım, söz yarımken üstelik.
(Yüreğe kazımanın iç eylemidir
çakıyla ağaçlara isim kazımak,
otuz beşinden sonra…)
Meğer nice olmuş içimin Ege’si yiteli
Oysa dündü,
Bir çarşı şenliğiydi içimizde mimozalar,
Söylemeye dilim varsa da varmasa da
bitti…
(Saatime bakıyorum,
ayna karşısındasın
yalana biçimliyorsun kendini…)
Sığınmak nedir Derman kedi?
Bir yaşamdan bir yaşama iltica etmek mi?
Yüzümüz iyice ağırlaştı
Bir süre daha dolunaya bakmayacağız yani
İnmeyeceğiz balıkçı barınağına
Ve pilav yemeyeceğiz…
Mültecinin bir ülkeye varışına gidelim
İki insan baştan yanlış bir öyküde yaşlanıyordu.
Ve yaşlanmak dönüşsüz bir şeydi.
Bir tomar takvim yaprağı attım yine dün
Zaman ihmale gelmiyor…
Bir anlamı var seninle “yalansız sevmek” olgusunun
Ömrümle yaşıt yalnızlığımın,
Evimdeki bok kokusunun bir anlamı var
Eksik olmasın böyle sevmelerimiz
Başkasına dayanmaz kalbim…
Zeytinin daldaki duruşuna gidelim
Ben şimdi bütün şiirlerimi ve sözlerimi söylesem ona, derman mıdır?
Kalp dediğin nedir ki Derman kedi
Hassas bir sağaltıcıdan başka
Acının çatkısı kurulur bir de
Şeffaf ve kırılgan gövdesine
Ve vurulur suya düşen bir cismin haresiyle bile
Gördükçe susup, sustukça görüp,
kendi gövdesini eğelemekte bir de
(Saatime bakıyorum,
bir gönülsüz nihavent faslın
notaları uçuşuyor havada…)
Vurulmak nedir Derman kedi?
Fermanı bilerek imzalamak mı?
“Elma” diyorlar, çıkıyoruz, çıkmayalım!
Ya bu halatlar taşımazsa bir kez daha
Ağır yükleri
Elimde eski gazeteler,
içimde ağırlaşan, üçüncü sayfa kederi
“Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil.”
Diyor, şu saatte birileri
(Saatime bakıyorum,
şarkının nakaratını isyan kılan
küçük ellerini gösteriyor)
Şu saatte birileri
Denize karşı öykü yüzdürüyor
yakarak gemileri
Şiir nedir Derman kedi?
Ümitsiz sevdalar adağı mı?
Hayata ödediğimiz diyet mi?
Ufku çizgisiz bir gecede sandalla açılıp uzaklara
Akdeniz’de sevişmek mi?
Dizlerinde cananını uyutuyor
şu saatte birileri
ki bitimsiz sevdalar egemenliğidir
kuş tüyü dizleri
Ya sevişmek nedir?
Yatak bozmak için dökülmüş alın teri mi?
Bir çift kanadın inanması mı semavi dinlere
Dünlere değgin tatlı bir iç geçiriş mi?
(Saatime bakıyorum,
çorba içiyorsun
sesinin varak kaplı cidarları
mütevazı bir huzur içinde…)
Açlıkta ve yoklukta durmadan değişiyor
önündeki ciğerin değeri
Bilmiyorum Derman kedi,
Seni nasıl sevmeli?
Çevikliğin ve kusursuz reflekslerin
biçimlendirmiyor dünyayı
Ne de benim böyle derin sevişim
Ne de bilinçtekilerin suya düşmüş kâğıt gibi
binlercelik hali
Mecnuniyet ve mecburiyet
aynı şey mi?
(Eymür gölü kıyısında terli bir temmuz
aşk buharlaşıyor sevgilikte
yoksun)
(Döndüm. Evimin kapısı aynı. Ayakkabılarımın paspasta bıraktığı iz, ayakta duruşum, bahçemin şişeleri, battaniye kokusu, sandalyenin sandalyeye mesafesi, içimin yalnız oluşu… Posta kutusu yine boş, makûs bir kaderin yazgısal tezahürü gibi…)
Yabancılıyorum bütün kıyıları
küreğin yeşil suda bıraktığı izi,
göldeki sazların kardeşliğini,
yılan kokusunu,
yalnız oluşumu…
Devrik krallığın varları yağmalanıyor.
Önce çocukları ve duyguları
ki şanslı bir sperme inanmaya meyletmezken
insanoğlu biliyor hangi ağaçtan
hangi meyveyi koparacağını
Neyse ki şanslıyım
Kanserin de çaresi bulunmasa
ne yapardım ya?
Olmasa boş odada çocuk gülüşü kalıntıları
ve içimde yaşayan geçmişe dair heyecanlar…
(Derman kedi şimdi uyuyor.
Kasap önlerinde dilendiğimi bilmiyor.
Bilmiyor bir şans yarışında elendiğimi…)
(Saatime bakıyorum,
sandalda sigara içiyorsun)
Çarşambaya sarı bir elma soyuyor,
Ada seviyor
Şu saatte birileri
Uyanmak nedir Derman kedi?
Kurşunsuz geceleri kırmızı yorganlarla eksiltip
Gözlerini açmak mı herhangi bir zamana
Çıkılamıyorsa mahşeri merdivenlerine mutluluğun
Basamakları eksik çizdik diye mi?
Vivaldi ağlatmak sabahları
Eksik basamaklara gülmek mi?
Uyandım.
Silinir umduğum hiçbir iz silinmedi.
Her şey uyanınca da hatırlanan
derinlikli bir düş gibi
Hatırladım,
kısa konaklamalarda tanıdığım
ödünç köpek sevgisini
Koşulsuz uzatılan ellerin illegal geri alınışı
Hücre cezasıymış yazılmamış şiirin
Tutulan defterler ve matematik
ne kadar kusursuzmuş;
hayret ettim.
Keşke uyanmasaydım, uyandığım bilinmedi…
(24 Temmuz, Derman da beni terk etti.
Kerpetenin ve tornavidanın pasıyla çekilmiş diş gibiyim…)
Temmuz 2005
Şenol DenizciKayıt Tarihi : 31.7.2005 13:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)