Derkenar -ağustos 2022 Şiiri - Necdet Ar ...

Necdet Arslan
1352

ŞİİR


92

TAKİPÇİ

Derkenar -ağustos 2022

46-Dünyanın en önde gelen bilimkurgu yazarlarından biri olarak biliniyor Stanislaw Lew.YILDIZ GÜNCESİ SL3 adlı romanı oldukça eğlenceli.Teknoloji,teoloji,rasyonel us gibi insanlık tarihinin önemli ikonlarını ti’ye alıyor bu yapıtında.Akan zaman içinde sıklıkla kendisiyle karşılaşan bir gezgin,bazen robotların evrenine gözetlemeye giden bir casus,uzayda bir kâşif,kaybolduğu ormanlardan çıkmaya can atan umutsuz bir yolcu…Uzay gezgini Ljon Tichy’inin sıra dışı maceraları… Meraklı patatesler,dindar robotlar,daha neler neler…
Meraklıları için ilgi çekici.
*
47-Komünist olarak ileri sürülen :
Adnan CEMGİL,
Pertev Naili BORATAV,
Abdülbaki GÖLPINARLI,
Rus çevirisi yapmamışlardır
*
48-DÜNYAYI DÜZELTMEK
A.Adnan ADIVAR’ın yüze yakın yazısının yer aldığı kitap.1940’lı,1950’lı yıllarda gazetelerde çıkan yazılarından oluşan yapıt Can Yayınları arasında yer almış.Çok çeşitlilik açısından ayrık yaklaşımlar var bilim tarihinden metodolojiye,hukuk devleti ve demokrasi ,yeni hümanist yaklaşımlara ;dil,kültür,etik sorunlarına değgin…
*
49-‘’kanlı hesapları vardır /kıyamete kadar sürecek /ölümle şairlerin / kim bilir nerden bilecek /ne çığlıklar daha geçer dünyadan / attila ilhan gibi’’
Gibi Redifli Gazel’inden bir bölümünü okuduğunuz Attila İlhan’ın AN GELİR adlı şiiri şöyle sonlanır :
‘’…
görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatli bir bombadır patlar
an gelir
Attila ölür ‘’
An Gelir’i yazdıktan üç yıl sonra kalp krizi geçirir.Kaygılar içinde ikinci krizin yolunu gözler gibidir :
‘’Bir ikincisi gelecek ve beni alıp götürecek’’ demesi bundandır.Ölüm karşısında sakin olmaya çalışır;kendini hazırlar.Beklediği gibi soğuk bir kış günü; 10 Ekim 2005 tarihinde İstanbul’da yaşama veda eder.
*
50-Veba Yılı Günlüğü.Yapıt,1772’de kaleme alınmış . 1665 yılında Londra’yı fena sarsan veba salgınını anlatır.
Yazınsal yapıtların başka bir işlevi de sıkıntılar içinde kasıp kavrulan insanlara moral vermesi. İngiliz edebiyatının güçlü kalemlerinden Daniel Defoe’nin yazdığı bu yapıtı ilginç bulacaksınız.
*
51-Jorge Luis BORGES ,Nobel Ödülü almayı reddeder.
Şöyle gerekçelendirecektir :
‘’Ben ödülü aldım diye diktatör PİNOCHET’in elini sıkamam!’’
*
52-Besim AKIMSAR adını duyanlarımız vardır kuşkusuz.1920-2001 yılları arasında yaşadı. İzmir’de Gutenberg Basımevi ve Kovan Kitabevi’ni kurdu.
10 Ağustos 1943-1 Ekim 1947 tarihleri arasında Kovan adlı bir dergiyi yayımladı.Kovan 36 sayı çıktı ve o dönemde adından çok söz ettirdi."Besim Hikmet" ve "B. A." müstear isimlerini de kullandı. Öykücü kimliği ile ön plana çıkan Besim AKIMSAR : Kiralık Katiller, Kiralık Kalemler ve Basın Hürriyeti (1960), Atatürk'ün Ölümsüz Sözleri (1962), Namık Kemal: Hayatı, Kişiliği, Mücadelesi, Eserleri (1962) ve Nâzım Hikmet ve Başkaları: Şiirinden ve Nesrinden Seçmeler (1965) adlı inceleme-derleme türünden eserlere imza attı.
Oktay AKBAL’a 04 Kasım 1947 tarihinde yazıp İzmir’den gönderdiği mektubun bir bölümünde şöyle diyor:
‘’….
Şu cılız mecmuayı biz çıkarıyoruz,biz okuyoruz.Bir alâka kırıntısı gördüğümüz yok.Sade boş çıktığı için değil,emin ol,ağız-ağıza doldursak,gene aynı şey.Neyse.Birkaç gün düşündüm taşındım,kör topal çıkarmaktansa kapatalım gitsin dedim.Sonra yine inadımız tuttu.Şimdi ,şöyle yapacağım:boyuna küçülteceğim,rengini kaldıracağım,baskıyı düşüreceğim ,ama çıkaracağım.Aylık zarar azalmış olacak.Mecmua da sinemalarda dağıtılan prospektüslere dönecek.
….’’
Besim AKIMSAR’ın sözünü ettiği dergi ,mektubun yazıldığı kağıttaki başlığına bakılırsa KOVAN Mecmuası’ndan başkası değildir.
*
53-Robert WALSER,Alman asıllı İsviçreli yazardır.1878-1956 yılları arasında yaşar.Yaşamının 48 yılını tımarhanede geçirir. Bir yerde ‘’Düşsel yaşamı,gerçek yaşama yeğlerim’’ diyecektir.
*
54-Adı James COLMAN.En büyük gezginlerden biri olarak bilinir.Sorulduğunda ‘’Ben ayaklarımla görüyorum’’ diyordu.Çünkü kördü SOLMAN; elinden hiç düşürmediği beyaz bastonuyla dünyanın dört bir yanında ayak basmadığı yer yoktu.Darwin’in genellikle onun gezi yazılarından notlar aldığı söylenir.
İyi bir betimleme ustasıydı COLMAN.
Alevlere teslim olan Vezüv’ün gökyüzünü,Arabistan’ın ışıltılı gecelerini,sıcağın Zanzibar’da türlü renklere dönüşmesini,havasını tarçın kokuları saran Seylan’ı,kış mevsiminde Edinburg’un karanlığını,Rus hapishanelerinin iç sıkıntısını o başka bir dil kurarak betimler.
*
55-FAULKNER Hakkında :
Amerika’da,modernist yazarların en önde gelenlerindendi.Ernest Hemingway’ı hep rakip olarak gördü. Bilinç akışı ve çoğul anlatı alanlarında başarılı oldu.
Estella Oldham’la nişanlıdı.Onun yaşlı ama varsıl Cornell Franklin'le evlenip Çin’e taşınmasından çok etkilendi. The Sound and the Fury'yi (Ses ve Öfke) adlı yapıtı çok tutulur.1931 yılında ekonomik sıkıntı çekmeye başlayınca Sanctuary'yi (Kutsal Sığınak) yazar;ama yapıt, okurların ilgisini çekmez.
1949 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandıktan sonra, 1955'te Pulitzer Ödülü'ne layık görüldü. 17 Haziran 1962'de Faulkner, atıyla gezinirken düştü. Şiddetli şekilde düşmesi tromboza(damarlarda oluşan pıhtı) yol açtı. 6 Temmuz 1962'de tromboz, ölümcül bir kalp krizi geçirmesine sebep oldu ve hayatını kaybetti.
Sessizlikten hoşlanır.Sesten çok sessizliği yeğlemesi bundandır.Sözcüklerin oluşturduğu görüntülerin sessizlikle var olabileceğini;düzyazının ,müziğin de ancak sessizlikle duyulabileceğini belirtir.
Söyleşilerden ve kendisinin odak olduğu toplantılardan nefret eder,bu tür ortamlardan olabildiğince kaçınır.
Düşüncelerini açıklamaktan hoşlanmaz.Bundan dolayı ‘’Benim için yalnızca kendi düşüncelerim önemlidir’’ diyerek eleştiriye önem vermez.Siyahların köle olarak daha iyi koşullarda yaşayabileceğini söyler.
Savaşların tek avantajının erkeklerin kadınlardan kaçmak için olduğunu savlar.Atları sever.Ağaçları seyretmeyi de.
*
56-‘’Nasıl anlarsa bostancı karpuzdan…’’
Cahit KÜLEBİ,Nurullah ATAÇ’a şiirin iyisini kötüsünden ayırma yeteneğine takılır.
*
Calibe Hanım, İttihat ve Terakki Fırkası’nın önemli isimlerinden Doktor Besim Ethem Bey’in kızıdır.1915 yılında evlendiler.5 Eylül 1918 tarihinde karakter uyuşmazlığı yüzünden sonlanan bu evlilikten tek çocukları Fahire Güner dünyaya geldi.
‘’Azizem Calibe!’’
(Aralık-1915)
Ömer SEYFETTİN’in ,baba evine geldikten sonra eşine yazdığı mektupla seslenişi.
‘’Refikam Calibe Hanım’ı tatlik ettim. (boşadım)
*
57-Thales ,piramitlerin yüksekliğini bulma problemini kolayca çözer.Kendi gölgesi kendi boyuna eşit olduğu anda piramidin gölgesinin uzunluğunu ölçerek….
*
58-Melih Cevdet ANDAY,30 Ağustos 1979 tarihinde Fethi Naci’ye gönderdiği mektupta şöyle der :
‘’Yakup Kadri,olsa olsa bir röportaj yazarıdır….’’
*
59-Bobstil : 1940’lı yıllarda Amerika’dan gelen özentili ve züppece bir giyim tarzı.
Yusuf Ziya ORTAÇ ve Orhan Seyfi ORHUN tarafından Orhan Veli KANIK,Melih Cevdet ANDAY ve Oktay Rifat HOROZCU’dan oluşan Garipçilere ‘Bobstil’ yakıştırması yapılır.
Nurullah ATAÇ ,Garipçileri desteklediği için çokça eleştiri alacaktır.
*
60-Bir anlatım devrimine duyduğu özlemi ortaya koyar bu sözler.Çünkü yaşadığı dönemde belirli bir azınlığın dili konuşulmaktadır.
Bilim insanları ve sanatçılar anlaşabilecekleri bir dil kurmuşlardır.
Halk,toplum yoktur.
MONTAİGNE’den söz ediyorum :
‘’Ah,keşke Paris’in sebze pazarında kullanılan sözcüklerle konuşabilsem…’’
İlkelerini ‘İnsan düşüncesi,sistemleri kırarak gelişir’’ diyerek ortaya koyan da Montaigne’den başkası değildir.
*
61-2000’li yıllar Türk şiirinin ilk manifestosunu ‘’Soylu Yenilikçi Şiir Bildirisi’’ adıyla Baki Ayhan T BUDALA’da yayımlamıştır.
Doğan HIZLAN’a göre Cumhuriyet’in devraldığı şiirin altyapısını iki şair hazırlamıştır.Bunlar:
Ahmet HAŞİM ve Yahya Kemal BEYATLI’dır.
*
62-26 Eylül 1972’de Yeni Ortam’a şöyle yazıyor Gülten AKIN :
‘’
….
Nâzım,Orhan Veli,Dağlarca,Melih Cevdet,Oktay Rifat ve benim incelediğim öteki ozanlardan çoğu olağan yolu izlemişler.Ana çizgiler birbirlerinin aynı.Toplumcu köprüyü kurduklarında da hep onu kullanmamışlar.’’Ben’’ çıkıp gelmiş bir yerlerden küçük,korkuluksuz köprüler kurmuş yeniden.
1946’dan önce bir gün Oktay Rifat şunları yazmış :
Küçük bir lâvanta çiçeği/sarışın arı / Ve nâmütenahi gelincik / Düşünmeden sevdiğimiz bu anda / Birden bire başlayan gökyüzü.
(‘’Manzara’’).
1950’lerde ise ‘’İstanbul Şiiri’’ var.1960’tan epey sonra:
Ürünü ayırmışlar ağacından / Tutturabildiğine /Satıyorlar pazarda / Emeğin dalları kırılmış yerde.
(‘’Elleri Var Özgürlüğün ‘’).
Anday ise,Rahatı Kaçan Ağaç’tan Kolları Bağlı Odysseus’a gelmiş…Ama yan yana yazıldıktan sonra:
Bu gürül gürül otların yanıbaşında / Ağacın gölgesine değdi değecek / Tam şeftalinin kokusu başlarken / Öpüşmeye kıl kadar bitişik /Akarsuyun burnunun dibinde / Bu zulüm,bu haksızlık,bu işkence.’’

Necdet Arslan
Kayıt Tarihi : 24.3.2023 12:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Necdet Arslan