*Derin* Şiiri - Nesli Erkam Farandağlı

Nesli Erkam Farandağlı
14

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

*Derin*

Güneşin her batışında yaşama hevesime çöker gece
Santim santim can sökülür vücudumdan
Bir ayağım hep çukurda, bir ayağım teheccüde koşar
Duaya uzanır ellerim seherlerce
Bir ışık yakar topal yakarışlarım
Kabirden fecre varırım böylece
Sonra tan tutar beni, zaman yutar beni,
Allahım bırakma şeytan tutar beni

Nurlu bir bordürdür çekilen
Baştan başa gönlümün duvarına
Yüzümde Asr-ı Saâdet'e uzanan pak çizgiler
Bedenimde Taifte işlenmiş iğne oyaları
Kan tutar beni, an yutar beni, Can kurtar beni
Bir parça et tutar beni

Uzanır uzanır da perdeye eremez parmaklarım
Aşılmaz menziller katetmiş ayaklarım
Ötelerden bir nidâ bekler kulaklarım
Hadi gel!
Sûret bırakmaz, ruhuma giydirilmiş bir cisim
Bir parça et tutar beni
Med tutar beni, cezir yutar beni, Nezir kurtar beni

Yusuf olan çıkar kuyudan sabır sonrası
Tomurcuk açacağım bağrımda diken sancısı
Zorluğu sevmeyen nefsim!
Sensiz makbul olsa kul, ben seni istemezdim
Dilim tâkâtsiz, özüm bir damla kan pıhtısı
Ten tutar beni, ben yutar beni, Sen kurtar beni

Sızlansam derdime lütfunla mahcup olurum
Yardımın olmasa nefsime mağlup olurum
İstemem birşey ancak rızana matlup olurum
Miskin kulum sermayem bir katre gönül sıvısı
Hazırken sefere
Dur! Tutar beni, Sur yutar beni, Nur kurtar beni
Mecalim yok ne olur
Aşkınla vur kurtar beni.
.

Antoloji.com Notu: Nesli Erkam Farandağlı, asıl adıyla Zekeriya Bilgen'in, 27 Ocak 2016'da Diyarbakır'ın Sur ilçesinde şehit olduğunu üzüntüyle öğrendik. Şehidimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Antoloji.com camiasına başsağlığı dileriz.

Nesli Erkam Farandağlı
Kayıt Tarihi : 8.5.2008 18:56:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Yavuz Tunalı
    Yavuz Tunalı

    Şiirleri okumadan yorum yazma sahtekârlığından vazgeçmeliyiz artık. Şiir altındaaki antoloji.com yetkililerinin açıklamalarına rağmen şiiri ve notu okumadan yorum yazanlar bu satırların sahibinin Diyarbakır'ın Sur ilçesinde şehit düştüğünden habersiz oldukları yorumlarından belli olmaktadır. Şehidimizin mekanı cennet olsun. Bu duyarlılık nedeniyle site yöneticilerini de kutluyorum.

    Cevap Yaz
  • Metin Solak
    Metin Solak

    Son bentte de belirttiği gibi matlup olduğu rıza ile Rahmetine ulaşmış şehidimize en derin Hürmetlerimle... Kurula da teşekkürler

    Cevap Yaz
  • Tayyibe Atay
    Tayyibe Atay

    Dilim tutuldu...gözlerimde hep var olan deniz,akmaya başladı...Tanrı'm,sen Ülkemi,sen bütün insanlığı melanetlerden uzak tut lütfen...

    Toprağın bol olsun KARDEŞ....

    Cevap Yaz
  • Onur Bilge
    Onur Bilge

    Derin

    Güneşin her batışında yaşama hevesime çöker gece
    Santim santim can sökülür vücudumdan
    Bir ayağım hep çukurda, bir ayağım teheccüde koşar
    Duaya uzanır ellerim seherlerce
    Bir ışık yakar topal yakarışlarım
    Kabirden fecre varırım böylece
    Sonra tan tutar beni, zaman yutar beni,
    Allahım bırakma şeytan tutar beni

    Nurlu bir bordürdür çekilen
    Baştan başa gönlümün duvarına
    Yüzümde Asr-ı Saâdet'e uzanan pak çizgiler
    Bedenimde Taifte işlenmiş iğne oyaları
    Kan tutar beni, an yutar beni, Can kurtar beni
    Bir parça et tutar beni

    Uzanır uzanır da perdeye eremez parmaklarım
    Aşılmaz menziller katetmiş ayaklarım
    Ötelerden bir nidâ bekler kulaklarım
    Hadi gel!
    Sûret bırakmaz, ruhuma giydirilmiş bir cisim
    Bir parça et tutar beni
    Med tutar beni, cezir yutar beni, Nezir kurtar beni

    Yusuf olan çıkar kuyudan sabır sonrası
    Tomurcuk açacağım bağrımda diken sancısı
    Zorluğu sevmeyen nefsim!
    Sensiz makbul olsa kul, ben seni istemezdim
    Dilim tâkâtsiz, özüm bir damla kan pıhtısı
    Ten tutar beni, ben yutar beni, Sen kurtar beni

    Sızlansam derdime lütfunla mahcup olurum
    Yardımın olmasa nefsime mağlup olurum
    İstemem birşey ancak rızana matlup olurum
    Miskin kulum sermayem bir katre gönül sıvısı
    Hazırken sefere
    Dur! Tutar beni, Sur yutar beni, Nur kurtar beni
    Mecalim yok ne olur
    Aşkınla vur kurtar beni.

    Nesli Erkam Farandağlı

    Antoloji.com Notu: Nesli Erkam Farandağlı, asıl adıyla Zekeriya Bilgen'in, 27 Ocak 2016'da Diyarbakır'ın Sur ilçesinde şehit olduğunu üzüntüyle öğrendik. Şehidimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Antoloji.com camiasına başsağlığı dileriz.


    AL BENİ DE YANINA

    Gün bitip, güneş dağlara yaklaşırken hüzzam şarkılar söylenmeye başlar ruhumda… Torosların koynuna girdiğinde, üstüme ölümün gölgesi düşer.

    “Kıyamet, ikindi vakti kopacakmış!..” derdi çocukluğumda bir cahil kadıncağız. Sanki burada ikindiyken başka yerlerde de vakit hep ikindi olurmuş gibi…

    Akdeniz akşamları neşeli geçer aslında ama hava kararırken yavaş yavaş çekilmeye başlar kanım, erim erim eririm… Sanki her defasında ağır çekim can veririm…

    Doğarken kabullenmişiz ölümü, çaresiz… Ona hazırlanmaktan başka yapacak bir şey yok.

    “Kulum nafilelerle yaklaşır bana!” diyor Yaratan. Nafile namazlar, oruçlar, dualar, Kur’an kıraati… Geceleri nurlandıran her türlü güzel amel… En çok da tefekkür… Boş gözlerle bakmamak eşyaya…

    Bilmem kabul olur mu ağır aksak yakarışlarım… Geceler boyu boynu bükük, gözü yaşlı… İlahiler, zikirler… Sabah da olur ben de olurum! Gün ağarırken sür üfrülmüş de kabrimden çıkıyormuşum gibi uyanırım sabaha… Penceremden seyrederim ufkun ağarışını… Renkten renge girdikçe kıpırdamaya başlar yüreğimde sevinç… Lacivertten sarıya kadar döner, bildiği gibi… Önce mavinin tonlarında gezinir, koyusundan açığına doğru… Soğuk renkleri sergiler, değme ressamın fırçasından çıkamayan hoşlukta… Özgürce yayar da yayar boşlukta… Öylesine güzel, o kadar özgün… Sonra kızarmaya başlar… Isınmaya yönelir o güzelim renkler… Şafak atar. Kızarır ufkun yanakları, utancından. Duvağı açılan gelin gibidir. Giderek pembeleşir benzi, ağır ağır sararır heyecanından…

    Gözlerimi o renk oynaşmasından alamam. Oysa zaman aldırmaz hiçbir şeye… Akar da akar su gibi… Her yerden geçer de geçirir de hayatı… Ah, o melun! Her adımıma çelmesini takar, seccademde tam secdeye varacağım yere başını koyar. Nasıl da sırıtır, arsız arsız!.. Sapsarı upuzun dişlerinin biri var biri yok… Yüzü pörsümüş, sarkmış… Gözleri kırışık, suratı buruşuk… O melun var ya o melun!..

    Gönlüm, boylu boyuunca Akdeniz… Ruhum parlak, kar beyazı… Köpük köpük kıyılarım… Ben Toroslarım! Gecenin isi pisi kalmamış yüzümde… Yüzümde Antalya güneşinin ışıltısı… Alnımda secdelerimin nuru… O/Nur/la kalkarım yerimden. Vücudum dipdiri, dimdik… Omuzlarım kalkık, geriye doğru gergin… Gerilmiş bir yay gibi enerji doluyum.

    Gönüm giymiş gelinliğini… Ruhum sultan olmuş. Kar beyazı tüller içindeyim. Dantellerle tüllerle süslenmişim, çiçeklerle tellerle bezenmişim. Ruhumda bayram sevinci… Yüzüm apaydınlık… Tebessümün dalga dalga yanaklarımda… Dişlerim iki dizi inci…

    Altın Çağın geliniyim… Kar dantelalar ardından on dört asır öncesine bakıyorum. Yüreklerine Allah aşkı nakşedilen, oya oya işlenen kişileri görüyorum. Her türlü olumsuzluğa rağmen ne kadar da huzurlu ve mutlular! Ben de onlar gibi kurtulanlardan olmak istiyorum!

    Nedir benim onlardan farkım! Sadece şu et kemik beden değil mi! Feda olsun Önderime! Feda olsun vatanıma!..

    Her şeyin bir vakti zamanı var. Vuslat, zannedildiği kadar yakın değil! Aramızdaki sütre, sıradan bir perde değil! Bu, herkese nasip değil! Sadece Müminlere… Öyle dağlar aşmaya, yollar arşınlamaya, nice menziller kat etmeye benzemez! Bu menzile ulaşmak kolay değil! Her babayiğidin harcı değil, nefsi yenmek! Nefis, koca bir dağ, aşılması zor mu zor!.. Nefis bilekte kelepçe, ayakta pranga… Kurtul kurtulabilirsen!.. Hani öyle kolaysa…

    Sadece benim arzulamam yeterli değil ki Rabbimi! Bakalım O da dileyecek mi aynı iştiyakla beni! Kulluğuna kabul edecek mi? Adımı söyleyecek mi ansızın bir yerde? Ötelerden, ta ötelerden seslenecek mi? Ne zaman duyacağım o muhteşem çağrıyı?

    “Haydi gel artık, kulum!..” diyerek davet ettiği, uğrunda can veren İslam erleri gibi tetikte beklemekteyim. Ne zaman… Acaba ne zaman çağıracak beni? Nihayetinde aramızdaki bir iskelet, biraz et ve deri değil mi!.. Ah o iniş çıkışlar!.. Ah o düzler yokuşlar!.. O kuyular, kuyular… Kör kuyular… Yusuf’ların atıldığı…

    Ah! Bir işitsem o sedayı!.. Kim tutar acaba! Kim tutar beni!..

    Yalnız o gelgitler ayağıma dolanır. O inişler çıkışlar… Şeytan zaman zaman aşağıların aşağısına çeker ya insanı… Göktaşları gibi yerin dibine saplar ya… Sonra ruh, o canavarın pençesinden kurtarmayı başarır da yakasını, yukarıların yukarısına çıkar ya füzeler gibi…

    Düşmez kalkmaz bir Allah! Düştüğü gibi kalkmasını da bilirse insan, mesela yok! Güller gibi açacağım nasıl olsa, yakındır! İçimde ateş saçarak çatlamış tohum… Hızla eselmekte, boy atmakta… Yol almaktayım… Çökerse çöksün akşamın hüznü! Kararırsa kararsın geceler, kararabildiği kadar!.. Sabahlara kadar çalışır, güller açtırırım ya ufuklarda!..

    Ben de güllere gebeyim, gecelerin zifirinden… Yapraklanacak, çiçekleneceğim, erenler gibi, yakındır! Doğum sancıları yoklamakta arada sırada… Patladı patlayacak tomurcuklarım! Biraz daha fazla kendisini zorlayabilse çelikten sert boyunlu nefsim! Biraz yardım etse bana! Azıcık başını eğse! Ah, o çetin ceviz! Ne zorlu bir mücadele içindeyiz, ters yönlerde ikimiz!..

    Ah, o düşman! Baş düşmanım!.. O kahrolası, yerin yedi kat dibine batası olmasa! Fakat kulda nefis olmazsa nasıl olur o kıyasıya savaş!..
    Kök söktüren imtihan… O da olacak, onun fışkırdığı kaynak da… Sonrasında mükâfat ya da ceza…

    Ben acizim. Gücüm kuvvetim bir yere kadar… İşte elim işte ayağım!.. Nasıl zikrederim Rabbimi bu halsiz dille! Aslım su… Bir nebze kan pıhtısı… Alak…

    ***

    Cevap Yaz
  • Onur Bilge
    Onur Bilge


    II

    Alakasız bırakma beni, Rabbim! Sen kurtar, nefsimin pençelerinden! Sen tut çıkar beni o kuyulardan!.. Uykulardan uyandır, ibadete boyandır! Cennetini ve rızanı kazandır!

    Ne nefsimden yakınmak yakışır bana ne de diğer belalardan… Onca nimetin sağanak sağanak inerken, başıma birkaç dolu değmiş de ne olmuş yani! Her şey kabulüm, hepsi de aslında birer nimet… Senden gelen ödüllere de Eyvallah, bela ve musibetlere de… Yeter ki elini üstümden, sevgini gönlümden alma! Yardımını esirgeme benden!

    ”Yardımımız ulaşmasaydı, Yusuf günaha batmıştı!..” diyorsun. Peygamberken peygamber aşk tüm ateşiyle yüklendiğinde, yalımları yanaklarımı yalamaya başladığında, sen yardım etmezsen ben ne olurum!.. Helak olurum! Külliyen helak olurum!..

    Ya Rabbi! Ne Züleyha olmak isterim, ne Leyla ne de Şirin… Ne Ferhat isterim ne Yusuf ne de Kays… Sadece rızanı isterim, sadece rızanı! Bir rızana sevdalıyım ben! Cemaline talibim!..

    Neyim var ki aşkımdan, sevgimden başka Sana sunacağım! Birkaç damla gözyaşımı sunuyorum, yüreğimin kökünden… Her an emrine âmâdeyim! Yeter ki bir ses ver, bir ses, bir seda…

    Kim tutar beni Sen çağırdığında!

    Rabbim, kurtar beni! Kurtuluşa erenlerden et! Eren/lerden et beni!

    Hazırım yola çıkmaya… Yeteri kadar azığım yok ama fazlına güvenmekteyim. Bir de Sana ve Resulüne olan aşkıma…

    Öldür beni aşkınla!

    Al yanına!

    Yanına…

    Aşkınla…

    ***

    Onur BİLGE

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (16)

Nesli Erkam Farandağlı