Derkenar .eylül 2022 Üvercinka

Necdet Arslan
1371

ŞİİR


92

TAKİPÇİ

Derkenar .eylül 2022 Üvercinka

63-Cahit TANYOL zekice yazdığını söylediği aşağıdaki dizeleri okur Sait Faik’e :
‘’Senden bunu ummazdım bahar bulutu
Senden bunu ummazdım yağmur
Kırk yılda bir sevgilimle
…….kırlara çıkacaktık
Beğendin mi ettiğini.’’
Yağmurun yağmadığı başka bir bahar gününde sevgilisiyle kırlara çıkmış mıdır şiirdeki ses,bilmiyorum.
Hoşuna gidiyor Sait Faik’in bu dizeler, ki ‘’Tamam,şiir böyle olur’’der.
Yaz kalbiyle gelir
miş aramıza.Hem de perde
olurmuş eski aşkların hâfızasına,
Yazık! Ben ki;çok geç
anladım ,inanmazdım
da ;Bu mevsim kalbimi habersizce örten
ö l ü m h i s s i
nin sesimden bir daha hiç
ayrılamayacağını…’’
diyerek bitiyor bir başka şiir.
Sait Faik, İhsan DENİZ’in son bölümünü yukarıya taşıdığımız dizeleri hakkında ne derdi yaşamda olsaydı?
*
64-Ergin ALTAY,
"Sonraki gün" yerine "devrisi gün" demeyi yeğlemiş,Tolstoy'un Anna Karenina adlı romanını Türkçe’ye çevirirken.
*
65-Kundera’nın- ki CAMUS’un manevi oğlu olarak bilinir- kimi romanlarında sıkça karşılaştığım bir durumdur .Salt Kundera’da değil ,bizim romancılarımızın çoğunda da bunu görmek olası. İlk anda Yusuf ATILGAN’ın Anayurt Oteli’ni anımsıyorum.
Gözde’nin;önemsediğimiz değerlerin peşine düşme,-ki kendi benliğini de kaybettiğini söylemeliyiz-bulma uğraşlarına tanık olduğumuz bir romanını okudum Filiz ÖZDEM’in : Yalan Sureleri. Yapıt;Korku Benim Sahibim ve Düş Hırkası’yla süren Veda Üçlemesi’nin sonuncusu. Beş kuşak gerilerden başlayarak şimdi’ye doğru bir yolculuğun yapıldığı bir sel anlatıda yaşam-ölüm,bellek,yazı ….gibi odaklara dokunuluyor.Yazar’ın kendisi de bir röportajında belirttiği gibi ‘Geçmişe,şimdiye ve geleceğe yaslanan ;temel olarak kökleri ,kendini,zamanını sorgulayan,ayrıca içe bakan bu anlatı’da olayların ve kişilerin bir kronolojik bağlamın doğal akışında olmadığını söylemek olası.İçsel bir bağlantının kopmamasına özen göstermiş Filiz ÖZDEM.Birbirinden bağımsız gibi duran;ama tamamı okunduğunda tamamlanabilen bir yapboz oyununun seyircisi oluyor insan.
*
66-Yıllar önce ‘Faili Meçhul Öfke ‘ adlı romanını okurken benzer bir etkileniş içinde olmuştum Adnan GERGER’in.Söz konusu yapıttaysa aşkla öfkenin ,düzenle kaosun çatışması belirgin bir şekilde damgasını vurur anlatıya.’Belki sırlar,bu kitaptan başlayarak yeryüzüne çıkmaya çalışacak,diyen GERGER ‘Anlatmak boynumun borcuydu’ şeklinde bir itirafta da bulunur.
*
67-İyi bir okursanız mutlaka ayırdındasınızdır; kimi metinlerde biçim-biçem arayışları apaçık ortada durur.Özgün bir anlatı evrenine açılmanın ip uçlarıyla dolu böyle metinlerde iki nokta dikkatlerden kaçmıyor.Düşle gerçeğin,düzenle kaosun iç içe geçirilerek yazınsal gerçekliğin kurulması.
Diğer yandan bakıldığında dilin oynadığı oyunlar da yok değil; anlatıyı zora sokan oyunlar…
Ama okuduğumuz böyle metinlerin yazarları biz okurlara romanın sürdürümcüsü olduğumuzu durup durup anımsatmaktan geri durmuyorlar.
Sahi ,Flaubert’u hiçlik hakkında bir kitap yazmaya yönelten hevesin ardında hangi hayalle ,hangi gerçek vardı ve Flaubert hangi düzenle kaosun kapısını zorlamaktaydı?
*
68-Burhan UYGUR.
Usta ressam .(Tirebolu,1940 - İstanbul, 29 Nisan 1992)
Onun için ,beyazı en iyi kullanan ressam,derler eleştirmenler.
Bir çöp tenekesinde bile kendimi görürüm ben. Resmin ışığı değil; uşağıyım,çömeziyim, hamalıyım,sözüyle kendini tanımlar.
Her gün yanında taşıdığı ve resimler karaladığı defterini Erol SİMAVİ’ye satar.O parayla Üsküdar’dan ev alır ve orada yaşar.
*
69-Kavafis’e göre herhangi bir şehri iki şey belirlermiş : söz ve insan.
Bazı kişiler vardır ki adları bir yöreyle,bir şehirle,köy ya da kasabayla özdeşleşir.Orada yaşarlar ve oradan söylerler.
Heybeliada, Hüseyin Rahmi’yi-Maçka Palas,Abdülhak Hamit’i-Cide,Rıfat ILGAZ’ı-Çatalca,Aziz Nesin’i-Harbiye (Divan Pastanesi),Attilâ İLHAN’ı anımsatır.
İlhan BERK,Bodrum’da yaşar.Selahattin HİLAV ise uzun yazlarda Bodrum’un konuğudur.
17 Nisan 1870 tarihinde Girit’te doğar.Altı çocuklu bir ailenin en büyüğüdür.Kardeşlerinden Fahrelnisa ZEYD ((7 Ocak 1901, İstanbul - 5 Eylül 1991, Amman) resimleriyle,Aliye gravürleriyle ünlenir,yeğeni Füreya KORAL ilk Türk kadın seramikçi olarak tanındı.( Füreya ile ilgili sonraki sayılarımızda notlarımız olacağını düşünüyorum)
Fırtınalarla dolu dolu geçen bir yaşamı vardır Cevat Şakir KABAAĞAÇLI’nın.Her şeyini kaybedince Afyon’un KABAAĞAÇLI köyüne yerleşmek zorunda kalır babası Mehmet Şakir Paşa.Bir tartışmaya giriştiği sırada silahından çıkan kurşunla babasını öldüren Cevat Şakir on beş yıl cezaya çarptırılır.Verem salgını baş gösterince aftan yararlanır.Hüseyin Kenan takma adıyla yazdığı bir öyküden dolayı kalebent olarak bir buçuk yıl Bodrum’da kalır.Cezası bittikten sonra yeniden döndüğü Bodrum’a yerleşir ve yirmi beş yıl burada HALİKARNAS BALIKÇISI takma adını alarak kalır.Yazdığı yapıtların çoğunda Bodrum vardır.Yaşamı Bodrum’a özdeşleşir ve bu beldeyi dünyaya tanıtır.Yaptığı üç evlilikten beş çocuğu dünyaya gelir.Bunları okutmak için İzmir’e taşınmak zorunda kalır ve 13 Ekim 1973 yılında geçirdiği kemik kanserinden yaşama veda eder.
İlginçtir; Dönemin başbakanı Naim TALU’dur.Devlet,cenaze arabası vermediği için tabutu İzmir’den Bodrum’a minibüsle getirilir.
*
70-İhap Hulusi GÖREY
(1898-1986)
Bizde grafik sanatının kurucusu,reklamcılık sektörünün öncüsü.İllüstratör (resimleyici) .Ülkemizde ilk afiş sergisini de açan odur.
Atatürk’ün isteği üzerine alfabemizin kapağını yapmıştır.Kulüp rakısının kapağındaki illüstrasyonda komşusu Fazıl Ahmet AYTAÇ’la kendisi vardır.
Kulüp rakısı ülkemizin en eski rakı markasıdır ( 1939)
Meraklısına: Türkiye’de grafik sanatıyla ilgili en önemli arşiv çalışmalarını Ali Tekin ÇAM yapmıştır.Bu alanda Analiz Yayınları’ndan Eylül-2014 yılında çıkan TÜRK GRAFİK TASARIM TARİHİ -1 adlı kitap önemlidir.Yapıtta 11 ünlü sanatçımızla; Ebuziyya TEVİK, Kenan TEMİZAN, Münif FEHİM, İhap Hulusi GÖREY, Emin BARIN, Atıf TUNA, Mesut MANİOĞLU, Mengü ERTEL, Sait MADEN,Turgay BETİL ve Necati ABACI ile ilgili geniş bilgilere ulaşmak olasıdır.
*
71-Ali Emiri Efendi (1857-1923),şans eseri Dîvânı-ı Lügat-it Türk’ü 1915 yılında İstanbul’da sahaflara satmaya çalışan yaşlı bir kadından alır. Kadın,eski maliye bakanlarından Nafiz Bey’in yakın akrabasıdır. Yapıtın ilk nüshasına 3 lira bahşiş ,tamamına ise 33 lira verip satın alır..Söylenti bu ya, Ali Emiri Efendi’nin o anda cebinde yeterli miktarda parası yoktur.Eve gidip parasını alıp gelinceye değin yapıtın başkasına satılmasını önlemek ereğiyle sahafı dükkanın içinde bırakıp kapıyı kilitlemiştir.
*
72-Suphi TAŞHAN ,Sakıncalı şair olarak bilinir.Polis takibi altında yaşar.Özgürlüğüne kavuştuktan sonra 39 yaşında ölür. Şiir kitabı KİLOMETRE TAŞLARI’nı görememiştir.
Söylentiye göre Nazım Hikmet Bursa Cezaevi’nde yatarken ranzasının altında duran bir mukavva parçasında aşağıdaki dizelerin yazılı olduğunu görür :
NİKBİNLİK
Bahar beklediğimi getirmedi
Bahar yine gelir.
Kemal ANADOL, Doğan Kitap’tan çıkan ‘KARŞI YAKA MEMLEKET adlı yapıtında bu ‘Kitapsız Şair’e de değinir.
2010 yılında Türkiye İş Bankası Yayınları ‘Kayıp Şairler’ adlında dizi oluşturur.KİLOMETRE TAŞLARI bu dizinin dördüncü ve son kitabıdır.
Bahar yine gelir,derken Suphi TAŞHAN neye vurgu yapmak istiyordu ; anlamak güç olmasa gerek!
*
73-01.01.2000 tarihli Cumhuriyet gazetesinde ‘’Bizde Eksik Olan Ne ‘’adlı yazısında Adnan BİNYAZAR Rotrerdamlı hümanist Desiderius ERASMUS’tan şu alıntıyı yapar:
‘’Hayvan, hayvan olarak doğar;insan, insan olarak doğmaz,oluşturulur.’’
Dostu Thomas Mere’a adadığı –çünkü onun evinde birkaç günde yazılmıştır- tek yapıtı ' Deliliğe Övgü (Morias enkomion seu laus stultitiae) ,o büyüleyici havasıyla çoklarını etkilemekten geri durmamıştır.
Yaşamı boyunca Latince konuşmuş ve yazmış olan ERASMUS,ölmeden önce anadiliyle aşağıdaki dizeyi yazmıştır :
‘’Lieve God’’ (Sevgili Tanrı)
*
74-‘’Sanatçının aylaklığı bir çalışma,çalışması da dinlenmektir.’’
BALZAC
‘’Çalışkan olmak yetmez.Karıncalar da çalışkandır.Ne için çalışıyorsun,amacın ne,onu söyle?’’
Henry David THOREAU
Yazar,filozof,tarihçi,şair,kölelik karşıtı,natüralist gibi türlü özellikleriyle tanınan bu Amerikalı‘nın–ki,J.J.Rousseau’dan etkilenmiştir- yukarıdaki sorusunu kendinize bir kez sormanızı dilerim.
Sisyphos,bir kayayı doruklara taşımayı ölümü göze alırken bundan dolayı mı yorulmadı;ne dersiniz?
*
75-‘’Benimle röportaj yapanlar:
-Romanlarınızı nasıl yazdınız?’ diye sorduklarında,genellikle bu tür soruları geçiştirir ‘soldan sağa’ derim onlara.
Bunun tatmin edici bir yanıt olmadığını biliyorum.
Şimdi daha ayrıntılı bir yanıt vermek için zamanım var.’’
Umberto ECO
(Genç Bir Romancının İtirafları )
*
76-Kadın Argosu Sözlüğü’nden
(Filiz BİNGÖLÇE-ALFA:Mart-2020)
İstoplazma :Aptal,salak,bön
Tuncuk:Aşırı cinsel istek duyan erkek
Kristali çizdirmek :Kudurmak,delirmek
Devrik kral :Ereksiyon güçlüğü çeken erkeklik organı
Ev haşeresi : Çocuk.
*
77-‘’Düşünüyorum da kendimi Samuel BECKETT’e yakın buluyorum.’’
Söz, yazar ve şair Vüs’at O.BENER’e aittir.Vüs’at ,Erhan BENER’in ağabeyidir.Dost adlı yapıtı okunmalı.
Vüsat :Genişlik,uzam (Felsefe)
Kısacık bir şiiriyle analım:
GARSON
Bu garson
Yüzdesini almıyor mu
Niye üstü kalsın
*
78-‘’Rauf MUTLUAY,Cevat DURSUNOĞLU’nun bir tanıklığını anlatır:
-Cepheye giden bir subayın manevra sandığında Çalıkuşu vardı.’’
Fethi NACİ
Reşat Nuri Güntekin’in Romancılığı-YKY.S:37
*
79-Halid Ziya UŞAKLIGİL,Tevfik FİKRET’e söyler :
‘’Hiç şüphe yok ! Hayat, romanları değil;romanlar hayatı yapıyor.’’
*
80-Cahit Sıtkı’ya ,niçin yazarsınız?,diye sorulur :
-Yaşadığımın farkına varmak için yazıyorum,der.
Baki Ayhan T ise:
‘’Doğrusu istenirse niçin yazdığımı bilmiyorum.’’ şeklinde itirafta bulunur.
Haydar ERGÜLEN konuyla ilgili olarak şöyle diyecektir :
‘’Vaktiyle ben de ‘Niye şiir yazdığımı bilmiyorum,demiştim ve bir hayli zılgıt yemiştim.’’
*
81-Yüzleşmeler’den. Tomris UYAR-Can Yayınları,2. Baskı,S.19
‘’Yahya Kemal’in,dönemin ünlü ve çapsız şairlerinden birine söyledikleri gerçekten unutulamaz.Adamcağız,’’Üstadım,bende verem istidadı varmış,’’ dediğinde ,’’Yaa!’’ diye şaşırmış Yahya Kemal ,demek sizde verem bile istidat halinde kalmış,’’
*
82-‘’Ben eskiden tek bir türlü şiir yazıldığını sanırdım.Orhan Veli’yi okuyunca başka türlü şiirler de olabileceğini anladım’’ Orhan Veli için böyle söylüyor Yahya Kemal.
*
83-Haldun TANER’in ,Portreler testi’nden :
(Yakup Kadri için)
‘’Zoraki Diplomat Gerçek Romancı :Onun ‘’Ulus’’un başmakale sütununda yaptığını,Tiran ve Lahey Elçiliğinde yaptığını,onun Meclis’te yaptığnı ,sıradan herhangi bir gazeteci,bir diplomat,bir mebus da pekâlâ yapardı.’’
(Sait Faik için)
‘’Sevimli Bir Aylak(…)Bütün o yüksündüğü özellikleri idi.Okul kaçkını başıboşluğu idi.Hiçbir ciddi işi ucundan tutamayan gelgeçliği idi.Sonunda kendini olduğu gibi kabul etti.(…)Burgaz çalılıklarından çekti bir kızılcık dalı kopardı,kalem gibi yonttu,ucunu yaşama batırdı ve yazmaya koyuldu.’’
*
84-‘’O.Veli’yle birlikte ,şiirden çok şey ummuştuk.İstediğimizi bulamadık.’’
Yukarıdaki itirafı yapıyor M.C.ANDAY.Acaba yıllar sonra denemeye geçişinin ardındaki gerçek bu muydu?
*
85-Ölümünden (öldürülüşünden) yıllar sonra bile günlükleri yayımlanamamıştır.Bir karanlık sürecin yazgısının şekillenmesinde büyük pay sahibi olarak damgasını vuran ;12 Mart dönemi başbakanlarından NİHAT ERİM’den söz ediyorum.
Bırakınız yayımlanmasını bu defterlerin nerede ve ne olduğu bile bilinmiyor.
-----------------
ÜVERCİNKA :(Eylül - 2022)

Necdet Arslan
Kayıt Tarihi : 24.3.2023 12:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Necdet Arslan