Kıyâmeti gördüm iki yaşımda
Yer sallandı, gök devrildi başımda
O an kuşku duydum minik canımdan
Feryatlar duyuldu dört bir yanımdan
Ne oyuncağım var, ne su, ne ekmek
Bir ömür gibiydi kırk saat beklemek
Ne annem ses verdi, ne kardeşlerim
Ölüm yoksa, kime gider, ne yerim?
Cehennemi gördük bugün Maraş'ta
Böylesi yaşanır ancak savaşta
Enkazdan içeri süzüldü ışık
Işıktan gerisi karmakarışık
Gecelikle çıkabildim en fazla
Varım yoğum hebâ oldu enkazla
İnsanlar seslendi, köpek havladı
Her ağızda 'kimse var mı?' feryâdı
Hiç kimse yok mudur elimden tutan?
Bir yudum su yok mu dudak ıslatan?
Kilis, Antep yıkılırken Hatay'la
Uğraşacak zaman değil hatayla
Minicik ellerim üşüyor, neden?
İçimden ağladım hissettirmeden
Dedem bile hatırlamaz, ne zaman
Böylesini yaşadı Adıyaman
Evimiz yıkıldı, yerle bir oldu
Bütün dünya bizim için bir oldu
Dünyada duyuldu inlemem, âhım
Bir daha yaşatma güzel Allah'ım!
Adları şiire sığmayan Nazlar, Yağmurlar, Elçinler, Abdülkadirler, Beyzalar, Elifler, Doruklar ve daha nice umut ışıklarımıza güzel ve mutlu bir hayat diliyorum.
Şiiri youtube'dan görüntülü takip etmek için:
https://www.youtube.com/watch?v=77QNmo6fQWo
Kayıt Tarihi : 11.2.2023 08:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
6 Şubat günü ülkemizin üzerine bir karabasan gibi çöken depremin enkazından günler sonra bile sağ kurtarılabilen umut ışıklarımız yavrularımızı anlattım. Ölen canlarımızı anlatmaya yüreğim dayanmadı.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!