Derisini Değiştiğinde Yılan
-duacıdır benim halkım
güneş doğunca güneşe el açar
batınca gönderir Xızır’a-
-derisini her değiştiğinde yılanın
huyunun da değişeceğine kandılar
ki fakirlerdir oldum olacak
şeytani fikirlerden uzak
olmazı hayra yorarlar-
yılan ki aynı yılandır varsa boy farkı
dişine göre zehir verir
ha çiçek bahçesinde olmuş
ha su başında, tarlada, ormanda
başaklar devrilir iki yana
uçar giderdi kuşlar
parladıkça derisi
cilada keramet var sanırlar
bilmezler ki ısırmadan vermezdi zehrini
nice yılanlar renkten renge, boy boy
nesilden nesile sürerek hükmünü
derisini bırakıp da gittiler, bilmezler mi
Xızır’a el açıp güneşe duranlar
onlar kanunları yazarken
kayalıklarda sevişiyordu şahinler
serçeler karın doyurma telaşında
iniyordu avlusuna evlerin
toz dumandı hava
seçilmişlerin sürdürmesine dair neslini
balyozla kılarken çiçeğin hükmünü
ta en başından birkaç maddesine
kesin değiştirilemez buyurdular
ve dediler ki derisini yenileyen
kanımızdandır böyle biline
yoksul bilmezdi dokunulmazlığın
ne menet oyun olduğunu
hele ki naçar, sürgün yemiş
yüz lafa bir laf zor çıkar ağzından
‘ekmeğini taştan çıkaran’
nasıl da bağlıydı efendisine
ne de tatlı dilli kadın / ne de gözü yaşlı dede
yolunu değiştirir de çıkmazdı önüne
bilmiş ki bilmiştir karşılıklı çalışmasını
haklı ile haksızın arasında iki yüz bir arada
çatışmayı derinleştirip paylanırlar
ne güzel süslenmiş ince bir köprü
kanun da buyurmuş ki kitapta
kuyruğuna basarsan yılanın
zehrini boşaltır içine
alt alta birbirine bağladı ki bentleri
akıllı olsaydı da uysaydı kanuna
diye geçermiş
-derisini değiştiğinde yılanlar
göğü bulut kaplarmış da
fakir-fukara duymazmış bizim oralarda
şahinler kayalıklarda sevişirmiş
serçeler karın doyurma telaşında
inermiş avlusuna evlerin-
Toprak Tutsun Külümü
Ercan CengizKayıt Tarihi : 17.8.2010 05:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
(duacıdır benim halkım güneş doğunca kalkar güneşe el açar batınca havale eder iki eliyle Xızır’a-

namık cem
TÜM YORUMLAR (1)