Dergahtan Tezgaha Şiiri - Mustafa Bulan

Başında bir sarık, sakallar hep yerlerde
Yakasız bir gömlek, üstüne giyer cübbe.
Kolay susmaz mübarek, konuşur her yerde!
Sanki büyük alim, sanki büyük sahabe(!)

Sünnet sünnet der durur, binmez hiç deveye!
Atlar konudan konuya, sanki çekirge.
Hele atlarken Mersedes’den Audi’ye
Kafayı yer şu Ferrari’yi satan bilge(!)

Bilgelik bir imaj, konuşur hep ezberden.
Hikmet hakikat bilmez, şeytanı da boldur.
Önce Kur’an diyemez, anlatır sünnetten!
Bir de velilere atıflarda bulunur...

İşlerse bir halt, bilinki bu bir imtihan…(!)
Allah sınamış ve imtihanı geçmiştir(!)
İfşa olursa cevap hazır: Bu Allah’tan(!)
“Allah dostuyum” der, ölüleri diriltir(!)

İsimler güzeldir ancak tatmin olmazlar;
Hiç fark etmez; Fatih, Ali, Süleyman, Müslim…
Sonra sonlarına eklenir çok takılar;
Değişir artık kundakta verilen isim.

Öğrenir biraz dergah, eh biraz da tezgah...
İsimler değişir, “lah” eklenir sonuna!
Fazla haksızlık etmeyelim, sorar Allah(!)
Henüz eklemediler “Resul” ü yanına(!)

Okurken nefes yetmiyor, uzun hepsi de(!)
Kimi kainat imamı, kimi de mehdi...
Yazarken alfabe yetmiyor vallahi de;
Kimine “Kuddise sırruhu’l-ali” dendi…

Uzun kısa Arap’ın adını sanını
Koyarlar hep müslüman isimleri diye!
Ancak sor putperest Araplar’ın adını
Cevap veremezler, hep dönerler deliye…

Karada yürümezken uzun ayakları
Havalarda uçar, büyüktür kerameti(!)
Zamanı durdururlar, verirler ayarı(!)
İstemezsen bile hep hazırdır cenneti(!)

Ancak dersek: Uçup Filistin’e, Gazze’ye,
Keramet gösterip uğraş şu Yahudi’yle(!)
Cevap hazır, öyle girmezler polemiğe:
“Allah’a sual olmaz! O istiyor böyle(!)”

Biraz daha zorlarsan savunma hep hazır;
Kurnazca hemen konuyu bağlar kadere!
Der: “Allah izin vermiyor, bir zamanı vardır...”
“Gelince zamanı nasip olur bizlere(!)”

Kur’an’dan ve bilimden bakmazlar kadere?
Kader; varlık içinde ölçüdür, yasadır !
Allah’ı suçlarlar girince pisliklere!
O, dağıtmaz fertlere, rolleri tanıtır!

Araplar kanmış, ihanet yokmuş Türklere(!)
Faziletli kavimmiş, söylerler her yerde(!)
Sevmeyen kafirmiş, yer etmiş beyinlere(!)
Biz de diyelim artık: Hadi ordan sen de!

Bir sorsunlar, faziletli kavim bir kere
Böyle kolay kanar mı, gerçekten çok vahim?
Soralım: Böyle faziletli kavimlere
Neden bu kadar peygamber gelir, ey “âlim”?

Bin küsur yıl göğüs gerdi bu “Barbar Türkler”
Haçlıların o büyük saldırılarına...
Hem Arapları da korudu, söylemezler?
Teşekkür etmek hiç gelmez akıllarına…

Ancak aklını kullanan bunlara güler.
Biliriz böyledir bu tezgahın dili de...
Din tüccarlarını anlamak hüner ister!
Her şeyi açıklarlar, kemik yoktur dilde…

Pendik/04.09.2020