valsi hoş, ucu keskin kılıç
neresinde saklanmış
bunca zaman dünyanın
uslu bebek gibi uyurken
acı beslemiş sessiz sedasız
şimdi
yırtıyor göz bebeklerimi
lime lime ediyor
çıkıyor zuladan ayrılıklar
cümleler göz ucumda
başım dönüyor, tutamıyorum
zamanı deliyor bir matkap ama
tutundum sevdalara
ağlamıyorum
Kayıt Tarihi : 20.4.2004 12:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bazan düşündüğüm oluyor..Sanki ben bu şiiri izlemiyorum aslında , bu şiir beni izliyor.
Bire bir bağlantı kurma şansını yakalayamıyorum şiirle. Ama vazgeçemiyorum da.
Şiirde bir sürü geometri görüyorum.Bir sürü parabol , bir sürü eğri..
Ama yazılan şey şiirse eğer diyorum kendi kendime hep alışageldiğim gibi her eğrinin uğrak verdiği bir noktası olmalı bu şiirin de değil mi efendim..
Şiirin cazibe odağı nedir?
Şansımı deniyorum ve b şıkkı diyorum içimdeki şıklandırmalarımdan..
Şiir var olmanın ,doğumun ,hissederek yaşamaya geçişin ağlamaklı eşik noktasını resimlemek istiyor.
Biliyorum, yatışmadı içimdeki sorular ve ben yine döneceğim şiire
ağlamamk için yazılan bu sözler bana ilginç geldi
mesela zamanı delen matkap hayli enterasan
tebrikler
Doğru yerde ağlamalı..Bu mümkün hem..
Güzeldi,güzel.
Selam.
Her zihinde yansıması farklı olduğu için.
Şiir gerçeğin çocuğudur. Ama hangi gerçeğin.
Bir şey ya da bir şeyler yaşandı.
Bu bir şeyler şairin algı dünyasında kendine bir yer açtı ve izini bıraktı.
O izlerden bu ( her ) şiir doğdu.
Ve şimdi biz, şairin zihninden doğal bir akışla süzülerek ya da ayıklanarak bize gelen bu (her) şiirle karşı karşıyayız.
Şiirin kendi zihnimizdeki izdüşümünü yakalar ve onun üzerinde konuşuruz.
Hep şairden yola çıkarız.
Bu bizim için bir anlama ve anlatma kolaylığıdır.
İşin esası konuşan şair değil şiirdir.
Şiir bana diyor ki, o hoş tını duyulduğunda ben uslu bir bebek gibi uyuyordum.
Uslu bir bebek gibi uyumak.
Çocuk masumiyeti.
Bütün kültürlerde, insan hallerinden birini anlatırken, yine insanın içine, aynı şiddette işleyecek tek kavram budur.
Büyük olasılıkla kişi masumiyetini bu masumiyet sınandığı gün kaybeder.
Hatırlayın.
Bebek Musa'nın sınanması.
Önüne kor ve altın getirildi.
Ve Musa ateşi seçti ve ağzına aldı.
(Ve bu Firavunu geçici bir süre rahatlattı.)
Belki uyanış bu sınanmayla başlıyordur bilemem.
O zaman fark ediliyor ki, hoş tını ucu keskin bir kılıçtan geliyormuş.
Neresinde saklanmış dünyanın.
Ben uyurken zeminde.
İşte bu düşlerle ( veya düş kadar güzel anlarla) beslenen cennetten kovulmanın ve yeryüzüne (katı ve zor gerçek) ayak basmanın bu şiirce seçilmiş anlatımıdır.
Şimdi gözlerimiz lime lime. İster geriye dönün gerçeğin kılıcına bağlayın bu parçalanmayı, ister ilerleyin zuladan çıkan ayrılıklara.
İkisi aynı şey de diyebilirsiniz.
Ayrılıklar zuladan çıktı.
Gizliliği ne kadar güçlü bir yerden. Nasıl fark edilirlerdi daha önce.
Cümleleri göz uçlarında ki onlar daha önce lime lime edilmişlerdi.
Lime lime bir göz, incecik kıyılmış görmez mi cümleleri de. Ne kadar zor şimdi bu dilimcikleri toplayıp bir şey anlatmak.
Başımız dönüyor ve biz ne bu baş dönmesine engel olabiliyoruz ne zamanı delen matkabı.
Tutamıyorum.
Ne üstümüze gelen kılıç insiyatifimizdeydi, ne şimdi matkap.
Kılıç kişisel olarak bizi hedef almıştı.
Zamanı delen matkabın hedefi biz değiliz.
Onun hedefi zaman ya da tüm evren.
Biz sadece korkunç işleyişini duyduk bütün bu hengamede.
Kısacası, iki şey asla aynı şey değilse,
hiçbir çelişki oluşturmazlar, sırf biri hoş tınılıdır ve diğeri tam zıddı bir tonla seslenmiştir diye.
Ama..
Buna, bunlara rağmen tutundum sevdalara.
Yukarıda ayrılıklar çoğul kullanılmıştı.
Ve burada sevdalar.
Öyleyse bir aşk öyküsünden değil, onları da içine alan çok daha geniş bir öyküden söz ediyoruz biz.
Sevdalara tutunduktan sonra ağlamak inandırıcı mıdır, değil midir.
Ne kadar inandırıcıdır.
Bu tutunmaktan ne kastettiğinize bağlı.
Pişmanlık yerine bir çeşit minnetle anıyorsak onları, inanılmaz güzellikler sundular çünkü, vadeleri dolup gitmeden önce.
Her şeye rağmen iyi ki vardılar diyorsak.
Ayrılığın acısını hoşgörülü bir hüzne çevirmişsek.
Önemseriz, tutunuruz ve ağlamayız.
İşin esası
Ağlamamak için tutunduk.
TÜM YORUMLAR (14)